/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 451.
    +13
    neyse oraya oturduk,
    yerimiz çok güzel allah için, tam duvar kenarı, böyle sakince, ama hengameyi de tam anlamıyla gören bir nokta, etrafa göz gezdirmeye, mekanı ve insanları incelemeye başladım, gözlem yapmayı her zaman çok sevmişimdir, sanırım bu detaylı tasvirleri de bu alışkanlığıma borçluyum.

    "nerelere bakıyorsun acabaa?" diye gülerek dürttü beni,

    "güzel mekanmış ya, öyle bakındım * "

    elemanlardan biri gelip ne içeceğimizi sordu, iki ellilik istedik,

    saatler ilerledi, müzik grubu çıktı, yerli-yabancı karışık bir repertuardan, soft ve pop şarkıları da rocklaştırarak performanslarını veriyorlar, ama rock dediysem, sert bir müzik yok ortada, gayet elektro-bass-davul, ama insanı yormayacak bir tını ile, misal ne gibi, işte şimdiki yüksek sadakat gibi, redd gibi, multitap gibi filan..

    ellilikler yenilenir, bizim muhabbetimiz ise daldan dala atlayıp zaman zaman tehlikeli konulara kayarken, bir anlığına da olsa mine yi ve onun ne kadar da kaliteli, iyi eğitimli bir kız olduğunu düşündüm..ulan hatunla aylarca takıldı, değil bara-diskoya gitmek, bir kere içmedi bile yanımda... hayır içinler, gidenler kötü eğitimli demiyorum da, anladınız siz benim ne demek istediğimi,

    kısacası ve aşağılarcası "ev kızı" olan bir gruptan işte..ama beyler, ne kadar yerersek yerelim, nihayetinde mesele ciddi konulara, evliliğe gelince de bu kızların peşinden koşmaya başlıyoruz..eğlenilecek kız- evlenilecek kız kavramı burada keskinleşiyor işte..
    ha gerçi ben mine yi de epey yolda çıkarmıştım, orası ayrı, ama temel olarak, kız, bu güne kadar tanışıp takıldıklarım arasında en oturaklı, bir takım değerlerine en bağlı olan kızdı..o bir gerçek..

    bir de karşımda oturan, şuh, güzellik timsaline baktım..onun eliyle bardağı kavrayışını,dudaklarını ve dudaklarındaki açık pembe renkli, simli rujunu, dudaklarına dayadığı yerden, nasıl kana kana ve arsızca içkisini yudumladığını, bunları yaparken hafifçe kırdığı boynunu, o boyuna dökülen saçlarını,genişçe omuzlarını,o omuzların üzerine dökülen, üstten iki düğmesi açılmış bluzunun gözler önüne serdiği buğday rengi göğsünü, ellerini, o vücuda göre oldukça narin yapılı görünen bileklerini, tırnaklarının üzerindeki mavi tonu ojesini kısacası karşımdaki muhteşem varlığını inceledim..

    tamamen eğlenmek ve eğlendirmek üzere yaratılmış, şahane bir sanat eseri..

    epey konuştuk, daha doğrusu genelde o konuştu, bir kez daha ne kadar gevezi bir hatun olduğu konusunda düşünce birliğine vardım kendim kendimle..gece boyu, müziğin gürültüsüne rağmen duyurmak için uğraştığı sesiyle beraber, sıcak nefesi ve parfümünün kokusu da ulaştı duyularıma..

    bir süre sonra, oturduğumuz masadan kalkıp, zaten onlarca insanın züt züte kaynaşmakta olduğu sahne önüne indik, ellerimiz birbirinin belinde, sağa sola salladık..ritme ayak uydurduk, belinin kavisini, kalçalarının konveksini, saçlarının yumuşaklığını çokça hissettim.

    grup sahneden indikten sonra 1 saat daha takılmış olmalıyız..saat gece yarısını çoktan geçti..

    çok fazla içmedim, ama yine de gecenin atmosferi ve muhabbeti beni etkilemiş, çakırkeyf moduna geçirmeyi başarmıştı...

    nihayetinde gecenin 2 si, ya da biraz daha geçi bir saatte bardan kol kola çıkmış, artık nispeten azalmış ama hala kaynaşıklığını koruyan caddenin kalabalığına karıştık...

    yürürken bir ara başını omzuma yasladı, bense hayatım boyunca yürüdüğüm en düşük tempolardan biriyle yürüyorum ona uymak için, ayaklarım seğiriyor resmen aq..

    sokağın çıkışına vardığımızda, "dönecek misin bu saatte?" diye sordu,

    "ne yapiyim?" deyip omuz oynattım, masum masum gülümsedim,

    "bana da gelebilirsin istersen, merve ailesinin yanına gitti bu hafta sonu, odası boş?"

