• 2 / 2 / 490 entry
  • 64 başlık
  • 1,231.51 incipuan

kariyinamkcekme "Nur Talebesi olma yolunda"

  • +1
    muhammed a s m çok akıllı idi
    ===>Mektubat/19.Mektub/4. ve 5. Nükte işaretler
    ···
  • +2 -2
    muhammed a s m çok akıllı idi
    --Hz. Hasan(r.A.)'nın iki büyük orduyu barıştıracağını haber vermesi
    --Hz. Ali(r.A.)'ı öldürecek kişiyi haber vermesi
    --Hz. Hüseyin(r.A) 'ın Kerbelada katledileceğini h.v.
    --Mekke, Hayber, Şam, Irak, iran ve Mescid-i Aksa'nın fethini haber vermesi
    NOT: Haber verdiğinde sahabeleri az, Medine etrafı ve bütün dünya düşmandı.
    --Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer(r.A)'ın ondan sonra halife olacaklarını h. v.
    --Doğudan batıya kadar ümmetinin eline geçeceğini ve hiç bir ümmet o kadar mülk zabtetmediğini
    --Kendisinden sonra hilafetin kaç yıl süreceğini ve saltanat şekline gireceğini
    --Hz. Ali, Hz. Ömer ve Hz. Osman(r.A.)'ın şehit olacaklarını
    --istanbul'un islam eliyle fethini haber vermesi
    Gibi birçok gelecek hadiselerden haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.
    Şimdi ey bedbaht, kalbsiz, bîçare adam! muhafazid-i Arabî akıllı bir adam idi diye o Şems-i Hakikat'a karşı gözünü yuman bîçare insan!
    Şu ihbar-ı gayb kısmının yüzden birisini akıl gözüyle gören bir zâta "dâhî-i a'zam" denilir ki, ferasetiyle istikbali keşfediyor. Binaenaleyh senin gibi haydi dehâ desek; yüz dâhî-i a'zam derecesinde bir dehâ-yı kudsiyeyi taşıyan bir adam yanlış görür mü? Yanlış haber vermeye tenezzül eder mi? Böyle yüz derece bir dehâ-yı a'zam sahibinin saadet-i dâreyne(âhirete)dair sözlerini dinlememek, elbette yüz derece divaneliğin alâmetidir.
    ···
  • +1
    namaza başlayamıyorum
    21. Söz 1.makam oku ya da sohbetini izle
    ···
  • 0
    allah kendinden daha büyük bir taşı
    Erkek bir adama bu çocuğu sen mi doğurdun denmez. Saçma olur. Herkes biliyor ki erkeklerde doğurganlık özelliği yok. Hergün ezanla birlikte 30 defa " Allah en büyüktür." diyor. Sende gelmiş " Allah kendinden daha büyük bir taşı kaldırabilir mi?" diye mantıksız bir soru sorarak kendini Einstein zannediyorsun.
    ···
  • -1
    allah kendinden daha büyük bir taşı
    Kaldırabilir mi?

    Cevap: Allah û Ekber.
    Arife işaret yeter.
    Uzun uzun izaha gerek yok. Cevap net.
    ···
  • 0
    hacı ölü sayısı 450 oldu
    SORU: Cenab-ı Hak musibetleri veriyor, belaları musallat ediyor. Özellikle masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi?

    Elcevab: Hâşâ! Mülk Onundur. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, sarfeder, kullanır. Hem acaba: San'atkâr bir zât, bir ücret karşılığında seni bir model yapıp gayet san'atkârane yaptığı süslü bir elbiseyi sana giydiriyor, hünerini, meharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor.. seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki: "Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana, oturtup kaldırmakla zahmet verdin"? Elbette diyemezsin. Dersen, divanelik edersin. Aynen öyle de: Sâni'-i Zülcelal göz, kulak, lisan gibi duygularla süslü, kıymetli gayet san'atkârane bir vücudu sana giydirmiş. Çeşit çeşit esmasının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, mübtela eder, aç eder, tok eder, susuz eder.. bu gibi hallerde yuvarlatır. hayatın yapısını, mahiyetini kuvvetleştirmek ve cilve-i esmasını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen: "Beni ne için bu musibetlere, belalara mübtela ediyorsun?" Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak. Zâten durgunluk ve sesizlik, hareketsizlik, monotonluk, durma; bir nevi ademdir, yokluktur zarardır. Hareket ve değişiklik; vücuddur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemalâtını, mükemmelliğini bulur;belalar vasıtasıyla ilerler. Hayat cilve-i esma ile muhtelif harekâta mazhar olur, saflaşır, kuvvet bulur, inkişaf eder, genişler, kendi mukadderatını yazmasına hareketli bir kalem olur, vazifesini yerine getirir, ahirette verilecek ücrete hak kazanır.
    ···
  • +1 -4
    saçma inançlarınızın cezasını ölerek çekmeyin
    SORU: Cenab-ı Hak musibetleri veriyor, belaları musallat ediyor. Özellikle masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi?

    Elcevab: Hâşâ! Mülk Onundur. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, sarfeder, kullanır. Hem acaba: San'atkâr bir zât, bir ücret karşılığında seni bir model yapıp gayet san'atkârane yaptığı süslü bir elbiseyi sana giydiriyor, hünerini, meharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor.. seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki: "Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana, oturtup kaldırmakla zahmet verdin"? Elbette diyemezsin. Dersen, divanelik edersin. Aynen öyle de: Sâni'-i Zülcelal göz, kulak, lisan gibi duygularla süslü, kıymetli gayet san'atkârane bir vücudu sana giydirmiş. Çeşit çeşit esmasının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, mübtela eder, aç eder, tok eder, susuz eder.. bu gibi hallerde yuvarlatır. hayatın yapısını, mahiyetini kuvvetleştirmek ve cilve-i esmasını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen: "Beni ne için bu musibetlere, belalara mübtela ediyorsun?" Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak. Zâten durgunluk ve sesizlik, hareketsizlik, monotonluk, durma; bir nevi ademdir, yokluktur zarardır. Hareket ve değişiklik; vücuddur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemalâtını, mükemmelliğini bulur;belalar vasıtasıyla ilerler. Hayat cilve-i esma ile muhtelif harekâta mazhar olur, saflaşır, kuvvet bulur, inkişaf eder, genişler, kendi mukadderatını yazmasına hareketli bir kalem olur, vazifesini yerine getirir, ahirette verilecek ücrete hak kazanır.
    ···
  • +1
    kabedeki olayların asıl nedeni
    SORU: Cenab-ı Hak musibetleri veriyor, belaları musallat ediyor. Özellikle masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi?

    Elcevab: Hâşâ! Mülk Onundur. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, sarfeder, kullanır. Hem acaba: San'atkâr bir zât, bir ücret karşılığında seni bir model yapıp gayet san'atkârane yaptığı süslü bir elbiseyi sana giydiriyor, hünerini, meharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor.. seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki: "Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana, oturtup kaldırmakla zahmet verdin"? Elbette diyemezsin. Dersen, divanelik edersin. Aynen öyle de: Sâni'-i Zülcelal göz, kulak, lisan gibi duygularla süslü, kıymetli gayet san'atkârane bir vücudu sana giydirmiş. Çeşit çeşit esmasının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, mübtela eder, aç eder, tok eder, susuz eder.. bu gibi hallerde yuvarlatır. hayatın yapısını, mahiyetini kuvvetleştirmek ve cilve-i esmasını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen: "Beni ne için bu musibetlere, belalara mübtela ediyorsun?" Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak. Zâten durgunluk ve sesizlik, hareketsizlik, monotonluk, durma; bir nevi ademdir, yokluktur zarardır. Hareket ve değişiklik; vücuddur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemalâtını, mükemmelliğini bulur;belalar vasıtasıyla ilerler. Hayat cilve-i esma ile muhtelif harekâta mazhar olur, saflaşır, kuvvet bulur, inkişaf eder, genişler, kendi mukadderatını yazmasına hareketli bir kalem olur, vazifesini yerine getirir, ahirette verilecek ücrete hak kazanır.
    ···
  • +1
    kabede ölen insanlarla
    SORU: Cenab-ı Hak musibetleri veriyor, belaları musallat ediyor. Özellikle masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi?

    Elcevab: Hâşâ! Mülk Onundur. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, sarfeder, kullanır. Hem acaba: San'atkâr bir zât, bir ücret karşılığında seni bir model yapıp gayet san'atkârane yaptığı süslü bir elbiseyi sana giydiriyor, hünerini, meharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor.. seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki: "Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana, oturtup kaldırmakla zahmet verdin"? Elbette diyemezsin. Dersen, divanelik edersin. Aynen öyle de: Sâni'-i Zülcelal göz, kulak, lisan gibi duygularla süslü, kıymetli gayet san'atkârane bir vücudu sana giydirmiş. Çeşit çeşit esmasının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, mübtela eder, aç eder, tok eder, susuz eder.. bu gibi hallerde yuvarlatır. hayatın yapısını, mahiyetini kuvvetleştirmek ve cilve-i esmasını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen: "Beni ne için bu musibetlere, belalara mübtela ediyorsun?" Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak. Zâten durgunluk ve sesizlik, hareketsizlik, monotonluk, durma; bir nevi ademdir, yokluktur zarardır. Hareket ve değişiklik; vücuddur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemalâtını, mükemmelliğini bulur;belalar vasıtasıyla ilerler. Hayat cilve-i esma ile muhtelif harekâta mazhar olur, saflaşır, kuvvet bulur, inkişaf eder, genişler, kendi mukadderatını yazmasına hareketli bir kalem olur, vazifesini yerine getirir, ahirette verilecek ücrete hak kazanır.
    ···
  • +1
    müslümanlar size 1 şey soracağım
    Türkiye doğduğum için müslüman olaiblirim. Fakat Allah'a körü körüne inanmıyorum. Kurban kesilmesini anlamaman normal. Herşeyin başı Allah inancıyla başlar. Bir insan sonsuz kudrete sahip, her yerde hazır ve nazır, yaptığı herşeyi hikmetle ve sanatla yapan, sonsuz bir ilme sahip, zamandan ve mekandan münezzeh, abes, saçma bir iş yapmayan, sonsuz bir merhamete sahip, adil ve adaletli olan bir Allah'a inanmadan Kurbanı anlayamazsın. Namaz kılmayı anlayamazsın. Oruç tutmayı anlayamazsın. Önce iman. Sen önce Allah'ı sorgula. Sonra din seçimini yaparsınnn... ineğe tapanlar niye bize sövsün biz domuz kesip yiyenlere sövüyor muyuz? ineğe tapan insanla yukarıda saydığım sıfatlara sahip olan Allah'a inanmak arasında dağlar kadar fark. Bugün Hindistanda olsam ot verdiğim, bana muhtaç olan bir ineğe tapmazdım. Çünkü bana muhtaç olan ilah olamaz... Benim inandığım Allah hiçbirşeye muhtaç olmadığı herşey ona muhtaççç. Aklının almadığı imani konuları pm den konusabiliriz...
    ···
  • 0
    müslümanlar size 1 şey soracağım
    Allah'ın yarattığı ineği, Allah kes de der yiyin de der, öldürmeyin de der. Nasıl bir kişiliksiniz anlamıyorum sizi. Allah zina etmeyin, içki içmeyin, kumar oynamayın, adam öldürmeyin diye emreder, o bize karışamaz ben özgürüm istediğimi yaparım dersiniz. Kurban kesin der kesmiyorum canilik yapamam dersiniz. insanları körü körüne inanıyorsunuz diye eleştiriyorsunuz. Kendinize gelince körü körüne kurbanın hikmetini bilmeden atıp tutuyorsunuz.
    ···
  • 0
    ezan türkçe olmalı mı
    Allah'ı anmak, ramazan ayında ki oruç, besmele, hamdetmek, ezan okumak, islâmî kıyafet gibi. Bunlara Şeair-i islâmiye denir. islam işaretleri, sembolleridir. Bir yerde arapça ezan okunuyorsa aklına gelecek şey islamiyettir. Birisi besmeleyi zikrettse müslüman olduğunu anlarsın. Bunlar umum müslümanları ilgilendiren şeyler olduğu için değiştirilemezler...
    ···
  • 0
    ahirete gidip gelen var mı
    Aklınızın almadığı herşey size daha komik geliyor zaten. Bu mizah sahnesi bir gün kapanacak. Evet hiç kimse inkar edemez. Herkes ister istemez kabre girecek.
    ···
  • 0
    ahirete gidip gelen var mı
    Ahirette gözlemlenebilmiştir. Gözlemleyenler başta Mi'rac a çıkan Peygamber efendimiz (a.s.m.) ve diğer 1500 senedir gelip geçen evliyalar...
    ···
  • -3
    ahirete gidip gelen var mı
    Bir yerden veya bir şeyden haber vermek için, o yere gitmek veya o şeyi mutlaka gözümüzle görmek mi gerekir? Astronomi ilmi bize yıldızlardan, galaksilerden bahsetmektedir. Uzayda hala ışığı bize ulaşamayan nice yıldızlar vardır. Peki buralara kim gidip gelmiştir?
    ···
  • +2 -1
    kabir adası
    Birisine "Issız bir adaya düşeceğini bilsen yanına ne alırdın?" diye sorsan kimse bir çanta dolusu para veya herhangi bir makam verilmesini istemez. Issız adada paşada olsan farketmez. Herkes adada işine yarayacak şeyi ister. Aynen öyle de; herkes ister istemez ıssız kabre tek başına girecek. Ay'a ayakta bassan dönüp dolaşıp yine gireceksin dünya kabristanına. Eğer o karanlığı ışıklandıracak iMAN vegibasını almazsak ebedi karanlıkta kalacağız. Demek ki kazanılacak en mühim şey iMAN. Mal, mülk, makam değil!!! Ya da hiç olup gideceğini düşüneceksin. Bu da muhal ender muhaldir.- Bak zaman-ı mazi, senin gibi geçmiş olanlara geniş bir kabir olduğu gibi, istikbal zamanı da geniş bir mezaristan olacaktır. BUGÜN sen iki kabrin arasındasın artık sen BiLiRSiN!
    ···
  • +1
    sebepler zarf gibi bir vasıtadır
    Posta kutusunu açtığın vakit, zarfın içindeki mektubu ne kutudan bilirsin ne de zarftan. Göndereni zarfın üzerindeki mühürden veya mektubun üzerindeki imzadan anlarsın. Mektuptaki yazılanlardan da sana gönderildiğini anlarsın. Aynen öyle de; Posta kutusu gibi arı kovanının içindeki bal mektubunu arı zarfından veya kovandan bilmek, o yaptı demek, ne kadar ahmakça ve sarhoşca ve divanecedir. Arı üzerindeki hayat mührü, bal üzerindeki sana olan kasıtlı yazı ise sana şifa olması, onu sana gönderenin, Halık-ı Zülcelal, Hakim-i Rahim'in olduğunu apaçık gösterir. Aynen bunun gibi tohumda bir kutudur. Ağaç ise zarftır. Meyve sana gönderilen mektup. Aç zarfı oku kardeşim. inkar edip divanelik etme!!!
    ···
  • 0
    türkiyede müslüman kadın niye yarım miras almıyor
    Evet dediğin doğru kadının hakkı 3 te 1 erkeğin hakkı 3 te 2'dir. Fakat Kur'an da kadına 3 te 1 'inden fazlasını istemesi haramdır diye bir hüküm yoktur. Ondan dolayı kadının mirasda daha fazla istemesinde sakınca yok. Fakat 3 te 1 den az alırsa hakkına girilir, günah olur.
    ···
  • +2
    ezanı arapça okuma saçmalığı
    Allah'ı anmak, ramazan ayında ki oruç, besmele, hamdetmek, ezan okumak, islâmî kıyafet gibi. Bunlara Şeair-i islâmiye denir. islam işaretleri, sembolleridir. Bir yerde arapça ezan okunuyorsa aklına gelecek şey islamiyettir. Birisi besmeleyi zikrettse müslüman olduğunu anlarsın. Bunlar umum müslümanları ilgilendiren şeyler olduğu için değiştirilemezler...
    ···
  • 0
    doğanın kanunu mu doğa mı yapıyor
    Doğa, tabiat kanunları denilen şeyler trafik levhaları, kanunları misalidirler. Nasıl trafik kanunları trafiğin düzenini, nizdıbını, intizdıbını sağlamak içindir. Ve bu düzeni sağlayan yollardaki levhalar değil, o kanunu oraya koyanın kudretidir. Trafik levhalarını koyan aciz insanlar olduğu için, tam düzeni, intizamı sağlamak için, herbir levha başında tam itaatkar bir polis memuru gerekir. Çünkü ne kadar kanunlar varsa da trafiği tam düzenleyemiyor. Aynen öyle şu kainata, canlılara baktığımız vakit herşeyde TAM bir düzen, TAM bir nizam, TAM bir intizam var. Vücut hücresinden tut tâ kuyruklu yıldıza kadar. Ve bu intizamı, nizamı sağlayan sodyum-potasyum pompası değil, yer çekimi kanunu değil, suyun kaldırma kuvveti değil, HER YERDE HAZIR VE NAZIR OLAN BiR ZÂT BU TAM iNTiZAMI, NiZAMI, DÜZENi SAĞLAYABiLiR. Yoksa herbir zerreyi ilah kabul etmek gerektir. Buda muhaldir eşşek bile kabul etmez!
    ···
  • 0
    mezhep olgusu sadece saçmalıktır
    Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre nasıl beş hüküm alır. Şöyle ki: Birisine, hastalığının mizacına göre su ilâçtır; tıbben vâciptir. Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır; tıbben ona haramdır. Diğer birisine az zarar verir; tıbben ona mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir. Diğer birisine ne zarardır, ne menfaattir; âfiyetle içsin, tıbben ona mübahtır. işte hak burada taaddüt etti. Beşi de haktır. Sen diyebilir misin ki, "Su yalnız ilâçtır, yalnız vâciptir, başka hükmü yoktur"?

    işte bunun gibi, ahkâm-ı ilâhiye, mezheplere hikmet-i ilâhiyenin sevkiyle ittibâ edenlere göre değişir. Hem hak olarak değişir ve herbirisi de hak olur, maslahat olur. Meselâ, hikmet-i ilâhiyenin tensibiyle imam-ı Şâfiîye ittibâ eden, ekseriyet itibarıyla Hanefîlere nisbeten köylülüğe ve bedevîliğe daha yakın olup, cemaati birtek vücut hükmüne getiren hayat-ı içtimaiyede nâkıs olduğundan, herbiri bizzat dergâh-ı Kàdıu'l-Hâcâtta kendi derdini söylemek ve hususî matlubunu istemek için, imam arkasında Fâtihayı birer birer okuyorlar. Hem ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir. imam-ı Âzama ittibâ edenler, ekseriyet-i mutlaka itibarıyla, islâmî hükûmetlerin ekserîsi o mezhebi iltizam etmesiyle, medeniyete, şehirliliğe daha yakın ve hayat-ı içtimaiyeye müstaid olduğundan, bir cemaat bir şahıs hükmüne girip, birtek adam umum ndıbına söyler; umum, kalben onu tasdik ve rapt-ı kalb edip, onun sözü umumun sözü hükmüne geçtiğinden, Hanefî mezhebine göre imam arkasında Fâtiha okunmaz. Okunmaması ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir.
    ···
  • +1 -1
    allah ın ilmi ezelidir başlangıcı ve sonu yoktur
    1) Allah mekandan ve zamandan münezzehtir.
    2) Biz Allah'ın ilmini kapsayamadığımız için Allah'ın ilmine, olayları bilip görmesine "ÖNCE VEYA SONRA" "YAPMIŞ VEYA YAPACAK" gibi tabirler kullanamayız. "YAPIYOR" demeliyiz.
    MESELA: Ankara da bir araba var. izmit te bir araba var. Ve aynı zamanda Erzurum da bir araba var. Bu üç araba da istanbula doğru gidiyor. Şimdi Ankara daki arabaya göre Erzurumdaki araba geçmişdir, mazidir. izmitteki araba ise gelecektir, istikbaldir. Bu üç arabanın sırasıyla 2 saat sonra 5 saat sonra 15 saat sonra göreceklerini UÇAKTA OLAN BiRiSi aynı anda hepsini göremez mi? Görür. Uçak taki kişiye göre bütün arabalar şu anda var ve gidiyor. Ve Uçakta ki kişi bunları sıraya koyar birisine önce der birisine sonra der. Fakat Arabadaki kişi Uçaktaki kişinin nereden nereye kadar gördüğünü bilebilir mi ? Bilemez. Bilmesi Ondan yüksekte olması gerekir. Bundan dolayı uçaktaki kişinin görüşüne, ilmine önce veya sonra diyerek kısımlara ayıramaz. Çünkü uçaktaki kişiye göre herşey şuan dadır.

    MESELA: Evde doğan bir kişi evden 20 yıldır dışarı çıkmamış olsun. Evin içindeyken neresi kuzey neresi güney neresi evin batısı neresi doğusu bilebilir mi? BiLEMEZ. Bunu demesi için dışarı çıkıp evi kapsayacak görüşü olması lazım. Aynen bunun gibi biz Allah'ın ilmini kapsayacak ilme sahip olmadığımız için önceden bilmişte bunlar oluyor veya sonradan bilmiş gibi tabirlerini KULLANAMAYIZ.

    MESELA: Güneşin içinde olan biri güneşin sağını solunu bilemez. Ama biz güneşin dışında olduğumuz için güneşin sağını solunu bilebiliyoruz...

    Aynen bunun gibi Allah'ın ilmi için" Önceden bildiğin bunlar başımıza geliyor. Sonradan biliyormuş" gibi tabirler kullanamayız.

    Bu entryi çöplüğe atmışlar. Gidin ergenlerin entylrini atın burada hakikatten bahsediyoruz...
    ···
  • +1
    bir olan allah herşeye kadir mi
    MESELA: Bir ağacın kökünü inceleyen diğer bütün bitkilerin kökünü incelemiştir. Hepsi aynı kök. Ama O aynı kökten ÇINAR AĞACI da çıkıyor, iNCiR AĞACI da çıkıyor, bütün bitkiler de çıkıyor. Bir kök herşeye KADiR .
    Bir kase Toprak bütün bitkiler ondan çıkıyor mu çıkmıyor mu? Nasıl Allah birken herşeye Kadir , köklerde öyle. Bir insanın hücresinde genetik yapısı mevcut mu değil mi? Saçında? Evet var. Bir hücre herşeye KADiR. Ama Allah’ın sanatı orada tecelli ettiğinden dolayı. Bunları yaratanda daha alası, daha ezelisi olmaz mı? Bunlar ebedi.
    Nasıl AYNI kaideye sahip köklerden bütün bitkiler çıkıyor. Aynı şeyden aynı şey çıkar. Marangozhaneden ne çıkıyor? Demirciden ne çıkar? Belli değil mi? “Abi bizim marangozhaneden patlıcan, kebap çıkıyor. Hadi canım. Harbi diyorum. Demirci de bir iş var o zaman. Demiri incelemeye lüzum yok. Adamı inceleyin. Adam da iş var.” Aynı bunun gibi kökleri inceliyor adam bunda ne var diye. ÇIKIN ŞU ODUNUN iÇiNDEN. ONU EViRiP ÇEViRiP YARATAN BiR USTA VAR.
    Aynı odundan ekşi aynı odundan tatlı böyle bir şey olamaz. Daha Allah kendini NASIL GÖSTERSiN yani. Var mı insanın sanatında böyle bir şey. Mesleğine göre iş yapar. Kulak, burun, boğazcı gözden anlamaz. Aynı tıpı bitirmişler 6 yıl. Ama ben dermatoloğum gözden anlamam diyor. Uzmanına git diyor. Bu kök nasıl bir şey herşeyden anlıyor . Vişneden de anlıyor, kirazdan da anlıyor, patatesten de anlıyor, maruldan da anlıyor. Ya insanlardan daha ilimli daha faziletli VEYA ustasının işi var bunda.
    iNSAFA GELiN ViCDANINIZI DiNLEYiN ARTIK...
    ···
  • -1
    özgür iradem yok mu 2
    1) Cüz’i irade kadere zıtlık göstermez. Allah’ın muradıyla bizim aldığımız karar mutlaka örtüşür. Yoksa Allah kaderi tayin etti biz irademizi farklı kullandık. Meleklere değiştirin bu kaderi diye birşey olmaz. Allah yanılmaz HAŞA! Buna Allah’ın ilmi denmez.

