+hoşgeldin
-hoşbulduk
+ben sude, beni tanımassın daha önce hiç karşılaşmadık.
-peki beni nereden tanıyorsun?
+hayranınım diyebilirim.
Neyimi sevdin amk salaa, diyecektim fakat zütüm tavan yapmıştı, daha cool hissettim hayranım vardı lan benim.
Ve bozukplak hayranlarını selamlıyor.
-sevgilim olduğunu bildiğin halde bunu dedin, emin misin.
+eminim, çünkü ben seni 3 senedir seviyorum
Yuh 3 sene ne dıbınakoyim semih şentürk kulübede bu kadar uzun kalmamıştır. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
-bundan haberim yoktu.
+yoktu çünkü sana açılmaya hiç cesaret edemedim bir kez olsun cesaretimi toplayıp bunu söyleyemedim, fakat şimdi söylüyorum.
Kafamın biraz öne eğdiğimde solundaki alkol şişesini gördüm belli ki alkolden cesaret bulmuştu. Ulan bizim okul müptezelmişte haberimiz yokmuş.
Kafasını denize doğru çevirdi ve ağlamaya başladı, dayanamadım onu göğsüme yasladım. O an Kübra aklımdan çıkmıştı, sadece sude'nin iyi hissetmesini sağlamaya çalışıyordum. Daha sonra kafasını bana doğru çevirdi önce gözlerime sonra dudaklarıma odaklandı ve beni öpmeye başladı bende karşı koyamadan devam ettirdim, fakat bu işin sonu iyiye gitmiyordu. Kendimi geri çektim;
+seni odana bırakayım. Dedim. Kurtulmak için çünkü Kübra'ya ihanet etmiştim kendimi okulda herkes ödevini verip dersinden geçmiş ben kalmışım gibi hissettim.
-olur. Dedi. Yavaş yavaş odasına zütürdüm ve "iyi geceler" diyerek odamın yolunu tuttum. insanın gerçekten sevgilisi olunca talibi daha çok oluyordu amk.

Uykusuzluktan geberecektim, gezinin bitimiyle kendimi yatağa attım. Gürkan tabi benim uyuduğum süre zarfında Hilal'le güzel güzel takılmışlar.
+sizde iyi gidiyonuz hee
- olum kızı seviyorum harbiden
+bi sorsana gibimde mi?
-gibini koparırım.
Acaba yapar mıydı? Gerçekten tepesi atsa benimki elinde kalır mıydı?
Akşam uyanmıştım karnım açlıktan sırtıma yapışacak hale gelmişti koşar adım açık büfeye geldim ve hayvan gibi tıkındım. Kübra'nın odasına doğru yöneldim, kapıyı tıklattığımda Hilal karşımdaydı.
+Kübra napıyor?
-uyuyordu, bugün çok yorulmuş.
+anladım, iyi akşamlar Hilal.
-iyi akşamlar bozukplak.
Telefonum çalmaya başladı, özel numara arıyordu yine;
+efendim
-Hayırlı olsun bozukplak, Kübrayla
+eyvallah da sen kimsin.
-öğrenmek ister misin?
Bu ne saçma bir soruydu şimdi, ne yani ben imsana az önce kimsin yerine "seni seviyorum" mu dedim.
+evet
-kumsaldayım.
Cevap vermeden telefonu kapattım ve hızlıca kumsala doğru gittim.