    "ya bilmiyorum ki, şimdi o yokken odasına filan giricez, ayıp olur kıza?"

    "yok ya..olmadı sen benimkinde yatarsın, ben oraya geçerim ;)"

    "iyi o zaman, öyle yapalım * " dedim,

    ellerimiz birbirimizin beline attık, "yürüyecek miyiz?"

    "yok şurdan taksiye bineriz ya" dedi,

    taksiye bindik, doğru, o topuklularla, ne kadar az yürüse kardı..

    5 dakika sonra, genç taksici, bizi kafalarımız yarı kıyak bir halde ayşen in apartmanının önüne bırakırken, kim bilir neler geçirdi aklından,

    muhtemelen benim birazdan yaşayacağımı düşündüğü sıcak sahneleri ve kendisinin sabaha kadar direksiyon sallama ve evine ekmek zütürme derdinde oluşunu kıyaslayıp kaderine lanet etti..

    o da haklı tabi..

    apartmana girdik, elif ve ceren inkinden çok daha lüks görünümlü, oldukça hoş dış görünüşlü bir bina, kendine ait bir otoparkı dahi var..

    asansöre bindik, 2. katın düğmesine bastı, ve ben bu kez kimseyi taşımak zorunda filan kalmadım *

    asansörün içindeyken, aklıma birden şeytan icadı bir fikir geldi... evet evet..hemen şimdi uygulanması gereken bir fikir... sonrası ona göre şekillenirdi zaten..

    asansör henüz hareket halinde iken, kafama çanta ya da yanağıma bir tokat yeme çekincesini de göze alarak, hemen dibimdeki uzun boynuna doğru başımı uzattım, kaşla göz arasında, küçük, ıslak bir öpücük kondurdum..
    http://fizy.com/tr#s/1ajewh

    ..ne yalan söyleyeyim, öyle çanta manta vurmasa bile, ani bir tepki beklemiştim..ama bir süre hareketsiz kaldı..asansör tam 2. katta durduğu anda, kapıyı itelerken yüzüme baktı, benim gözlerim zaten ona çevrili..gözlerini benden ayırmadan kapıya yüklenip açtı..hemen yan taraftaki daire kapısına doğru ilerlerken beni de yanında adeta sürükledi..aceleyle ayakkabılarımızı çıkarıp, kendimizi hole zor attık,

    içeri girer girmez dudak dudağa geldik, daha kapıyı bile örtememişken birbirimize yumulmuş, çölde susuz kalmış bedevilerin mataraya sarıldığı gibi sarılmıştık birbirimizin boynuna, dudaklarına..bir süre öyle arsızca öpüştük, nihayet ayrılıp kapıyı kapattık, üzerimizdeki ceketleri sakinmiş gibi davranarak çıkarıp askılığa astık, ama ikimizde gümbürdüyoruz beyler..

    çantalar, ceketler bir kenarıya konulduktan sonra, biz öyle ellerimiz boş, salonun orta yerinde kalakaldık, bir an ne yapacağımızı bilemez bir halde dikiledurduk, yine ilk adımı ben attım, yaklaşıp beline sarıldım, yüzümü yaklaştırdım, tam karşımdaki yüzünü izlemeye başladım..o pozisyonda da biraz kaldıktan sonra, bu kez o yavaşça yaklaştı dudaklarıma, bir parti daha öpüştük..

    oradan ellerimiz birbirine dolalı bir şekilde ilerledik, odası olduğunu tahmin ettiğim bir odaya geçtik, çalışma masasının önünde durdu, dönüp bana bakmaya başladı, bir kez daha..bir kez daha giriştik birbirimize, giriştik diyorum çünkü epey şiddetli bir ön sevişme haline gelmişti münasebetimiz, ellerim belinden kalçalarının üzerine indi, oraları sardı, sıktı..biz yukarıda hala köpekler gibi öpüşüyoruz..elimi baldırına doğru kaydırdım, pantolonunun ipeksi dokusu elimin altında kayıp gidiyordu, biraz güç verdim elime, baldırından kaldırmaya çalıştım ayağını, zorladığımı farkedince, daha fazla zahmet etmemi engelleyip kendisi kaldırdı, belime doladı bacağını..iyice yüklendim, öbür elimle de, bir anlığına ayaklarını yerden kesip çalışma masasının üzerine oturttum.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster