okuyorum

son zamanlarda sadece hikayelere bakip cikiyodum gercekten guzel olmus biraz daha uzatip detaylara inseydin daha keyifli olabilirmis ama yinede eline saglik

Kızı o kadar övdün merak ettik. Atarsın heralde fotosunu? *

beyler teodora'nın fotoğrafını buldum isteyene atarım. özelden mesaj yazın.

Eline sağlık güzeldi

ben salondaydım ve annem karşıladı babamı kapıda. zurnaci nerde dedi girer girmez. aha dedim bi şey oldu amk yarra yedim ben bu sefer. annem salonda dedi meraklı bi şekilde. bende hemen ayağa kalktım ve babamla salonun ortasında karşı karşıya gelmiştik. baba sen nerden biliyorsun geldiğimi dedim ona. geldiğimi nasıl öğrendiyse bulgaristan'da karıştığım işleri de biliyordur diye tahmin ettim. çok korkmuştum iş aileme de sıçrayacak diye. ayakkabıların kapının önündeydi oğlum dedi. vay amk dedim lan adam aptal değil ya o kadar amk. sonra babamla da sarıldık birbirimize falan oturduk sohbet ettik yemek yenildi çay içildi. o gün bugündür o olayla alakalı herhangi bir şey olmadı beyler. annem falan olum eşyaların nerde ne zaman dönüceksin diye sorular sormuştu tabi ki yapamadım eşyaları sonra giderim diye bıraktım ama gitmiycem falan dedim. paradan hala daha haberleri yok. ertesi günlerde bende gidip kendime bi hesap açmıştım parayı oraya faize yatırdım. yeri geldiğinde kullanırım diye. 1 hafta sonra falan teodorayı aramıştım. normal konuştuk ilk. sonra orda neler oluyor diye sordum. erdoğn hiç görülmemiş sofya'da. anton ikimizin peşine düşmüş beni hala kuzenle sanıyorlarmış. galeriye gitmişler ama galeriyi satmış bin iki günde. teodoraya nerde olduğumu söylemedim. ama eğer türkiye'ye gelmek isterse onu bekleyeceğimi söyledim istemedi yinede. anton çılgına döndüğü için çok dikkat etmem konusunda uyardı beni. o olayda böyle kapandı. annemin dediğine göre kuzen almanya'ya gitmiş yine orda iş falan kurmuş. o zamandan beri ne gördüm ne aradım. o da aramadı arayabileceği halde. zaten ondan sonra hep ailesi gitti onu görmek için almanya'ya. ha bi de bu olaydan bi sene sonra teodora antalya'ya tatile geldi. bende yanına gittim. 2 gün beraber geçirdik. pek bi şey olmadı ama isteyen olursa onuda anlatırım. hikaye bu kadardı beyler okuyan herkese teşekkür ederim. merak ettiğiniz şeyler ya da sorularınız varsa özelden ya da burdan sorabilirsin. hepinizi çok seviyorum kendinize iyi bakın. hikaye hakkında duygu ve düşüncelerinizi nick6 şeklinde yazarsanız çok memnun olurum. gözlerinizden öpüyorum. -hikaye bitti.-

Laaan devam et

kapıyı açan bizim alt komşunun bende 2 yaş küçük kızıydı. beni görünce bi afalladı. aa zurnaci dedi. elimle hemen sus işareti yaptım. annemin sesi geldi içerden kimmiş kızım dedi. kızın adı bu arada zehra'ydı. dedim zehra kim var evde sürpriz yapıcam. dedi annenle annem var. tamam dedim çok iyi babam yok daha. annem tekrar ses verdi içerden kimmiş kızım diye. zehra'ya dedim sus. girdim salona. anacığım görünce zıpladı yerinden koştu boynuma sarıldı başladı öpmeye ağlamaya. kaç aydır görmüyordu beni telefonda bile haftada 1-2 kere 3-5 dk konuşmuştum-kendisiyle. üniversiteden geldiğimde de hep böyle sarılır ağlardı. uzun bi sarılmadan sonra zehra'nın annesi vildan teyzeye ve zehra'ya selam verip hep oturduğum koltuğuma oturdum. başladık annemle konuşmaya. işte tipik şeyler, neden haber vermedin niye aramıyordun çok çok çabuk döndün neler yaptın orda vs. hepsini o an kafamda bi hikaye kurarak cevapladım. annem yemişti her şeyi. sonra vildan teyze ve kızı gidince annem yemek hazırladı bana yine o sırada sürekli konuşuyorduk. annemin beni ne kadar özlediğini yemeğimi hazırlarken anladım. sonra annem babama haber vermeye yeltendi ama dedim dur akşama görür sürpriz yaparım ona da dedim. bu arada babam eski mitci ve şu an matbaası var. neyse annemle bütün gün özlem giderdikten sonra. akşam olmuştu babam kapıyı anahtarı ile açıp eve giriyordu. çok gerilmiştim. saat babamın gelme saatinden erkendi. acaba bi şey mi oldu düşüncesiyle babamın girmesini bekledim...

düzgün giyimli eli yüzü temiz genç biriydim zaten bi tek sırt çantam vardı. aricaklarını sanmıyordum. her yerimde o kadar çok para vardı ki rahat yürüyemiyordum. memur genç güzel bi kadındı. x-ray cihazının başında boş boş oturuyordu. yaya tarafında yoğunluk olmadığı için çok iplemiyor gibi bi hali vardı. kadına yaklaşıp çantamı çıkarmaya yelteniyormuş gibi yaptım ve tek bi sırt çantam var x-ray'a koymama gerek var mı dedim. çantamda sıkıntılı bi şeyim yokmuş gibi kendinden emin bi hava yarattım. kadın bakıp yok geç direk dedi. o an kadına tebessüm eder şekilde bakarak teşekkür ettim ve geçtim. son olaylar beni çok bin bi insan haline getirmişti. o durumda bile kadının tavlamaya çalışırcasına davranıyordum. sınırı yürüyerek geçtim. bilen bilen kapıkuleyi geçer geçmez az ileri de bi shell vardır. hemen onun tuvaletine girip paraları çantama koydum güzelce. çıktığımda benzinliğin biraz gerisinde ki taksi durağına gidip burdan istanbula kaça gidersin dedim adama. o zamanın parasıyla 150 pounda anlaşmıştım adamla. dayıda zaten tipik edirne insanıydı. içten sıcak kanlı hafif bi şivesi olan bi dayıydı. sohbet etmeye başladık ilk başta. sonra dayı dedim ben uyuycam biraz yatayım. 2 saatten fazla uyumuştum en son dayı uyandırdı. genç dedi uyan köprüyü geçiyoruz yolu tarif et. sonra yine dayıya yolu tarif ederken sohbet eşliğinde evin önüne kadar getirmişti beni. dayıya çok teşekkür edip 200 pound verip yolladım. sonra evin kapısını çalıp açmalarını bekledim. açıkçası o sırada biraz tedirgindim. acaba kuzen bizimkileri falan aradı mı ya dayımlara haber verdi onlar bizimkileri aradı mı diye düşünürken bizim evin kapısı aralanmıştı...

kuzeni aradım sonra, dedim kuzen ben gelemicem aşağıya odadayım çok fena ishal olmuşum içkiden herhalde dedim. tamam diyip çokta sallamadı. şüphe uyandırmamıştım. elimden geldiğince son hızla uzaklaşıyordum ordan. o kadar hızlıydım ki arabayı zor kontrol ediyordum. neyse ki yollar güzeldi orda çok yavaşlatmıyordu beni. yaklaşık 100-150 km gittikten sonra bi benzinlikte durmuştum. hem benzin alıp hemde paraları sayıcaktım. ilk önce benzin aldım sonrada otopark tarafına geçip bi kahve alarak kendime paraları saymaya başladım. yaklaşık 36 bin euro vardı. bu beni çok mutlu etmişti. hemen çantayı kenara atıp yola devam ettim. yine hızlı bi şekilde sürerek sınıra doğru gidiyordum çok geçmeden sınıra yaklaştım. kuzen hala aramamıştı beni. bu büyük bi avantajdı. yüksek olasılıkla uyuyordu mal gibi parasını çaldığımdan habersiz. sınıra 1-2 km kala bi change office'e girip paraları pound yaptırdım. sınırdan geçirirken çok dikkat çekmemek için. çünkü arabayla geçemezdim ruhsat sahibi kuzendi. arabaya binip paraları ceplerime çorabıma falan pay ettim. birazda cüzdana sıkıştırıp geri kalanını çantada bıraktım. zaten çok bi şey kalmamıştı. sınırın orada arabayı bi kenara park edip yürümeye başladım. ilk önce bulgar sınırından geçip pasaportumu kontrol ettirmiştim. zaten bulgaristan'dan çıkarken üstünü aramıyorlardı. ardından türk tarafına geçtim. asıl sorun bu taraftaydı çünkü türk polisi ülkeye girerken arama yapıyordu sana. hiç istifimi bozmadan türk memura selam verip pasaportumu konrol ettirdim ve mühür vurdurttum. ordan ilerleyip arama noktasına geçtim...

usulca kafamı uzatıp içeriye baktım. hala odadalardı. beklesem mi dedim ama uzun sürebilirdi. aklıma başka bi taktik gelmişti. kuzeni aricaktim. hemen odaya geçip aradım. nabıyosun odada mısın vs dedim. aynen odadayım noldu dedi. dedim kız acıkmış bende acıktım sizde durumlar nasıl. dedi bende acıktım falan. iyi dedim o zaman hadi aşağıya yemek yemeye inelim. kuzen yemek konusunda açlığa dayanamazdı zaten. tamam inicez şimdi diyip kapattı. bende duşa kızın yanına gittim. birazda orda takılıp çıktık. çıktığımda kuzen beni arıyordu telefonla naptın biz odanın önündeyiz diye. dedim giyiniyoruz siz inin gelicez beş dkya. yolladım onları o şekilde. sonra kızla hazırlanıp dedim senin arkadaşının karnı acıkmış hadi aşağıya inelim. o da direk kabul etti zaten. hazırlanıp çıktık odadan. asansörle inelim dedim kıza. asansörü çağırdım ve gelldi. binip restoran katına basarken aa cüzdanıp kalmış sen in ben geliyorum hemen diyip atladım dışarıya. kapı kapandı kız gitti aşağıya doğru.her şey yolundaydı. hemen benim odama girip balkondan kuzenin tarafına geçtik. balkon kapısı açıktı zaten yazlık yerde olduğumuz için. hemen girdim odaya başladım sırt çantasını aramaya. zor olmamıştı çokta gardolabın içine koymuş bin kurusu. çantayı açıp içine baktım. paralar ve silah vardı. haa bide galerinin dosyaları. para harici her şeyi çıkarttım. çantayı alıp kendi tarafıma geçerken her ne kadar kazıkta atsam acıdım ve azıcık para bıraktım kuzene. sonra arabanın anahtarlarını da almayı unuttuğumu fark edip tüydüm ordan. restorant tarafı otoparka bakmıyordu otelin zaten. elimi kolumu sallayarak çıktım otelden ve atladım arabaya...

okuyoruz, paste yapmaya devam her nereden alıyosan. Eğer pastelemiceksen de linkini ver ordan okuyalım müdür

kız zaten zil zurna sarhoş olmuştu. daha otele giderken yola öpüşüp elleşmeye başladık bile. odaya girdiğimiz gibi kapıyı kapatıp sevişmeye başladık. hatun o kadar ateşliydi ki eli ayağına dolanıyordu aceleden. en son soyunup kıza sakso çektirmeye başlamıştım. o an aklıma her ne kadar teodora ile olan cikslerimiz gelse de onları bir kenara bırakıp önümde ki kıza odaklanmıştı sarkık büyük göğüslerini avuçluyordum. daha fazla uzatmak isteyip yatağa domaltıp başladım gibmeye. hatunun inlemesine belkide tüm otel uyanmış olabilirdi. o denli sesli bi şekilde ciks yapıyordu. neyse işte seviştik bitti. sonra kız duşa girdi. ben gelirim arkandan diyip yolladım kızı duşa. sonra hemen balkona çıkıp kuzenin tarafına geçtim. zütlük yapma zamanı gelmişti...

yine bi şişe blue label söyledik masaya, çerezler falan derken masaya iki tanede şu kıvılcım şelalesi mi ne gibse onlardan da geldi. normalde gösterişi pek sevmem ama bu gece bunlar işimize yarayacaktı. garsonlara falan bahşiş dağıtıyorduk. o kıvılcımlı dalgalar sayesinde bi anda herkes bize bakmıştı. bununla birlikte özene bözene hazırlandığımız için bu gece karı kız düşürmek çok kolay olacaktı. başladık kuzenle viskilerimizi içip dans edip eğlenmeye. çoktan gözümüze 2 tane tek takılan kızları kestirmiştik bile. kızlar gayet güzel şık giyimli fakat masalarında 2 tane bira vardı. belli onlarda yolunu bulmaya gelmişler. uzun bi süre kızları kestikten sonra kuzen bekle bakalım şimdi kızlar gelsin diyip garsonu çağırdı. kulağına bi şeyler söyleyip yolladı. 2 dk geçmeden kızların önüne 8-10 tane shot ve bi sürü meze gitmişti. garson bizi gösterip gitti sonra kızların yanından. kuzen bi sigara yakıp beklemeye başladı. ama ters tepeceğini ikimizde sanmıyorduk. kızlar 2şer shot vurup kişi başı ufaktan eğlenmeye başladılar. shotlar gideli 15 dk falan olmuştu kızlardan biri bizim masaya geldi. gelen kız kuzenin gözüne kestirdiği kızdı. konuşmaya başladık kendi aralarında kısa bi konuşmaydı. muhtemelen kız teşekkür etti sonra davet etti. kız arkadaşının yanına gidip onunla 2-3 dk konuştuktan sonra masalarından kalkıp yanımıza geldiler ellerinde shotlarla. başladık tanışmaya falan derken saat ilerledikçe ikili sohbetler artmış dans edilmeye başlanmıştı. viski daha bitmemişken kuzen bi şişe daha söyledi. yine aynı şekilde servis edilince kızların gözleri açıldı aniden. kuzen hem kendi içiyor hemde kızlara köpek gibi dayıyordu içkiyi. ben kafamda yapacağım planla ağır ağır içiyordum. ona öfkem çok büyüktü çünkü. saat baya ilerlemişti. kuzen kendi takıldığı kıza atağını yapıp el ele çıktılar clubten. o arada masaya da baya para bırakmıştı. onlar çıktıktan 10 dk sonra falan bende şov olsun diye masaya para atıp kızla çıktım ve odaya gittik...

sunny beach'e kuzenin yanına varmıştım, bi cafede oturmuş bi şeyler içiyordu gittim yanına hemen. direk sordu ne dedi sana naptınız vs. dedim konuşmak istemedi zorladım falan girdim eve ne kadar üzerine yürüsem de bi şey demedi işte ivan'ın maşasıymış işte adam kullancak birini arıyordu teodora'da beni seçmiş. sonra çıktım zaten sinirden kudurmuştum başka bi şeyde olmadı. ona aşkım falan kaldı artık dedim. aşk acısı çeken biri olarak görünmem lazımdı onun gözünde. sevdiği tarafından aldatılmış rolüne girdim. resmen ben ömer teodora'da eyşanmış gibi davrandım o andan itibaren. kuzenin yanına oturup viski söyledim kendime. işte ben böyle yapılcak adam mıydım neden ben vs klagib cümleler kurup üzerimde şüphe bırakmamaya çalıştım bütün gün. kuzen benden daha iyi bi oyuncu olacak ki sürekli üzülme geçer bak bende zamanında bunları yaşadım kız şunları yaptı bana gibi laflarla ovutmaya çalıştı. bana kumpas kurmasına rağmen hiç bozuntuya vermiyordu valla helal olsun. gece için hadi hazırlan clube inelim kız düşürürüz kafa dağıtırız biraz falan dedi. ilk başta numaradan yok falan dedim ama ısrar edince kabul ettim. bu işime gelicekti. ona köpek gibi içirip planımı devreye sokucaktım. saat geldi ve hazırlanıp clube indik. plan başlamıştı...

Devamkeee

teodora'ya benimle türkiye'ye kaç dedim, aileme durumu bi şekilde izah ederdim. evlenir vatandaşlık işlerini hallederdik. sofya zaten uzaktı bizi bulamazlardı kolay kolay, bi şekilde yaşardık orda. teodora'ya bunu anlattım ama direk reddetti fikrimi, neden diye sordum ona annem burda dedi. tamam dedim sonra onuda alırız yanımıza nasıl olsa annesi türk'tü zorluk çekmezdi. yine de kabul etmedi. anton bu sefer benim peşime düşer ve önce anneme ulaşır dedi. ne kadar hallederiz her şeyi diye ona yalvarsam da kabul etmedi asla. hoş zaten ben bile biliyordum halledemeyeceğimizi sadece ona hala devam eden aşkımdan bunları söylemiştim. en son ağlaştık koklaştık ve birbirmize sarılıp durduk baya. en sonunda erdoğn'ın beni araması üzerine kalktım. telefonu açtığımda naptın var mı bi sıkıntı dedi. yok dedim kuzen gelicem şimdi merak etme. teodora ona nabıcaksın dedi. dedim sen merak etme ben ona nabıcağımı iyi biliyorum. teodorama sımsıkı sarılıp ona son öpücüğünü verdim ve arabaya gittim. arabada oturup biraz düşündüm, teodoramı artık unutmam gerekliydi zamanla er ya da geç bunu yapıcaktım zaten asıl mesele kuzene kazık atmaktı. arabada mal mal otururken aklıma bi plan gelmişti. bin gülüşümü yapıp arabayı çalıştırdım ve sunny beach'e kuzenin yanına doğru sürmeye başladım. ona çok güzel bi kazık atacaktım...

neyi yapmiyim teodora dedim neyi. benden uzak durmalısın dedi. tamam dedim beni kandırdın, ivan'a çalışıyosun ama neden beni seçtin dedim. ben seçmedim seni, seni seçen erdoğğan'dı. hasktr dedim amk. teodora'ya bağırmaya başladım yine, şimdide başka bi oyun mu haa dedim. güldü, bize erdoğğan söyledi dedi. ne demek o söyledi lan kafayı sıyırıcaktım, anlat dedim hemen her şeyi anlatık ki biliyim artık kimseye güvenmeyeceğimi. oturuşunu değiştirip zurnaci dedi, erdoğğaan ve anton ortaklığını bozduğunda ivan'ın işini yapıyorlardı, bu yüzden o iş yarım kalmasın diye seninki üstlendi işi ama antonla araları bozuktu ve anton kuzenine bu işi artık yapmasını emretti fakat erdğan korkuyordu sınırı geçmeye o sırada sen geldin. ayrıca 50.000 euro kadar borcu vardı erdğn'ın, o da bi plan kurup sana yaklaşmamı istedi sonrasında seni yönlendircektim bu işe sende gidip malları vericektin. öyle de oldu ardından sen onlara parayı veremeyince anton daha yapmadığı hamleyi yapıcaktı. senden paranın iki katını alıcaktı böylece erdğn'ın borcuda silinicekti. bu parayı ödeyemeyeceğin için ona çalıştıırtıcaktı seni romanya'ya gidip gelme kısmında. böylece herkes rahat edicekti, kurban sendin. ama bu plandan asla haberin olmayacaktı çünkü ben senden gerçekten hoşlandım. işte bu yüzden de anlatıyorum. sana karşı davranışlarım ilk başta yalandı evet ama biz seviştikten sonra ki sabah sana gerçek duygular duymaya başladım, seni önemsiyorum ve hala senden hoşlanıyorum. seninle sevişirken de haz alıyordum seninle yemek yerken de, bana yaptığın o saçma salatanın tadı hala damağımda dedi. o an beyler o an kafamı duvarlara vurmak istiyordum, madem beni seviyordu neden bunlara devam etti, neden mutlu olcaktıkta işler buraya geldi kavuşamadık. aklıma o an bi plan gelmişti...

