Askerlikten çekinmeden yazabileceğim 8 gün kaldı sadece, tezkereden sonra Senadan dolayı patlayan olaylar olacak baya bi.

iyi geceler herkese. Umarım yakın zamanda daha fazla part atmaya başlayabilirim.

Saat 7de dükkana 30 kişilik grup geleceğini öğrendim az önce, sanırım 9 buçuktan önce çıkamam. Saat 8 gibi bu akşam yazıp yazamayacağımı söylerim veya daha derken

Yokum bu akşam.

iyi geceler.

R E Z

6 Şubat Cuma

---

Bugün çarşı günüm olmasına rağmen hava çok kötü olduğu için çıkmayıp dinlenmeye karar verdim, nasıl olsa böyle bir hakkım vardı. Bütün günümü Özgeye ayırmayı planlıyordum ama önce telefonla konuşabileceğim hemen hemen kimsenin gelmeyeceği bir yere ihtiyacım vardı, saat 8 buçuk gibi etrafıma bakınırken gözüm kazan dairesine takıldı, baktım Mehmet çarşıya çıkmış Doğuş duruyor orada, girdim içeri direkt.

K: Kolay girsin Doğuş
D: Kolaysa sana girsin, sen çarşıda değil miydin ya Mehmet falan çıktı
K: Yok aga çıkmadım ben, hava yağmurlu ya dinleneyim dedim bugün, sen nabıyosun nasıl gidiyo
D: Gördüğün gibi yatışa devam
K: O da iyi, ne sorcam sana buraya fazla komutan falan gelmiyor dimi, giblemiyorlar yani burayı
D: Hayır da, neden sordun anlamadım

Telefonu gösterdim.

D: Haaa anladım telefonla konuşacan, geç şu arkaya otur orada dilediğin gibi takıl, bak sandalyeyi koyacağın yerin yanında priz de var şarjını da takarsın gerektiğinde
K: Ya aga şimdi telefona bir şey demiyorlar etmiyorlar 2 tane manyak haricinde ama gözlerine de sokmak istemiyorum, burada olmam sana sorun olmaz dimi
D: Yav yok en babası mümin yarbay gelir onda da sesi duyunca saklarsın yani, gerçi gelmez o ama neyse
K: Tamam aga, ben geçeyim oraya, sağ ol
D: Bak keyfine, kettleda çay da var iç bol bol
K: Sağ olasın

Bana Mehmetin sandalyesini verdi, söylediği yere oturdum. Önce elimi ısıttıktan sonra gidip yastığın içinden şarj aletimi alıp geri geldim, oturdum yerime Özge'ye mesaj attım "Uyanınca arayabilirim, tabi gitmeyeceksen okula falan" diye.

Ondan cevap beklerken Doğuşla muhabbet ettik biraz, saat 10a geliyordu Özge bana "Yok evdeyim bugün, arayabilirsin" diye mesaj attığında.

K: Mesaj geldi, ben gittim kolay gelsin sana
D: Eyvallah yengeyle iyi sohbetler
K: Sağ ol sağ ol

Aradım Özgeyi, anında açtı ama yeni uyanmış

K: Nasılsın
Ö: Ben iyiyim de sen çarşıya mı çıktın
K: Yok çıkmadım orduevindeyim, hakkımı bugün dinlenmekten yana kullanayım dedim, öyle bir hakkım var çünkü hani saat 8den 5e kadar çarşıda sayılıyorum diye yatıp uyuyabiliyorum falan
Ö: Haa anladım, ee telefon sorun çıkarmasın
K: Çıkarmaz çıkarmaz merak etme, hemen hemen bulunmayacak bir yerdeyim çünkü
Ö: Hadi bakalım öyle olsun, nasıl gidiyor askerlik
K: Orta ya, öyle aman aman iyi veya kötü diyemem. Kırıklarla uğraşıp duruyoruz işte
Ö: Anladım, özledim seni
K: Ben de öyle
Ö: 15 Haziranda geliyorsun dimi
K: Evet ondan önce bir kaç gün kalan iznimi kullanabilirim aslında, seni görmek için ve tabi ki diğerlerini de
Ö: Aslında çok iyi olur
K: Ben de öyle düşünüyorum, daha geçen hafta buradaydınız ama ne bileyim çok özledim sizi
Ö: Biz de seni özledik, özellikle ben çok ama çok özledim seni

Ö: Dün Zelihanın mezarına gittim, belki sana karşı bu şekilde hissetmemin hata olduğunu söyleyip sana çok iyi bakacağımı söyledim
K: Ben gidemiyorum, ne yazık ki gidemiyorum. Geçenlerde rüyamda gördüm onu
Ö: Ben de görüyorum ara ara, bu arada geçen gün Senayı gördüm, sana söyleyecektim dün unuttum, aklıma gelmişken söyleyeyim
K: Nerde gördün
Ö: Yanında iri kıyım bi çocukla Nilüferdeydi, Tayfunmuş çocuğun ismi
K: Kuzeni işte o Tayfun, sana bahsetmiş olmam gerekiyor, gerçi kimse kim beni ilgilendirmiyor artık
Ö: Konuştum onunla yani Senayla
K: Ne diyosun sen ya, ne konuştunuz
Ö: Yanındaki çocuğa parmağıyla beni gösterdiğini gördüm, sinir oldum gittim yanlarına ne gösteriyorsun sen beni diye
K: Ee sonra
Ö: Tayfun sakinleştirmeye çalıştı beni, baya baya tepem attı çünkü bağırdım bir de falan, Senaya orada dedim bak ben Kingle sevgili oldum, düş onun yakasından artık diye. Tayfun bana uzak duracak merak etme dedi
Ö: Sena kalktı diyo ki ne demek sevgili oldunuz, benim niye şimdi haberim oluyor bundan
K: Ona neymiş ya ahahaha şaka gibi bu kız
Ö: Bu bana demesin mi ayrılacaksın Kingden o benim diye, ya benim o an sinirim bir zıpladı, tam kafasından tutacaktım ki Tayfun durdurdu beni, gayet sakin ve güzel bir dille gitmemi söyledi, ben de onun hatrına gittim yanlarından yoksa parçalayacaktım onu orada

K: Vay amk salağı, ben onun muyum yani, mal mıyım ben amk onun olayım
Ö: O kızın cidden sorunları var ve kafayı takmış sana
K: Sorma sorma, böyle olacağını bilseydim ohoo, gerçi nereden bilecem gayet sevimliydi yani zamanında
Ö: Arkamdan da bağırıyor King ilk benimle birlikte oldu diye, dönüp biliyorum diyecektim de bir şey demedim
K: Onunla tartışmaya girilmez ya, gerçekten girilmez. iyi yapmışsın yanlarından giderek.

Doğuş bana biraz koğuşa gideceğini, elini yüzünü yıkayıp geleceğini söyledi, tamam dedim ve Doğuş çıktı, ben de yerime oturdum. Telefon çalarsa ben bakacaktım.

Ö: Ne oldu hayatım
K: Bir şey yok ya, Doğuş içeri gidecekmiş de onunla konuştum biraz
Ö: Ha tamam, öyle yani benim olay
K: Acaba ben ne zaman bundan kurtulacam, çok merak ediyorum.
Ö: Ben de merak ediyorum sevgilim, inan seni rahatsız etme ihtimali bile delirtiyor beni

Ayak sesi duydum, Özgeye bir saniye diyerek sesin geldiği yere "Lan gibik sen misin" dedim, ses yok "Amaan herhalde Doğuştur, duymamıştır" dedim oturdum yerime, Özgeye "Geldim bebeğim" dememle simsiyah bir kundura görmem bir oldu kazanın diğer tarafında, bizden kimse öyle kundura giymiyordu bundan adım gibi emindim. Telefon kulağımda, ayağa bakıyordum sadece.

Beyaz pantolon, siyah kundura "Bu kim amk" diye elimde telefonla yerimden kalktım, kazandan kafayı uzatmamla önce adamın omzunu gördüm, bu yarbay, albay falan değildi, kesinlikle değildi yani. Kafayı geri çektim omzu gördükten sonra Özgeye "Aşkım galiba gibi tuttum ben" dedim sessizce, bir ses bana "Çık oradan" dedi, telefon kulağımda çıktım bir baktım bizim Amiral, Nara ve Orduevinin baş komutanı "Aha şimdi yarra yediiiiin" diye bir ses gülüyordu içimden.

A: Sen askersin dimi
K: Kamarot er King of fighters xiii, emredin komutanım
A: Ne o elindeki senin
K: Hangi elimdeki komutanım
A: Sağ elinde kulağında tuttuğun şey
K: Telefon komutanım
A: Ulan hollanda sığırına bak telefon diyor bir de, ne yapıyorsun sen burada ve az önce lan gibik sen misin diye bağıran sen miydin
K: E-e-e-e-e-evet komutanım ben-bendim
A: Kamarot er King of fighters xiii, derhal mümin yarbayın odasına, MARŞ MARŞ!
K: EMREDERSiNiZ KOMUTANIM

Konuşmayı kapatıp bir deparla Mümin yarbayın odasına gittim, çaldım kapıyı çağırdı içeri.

MY: Buyur King
K: Komutanım bir maruzatım olacaktı

Sesim titremeye başlamış, ben farkında değilim ama Mümin yarbay fark etti.

MY: Nedir King maruzatın ve sesin neden titriyor senin
K: Komutanım afedersiniz ama ben sanırım büyük sıçtım
MY: Ne oldu
K: Komutanım elinizde ceza listesi var mı seçebileceğim

Adam başladı gülmeye

MY: Ne ceza listesi evladım ne diyorsun sen
K: Komutanım şimdi olay şu

Amiral girdi içeri, Mümin yarbay direkt ayağa kalktı ve selam durdu, ben de selam durdum

MY: Buyrun komutanım hoşgeldiniz
A: Hoşbulduk Mümin, nasılsın
MY: iyilik komutanım siz nasılsınız
A: Ben de iyiyim(Omzuma elini attı ama çok sert vurdu, canım yandı resmen). Bu hollanda sığırını telefonla yakaladım kazan dairesinde, siz telefona izin mi veriyorsunuz
MY:(Kaşlarını çatıp bana bakmaya başladı) Nasıl yani, telefon mu sokmuş içeri
A: Al bak cebinde şu an telefonu
MY: King, çıkart o telefonu, derhal!

Çıkardım, koydum masaya.

MY: Bu ne King
K: Telefon komutanım
MY: Telefon mu ciddi misin sen, söylemesen müzik çalar zannetmiştim
A: ilkan burada mı
MY: Burada komutanım
A: Ara onu ve bana ver bana telefonu
MY: Emredersiniz komutanım

Mümin yarbay aradı, biraz konuştu sonra verdi telefonu Amirale. Ben içten içe sıçmaya başladım, ayaklarım falan başladı titremeye.

A: ilkan, senin hollanda sığırını telefonla yakaladım
A: Neydi senin adın
K: King of Fighters xiii komutanım
A: King of Fighters xiii ismi
A: Mümin yarbayın odasındayım
A: Tamam ilkan, kolay gelsin

Kapattı telefonu ve bir şey demeden çıktı gitti.

MY: Ah be evladım
K: Komutanım ben
MY: Hiç bir şey söyleme King, 1 ay çarşı yok sana ayrıca kalan izinlerini de siliyorum
K: Ama komutanım
MY: Ne ama komutanım, istersen askeri mahkemeye çıkartalım seni askerliğin uzasın. Bak hiç tutanağın yok tertemiz çocuksun, bence sen benim söylediğimi kabul et ve kurtul bu işten
K: Peki komutanım, 1 ay çarşı yok ve izinim siliniyor, 3 gün dahil mi
MY: Hayır, o silinmiyor her türlü 3 gün erken çıkacaksın. Şimdi al telefonunu ve git, bir kez daha yakalanırsan mahkemeye çıkarsın
K: Emredersiniz komutanım

Selamımı verdim, telefonumu alıp koğuşa gittim, ilkan astsubay gördü beni yolda sadece "Dikkatli ol bir dahakine" diyerek gitti yanımdan. Sağ olsun ilkan astsubay hollanda sığırını söylemiş muratla Agaha, onlar da o kadar kısa süre içerisinde diğer askerlere yaymışlar, gelen geçen hollanda sığırı diyor, hoşlarına gidiyor muallaklerin gülüyorlar da. Özgeye mesaj attım "Amiral yakaladı amk, saklıyorum ben telefonu" diye. Bugün nöbetçi ilkan astsubaydı, saat 5e kadar falan uyudum, 5te kaldırdılar beni ama moralim bozuktu hem 1 ay çarşı yoktu hem izinim de silinmişti, sevgilimi görmeye gideceğim izinim. Bunu henüz Özgeye söylememiştim, nasıl söyleyeceğimi de bilmiyordum o da bekleyecekti sonuçta. Akşam içtimada ilkan astsubay arama yaptı, tüm telefonları tek tek buldu, kamarada topladı hepsini. "Size telefon taşıma cezası, bu gece 10da herkes uyumuş olacak" dedi, güldü ve telefonları geri verdi sonrasında dağıttı hepimizi, ben de yanından geçerken "Sana da iyi geceler hollanda sığırı" dedi ve bastı kahkahayı, çok komikti sanki bu.