    2)irade de kadere tamamen bağımlı olsa ona da sınav denmez. Kader iradeyi kuvvetlendirir.

    MESELA: “Adamın birisi kiliseye gitmek istiyor. Kiliseyi yaratan, orada durduran, dünyanın dönmesini sağlayan, adamın sağlığını veren, kalbini çalıştıran bunların hepsi bir ilimdir bunları yapmak için bilmek gerekir. Adam kiliseye gitmek KARARINI verdiği için, gitmesine izin veriyor. “ Ya rabbi camiye geldim ben, kilisiye gidecektim. “ Böyle bir şey var mı? Niyet ettim kiliseye, niyet ettim camiye ikisine de gidebiliyoruz. Gitmeye karar veren biziz, zütüren ALLAH. iradeden sonra yürüten, içiren, yediren O. Kararı biz verdiğimiz zaman orada sorumluluk başlıyor. “ Ya rabbi camiye niyet edince ayaklarım tersine dönüyor” Ha böyle OLUYORSA sorumlu değilsin. Suçun yok gitme. Camiye niyet ettiğim an nefesim boğazıma geliyor. Sanki ruhum çıkacakmış gibi. Kiliseye niyet edince rüzgar arkamdan itiyor, tam kapısından içeri sokuyor. Hiç sorumlu değilsin git kiliseye korkma.” Böyle bir şey var mı ?YOK. Abdest almaya niyet ederken sular kesiliyor. Su içerken akıyor. Demek ki ibadet engel. Doğru. Öyleyse ibadet engellenmiştir.

    KiMSENiN ÖZGÜR iRADESi ELiNDEN ALINMAMIŞTIR. ALINMIŞ OLSA ŞU SÖZLÜKTEKi DiNGiLLER BÖYLE iLERi GERi KONUŞAMAZ.
    ···
  • 0
    özgür iradem yok mu
    Öncelikle Allah'ın varlığına ve birliğine inanıp, Allah'ın herşeyi adalettle ve hikmetle yarattığına iNANMAK GEREKiR BUNU KABUL ETMEK iÇiN ZATEN. SENi BU ŞEKiLDE KABUL EDEREK CEVAP VERiYORUM. Zaten cüz'i irade de odur. Senin genetiğini belirleme iRADEN YOK. ANNENi BABANI, MEMLEKETiNi, CiNSiYETiNi BELiRLEME iRADEN YOK. ÖMRÜNÜN KAÇ YIL OLACAĞINI BELiRLEME iRADEN YOK. BUNLARDAN ZATEN SORUMLU DEĞiLSiN. Genetiği şöyle olanlar kurtulur öbürleri kurtulmaz böyle birşey yok. Erkekler cehenneme KADINLAR cennete böyle birşey yok. Çevresinde ateist olanlar cehenneme müslüman olanlar cennete böyle birşey YOK... Kararı sadece ve sadece sen veriyorsun. Ondan sonra Allah iradesini kudretini kullanıyor.
    MESELA: Terziye ölçüleri veriyorsun, kumaşı da veriyorsun. Şimdi burada iki tane ilim var. Biri bizimle ilgili, diğeri terzi ile ilgili. Terzide ki elbesi yapma noktasında külli ilim, külli irade, külli bir kuvvet olduğunu düşünün. Sanat var orada. Biz elbise yapmasını bilmeyiz. Ama ölçü vermesini biliriz. Terzi sorar” Pantalonun paçası ne kadar olsun? Ceket kaç düğmeli olsun? Kaç yırtmaçlı olsun?” Ölçüyü biz verdik. Terzinin iLMi, iRADESi, KUDRETi kumaşı neye göre kesecek, benim verdiğim ölçüye göre keser. Benim verdiğim ölçüye göre bir elbise bana verse ben buna itiraz edebilir miyim? Ama elbiseyi yapan kim? TERZi. iradesini ortayan kim? TERZi. ilim? TERZiLiK ilmi onda var. Hiçbir şekilde terzi sorumlu değildir. Ama üç düğmeli ceket istedik tek düğmeli geldi. işte o zaman itiraz edebilirsin. iŞTE OZAMAN YÜZDE YÜZ SORUMLU BEN DEĞiLiM DERSiN...
    ···
  • daha çok