konuşmuyordu, gözlerini kaçırıyordu hep. ama ben konuşmak için gelmiştim oraya. en salakça ve beni daha salak göstericek soruyu sormuştum ilk, neden benim duygularımla oynadın? tabi ki duygularınla oynamadım dedi. ne demesini beklerdim ki zaten ben orsopuyum ivan'ın kölesiyim bu yüzden mi dicekti sanki. teodora anlat her şeyi anlat ki bileyim ve gideyim sonra dedim. kalkıp kahve içer misin dedi bana. sinirden kudurmuştum ya, sanki kahve içip dedikodu yapmaya geldim. otur şuraya anlat diye bağırdım ona, ama hiç istifini bozmadan americano değil mi dedi. kan beynime sıçramıştı nasıl bu kadar umarsızca davranabilirdi anlayamıyorum. bi hışımla yerimden kalkıp kollarını sıkıcı tuttum onu. anlat dedim teodora anlat her şeyi bitsin işte. ağlamaya başladı, hüngür hüngür ağlamaya başladı birden. işte en zayıf yanımı bulmuştum. tutup sarıldım ona. kalbini kalbime sokarcasına sarıldım. kollarıyla çevrelemişti beni o da. tenime dokunduğu her yeri bana farklı hisler uyandırıyordu. kısa bi süre sarıldıktan sonra tutup koltuğa oturttum. ellerimle yüzünü avuçlayıp baş parmaklarımla akan gözyaşlarını sildim. ellerimi yüzünden alıp sımsıkı tuttu ellerimi. gözlerime baktı, 10 dk önce gözlerime bakamayan gözleri bu sefer öyle bi bakıyordu ki zamanı yavaşlatıyordu benim için adeta. o yaşlı renkli gözleri kalbimi sızlatmaya yetmişti bir an için. yapma dedi, neyi yapmiyim teodora sen her şeyi yapmışken neyi yapmiyim dedim ona. tekrarlayarak sözünü yapma dedi bana yine...

kafamda soracağım sorularla ilerliyordum her bir kilometreyi. sormak istediğim bir sürü soru vardı ama hepsininde cevabını biliyordum aslında. sadece teodora\\\'dan duyup iyice nefret etmeliydim ondan. hepsi bu. bu arada sabah erken çıkmıştım yola 12 gibi sofya\\\'da olucaktım. tam teodora\\\'nın uyanma saatlerine yakın. evine geldim. etrafa baktığımda arabasını gördüm zaten direk. koşa koşa merdivenleri çıktım ve zile bastım. zile bastığımda köpeği havlamıştı. o yüzden tekrar zile bastım ve yine havladı. çok geçmeden kapı açıldı. teodora karşımdaydı yine. beni görünce kapatmaya yeltendi ama aceleci bi yeltenme değildi asla. kapatma konuşmamız lazım sana zarar vermicem dedim. zarar vermiceğini zaten biliyorum dedi. o an ya ben çok iyi biriyim ya da gerizekalının tekiyim ben dedim kendi kedime. beni ne hallere düşürmüş birinin hala bana zarar vermiceğini biliyorum demesi insanı başka bi şoka uğratıyordu. konuşalım o halde dedim. burdan gitmen lazım dedi. gitmek istesem gelmezdim teodora dedim ona. kapıyı sonun kadar açıp arkasını dönüp salona doğru gitti. üstündeki röpteşambırı ile ciksi bi şekilde yürümüştü karşımda. onu gördükçe ona daha yakın oldukça mantığım kendini bitiriyordu. duygularım bana yön vermeye başlıyordu sanki. oturduk o dakikalarca seviştiğimiz inlemelerimizin birbirine karıştığı koltuğa, duygusuzca...