Bu akşamı bitireyim, kalıyor 7 gün askerlikten.

iyi geceler herkese.

Bu ne huur çocuu baştan kitapmı yazdın 😃

Hikaye almış başını gitmiş ne güzel aq. 2 aydan fazla oldu galiba girmeyeli kaçırdık bayağı buradaki ortamı falan, yazın sınavdan sonra burada sabahlarım artık :D soktumun sınavından kurtulayım anında burdayım

R E Z

18 Şubat

---

Sabah 6-8 nöbetinden sonra yukarı çıktım, ortalık sessiz sakin diye bir kaç ay önce gözüme takıldığı için indirdiğim Summoners War'a girdim telefondan. 8-10 nöbetçisi Sametti ve memurlar yeni yeni geliyordu ama henüz odaya gelmemişlerdi, aşağıdaydı hepsi. Özge mesaj attı, onunla konuşurken durduğumuz odanın telefonu çaldı, Hakan astsubay beni aşağı çağırdı. Telefonun şarj kablosunu çıkarmadan çekmeceye koyup indim, beni markete gönderdi. Marketten dönünce aldıklarımı Hakan astsubaya verdikten sonra odaya girdim, çekmeceyi açtım kablo var telefon yok, Şükran ablaya sordum görmemiş, Semiha görmemiş, Şeref abi de görmemiş telefonu hatta geldiklerinde orada yokmuş bile telefon, acaba düşürdüm mü diye telaş yaptım odanın altını üstüne getirdik yok, yanıma almadığıma da eminim yani. Telefon çaldı, Alparslan abi açtı, kapadıktan sonra bana dedi ki "Vedat astsubay seni çağırıyor kafeye". Hayırdır amk, telefonu düşünerek gittim kafeye, hiç kimse yoktu, Ahmet ve Enes oradaydı sadece bir de Vedat astsubay, gittim yanına, sandalyeyi gösterdi oturdum.

VA: Merhaba King
K: Merhaba komutanım
VA: Ben az önce otelde takıldığınız odayı gezdim biraz temiz mi falan diye
K: Evet komutanım, dün temizledik en son biliyorsunuz akşamları temizliyoruz
VA: Eyvallah, çekmecede bir tane telefon buldum şarj aletine takılıydı

O an anladım telefonu onun aldığını, o da zaten çıkardı koydu masaya telefonu.

VA: Ekran kilidini de çözmek hiç zor olmadı hani, artık kaç kere aç kapa yapılmışsa yan bakınca izi gözüküyor
K: Nasıl yani komutanım
VA: Olum her şeyi anladım da, sen sevgilinle nasıl konuşuyosun öyle
K: Nasıl konuşuyorum komutanım
VA: Ulan kızı telefonda bi gibmediğin kalmış(Gülmeye başladı). Kusura bakma biraz mesajlarını okudum da
K: Mesajlarımı okudunuz, ama ne yapayım komutanım asker adamız yani, ayrıca o benim kız arkadaşım istediğim gibi konuşurum
VA: Evet, okudum
K: Ne okudunuz peki

Ne okudunuz peki diye sormamın sebebi daha dün akşam Ahmetcanla Yavuz astsubay hakkında konuşmamız olmuştu.

VA: Ne okumadım ki, kız arkadaşınla araba fantezisi mi desem, tezkere günü evi boşaltıp onu çağıracağını mı desem, Yavuz astsubay mı desem
K: O adam hakkında
VA: Biliyorum biliyorum, biraz kaçık birisi o kafasında tahtası ekgib
K: Ona söyleyecek misiniz bunu
VA: Tabi ki hayır, hiç sevmem ben de onu
K: Peki komutanım telefonumu alabilir miyim
VA:(Yüksek sesle güldü) Hayır tabi ki, gidebilirsin King
K: Emredersşniz komutanım.

Kalktım yanından otele doğru yürümeye başladım, hayır sanane amk kız arkadaşımla nasıl konuştuğumdan, seni ne ilgilendiriyor o konuşmalar

Çıktım yukarı tabi suratım beş karış, sordular ne oldu diye söyledim.

Şü: Vedat astsubay bir şey yapmaz merak etme, bir kaç saate alırsın geri telefonunu. Yavuz veya Tuncay yakalasaydı daha kötü olurdu
K: Orası öyle. Benim sinirime dokunan nokta Özgeyle konuşmaları okumuş
Şr: Nasıl okumuş
K: Basbaya abi, ekran kilidini çözmüş açmış okumuş mesajları. Dün akşam da bi arkadaşla Yavuz astsubay hakkında konuştuk biraz onları da okumuş. Pişkin pişkin diyor ki kusura bakma mesajlarını okudum biraz
Şü: Ee okusun ne var ki bunda
K: Ablacım okusun okumasın değil ama okumaması gereken yerleri okumuş, hani sen ve Semiha anlamaz da Şeref ve Alparslan abi anlar, asker adamız ve o kız sevgilimiz yani öyle konuşmalar var çoğu zaman
Alp: Ben anladım ne olduğunu (Göz kırptı bana)
S: Ben de anladım, anlaşılmayacak bir şey yok ki bunda
K: Sen nasıl anladın ya
S: Basbaya anladım

Semiha gözümün içine bakmaya başladı resmen, ara ara kafasını sallıyordu hafifçe. Yaklaşık yarım saat sonra Hakan astsubay aradı beni, resepsiyona indim elinde benim telefon var.

HA: Al şunu bir daha çekmeceye bırakma, Vedat astsubayın selamı var sana
K: Emredersiniz komutanım
HA: Ha bu arada King unutmadan, yakında denetleme olacak yukarıdakilere söylersin
K: Emredersiniz komutanım

Yukarıdakilere denetleme olduğunu söyledim, bir şey olmaz biz burayı temizleriz bakarız sonra keyfimize dediler, iyi dedim tamam. Koridordan bir yürüme sesi geldi, baktık odalardan biri boşalmış ben Semiha ve Şeref abi girdik oraya, işimizi hallettşk en son ben lavaboya girdim aynaya bakarken Semiha geldi bana bakıyor kapıya dayanmış şekilde.

K: Ne oldu ne bakıyosun
S: Ne konuşuyosun sen kız arkadaşınla(Gülmeye başladı)
K: Madem anladın anlatırken, neden şimdi soruyorsun
S: Merak ettim, anlamasına anladım yani açık açık söyletme şimdi ilişki hakkında konuştuğunuz belli
K: Konuşamaz mıyım

Semiha odaya doğru "Burada az bir yer kalmış, ben Kingle hallediyorum birazdan geliriz" diye seslendi ve odanın giriş kapısını kapatıp kilitledi.

K: Nabıyon sen ya iyi misin
S: Gelsene konuşalım biraz
K: Ne konuşcaz

Tuttu beni elimden odadaki yatağa oturttu, yanıma da o oturdu ve sigara uzattı bana bir tane.

Sigaralarımız bitene kadar ağzımız açılmadı, o bana bakıyordu ben de odayı inceliyordum. Sigaralarımız bitti

K: Ne konuşacaksan konuş hadi dinliyorum
S: Kaç günün kaldı senin askerliğinin bitmesine
K: 117
S: Güzel, biliyorsun ben 2 ay önce erkek arkadaşımdan ayrıldım
K: Evet hatta zırladın burda tüm gün, ben sakinleştirdim seni
S: Onu geç o ayrı bir şey, anladığım kadarıyla sen de benim gibi cinsel açlık çekiyorsun şu anda, 117 gün daha çekmeye devam edeceksin
K: Biz neden bunu konuşuyoruz şu an
S: Çünkü sana bir teklifim olacak, bu mesajlaşma olayını da anladım zaten
K: Ne teklifiymiş o
S: Hoş çocuksun, sevgili olalım demiyorum ama ben erkek arkadaşımla barışana kadar veya yeni birini bulana kadar benimle cinsel ilişkiye girer misin, hem senin hem benim açlığım azalır
K: Ne diyon sen ya, aloo iyi misin kendinde misin