+telefon çekmiyor Kübra
-nasıl geri dönücez?
Ulan bilsem bu kadar telaşlanır mıydım amk.
+bilmiyorum
-3 tane yol ayrımı var nereden gidelim?
+sağ taraftan gidelim
Sağcı olduğum için şansımı denedim şaka lan ehehe :d
Gittiğimiz koridorlar bana şu an adını unuttuğum bir korku filmini hatırlatıyordu. Tek fark benim korkmuyor olmamdı. Çünkü yakın zamanda ne korku hikayesi okudum be de filmini izledim böylece etkisinde kalmamış paronayak hareketler yapmıyordum.
Bu arada yol 2ye ayrılmıştı
-bu sefer sen seç
+soldan gidelim
Hmm bu kız solcu herhalde niye sol tarafı seçti ki? Solcu olmasa solu seçmezdi.
ilerlemeye devam ettik koridorun sonu bir kapıya çıkıyordu,
+hazır mısın?
-hazırım.
Kapıyı açtığımda derin bir vadideydik sanırım. Yukarıya çıkmak için taş merdivenler vardı inanın 10dk merdiven çıktık amk. Nihayetinde manzaralı bir uçurumun dibindeydik. Fakat romantizm düşünecek halim kalmamıştı. Şimdi telefon çekiyordu. Allah allah kimse de aramamıştı. Gürkanı aradım
+olum nerdesin sen?
-kanka uçurumun kenarındayız Kübrayla. Kaybolduğumuzu anlamadınız mı lan
+ne kaybolması kanka gezi bitecek birazdan burada olun he.
Vay amk kimsenin ruhu duymamıştı. Demek ölsek cesedimizi meydana falan koysak yine haberi olmayacaktı bu muallaklerin. interneti açıp gps ile yolu buldum yaklaşık 15dklık mesafeydi o kadar yol yürüdük ne 15 dksı dedim içimden ama harbiden 15dk sürdü amk.

Efes antik tiyatrosu'na gelmiştik her otobüs için bir öğretmen rehberlik ediyordu, burası bir labirent gibiydi tek farkı mağara gibi üstünün kapalı olması. Şimdi diceksiniz "malmısın amk antik tiyatronun üstü açık" ama biz henuz tribünlerin olduğu noktada değildik. Tribünlere çıkan o koridorlardaydık. Yürürken sol tarafta bir boşluk dikkatimi çekti, e benimde gezerken sevişme fantazim var daha heyecan verici oluyor, birde sizi arayacak olan bir grup varsa daha da keyifli olur.
+hadi gel benimle
-elimi bırakmaa
Hızlıca boşluğun olduğu noktaya geldik. Biraz karanlıktı ve aşağıya doğru bir merdiven iniyordu. Telefonun flaşını yakarak ilerledik alt kata indiğimizde onlarca kolon mevcuttu. Kübrayı kolonların birine yasladım, verdiği nefesleri yüzümde hissediyordum. Çok güzel kokuyordu, sanırım dişlerini fırçalayıp birde aromalı sakız çiğnemiş, ben niye bu kadar ayrıntı verdim bilmiyorum.
Yavaş yavaş dudakları dudaklarına geliyordu ve öpüşmeye başlamıştık. Dudaklarımız birbirinden ayrılınca;
+hadi buraları yeniden keşfedelim.
-kaybolmayalım sonra
+kaybolsakta beraberiz
Ayrılsaktaaa beraaberizzzzz dediğinizi duydum :d
Karanlığın içine doğru yol aldık.

Kübra Hilal'i odasına zütürdü bende gürkan'ın koluna girip odaya zütürdüm. Uykum kaçmıştı yatakta bir sağa bir sola dönüyordum, hoca gelmeseydi geçireceğimiz güzel dakikaları düşünüyordum o anda kapı çaldı Kübra yine karşımda belirmişti;
+şey ben acıktım da Hilal uyuyor beraber inelim mi?
-olur.
Zaten hayvan gibi acıkmıştım kız karşımdayken yine tam doyamayacaktım. Aşağıda açık büfe vardı istediğimizi yiyebilirdik gecenin bu saatinde.
Neyse tabaklarımızi doldurduk başladık yemeye. Ulan kız karşımda resmen aslan kesildi, baya baya zütürüyordu yemekleri dedim "ulan utananın çocuğu olmaz" başladım gömülmeye, hayatımda ilk defa bir kızın karşısında böyle yemek yiyebilmiştim. Yemeklerimiz bittikten sonra otelin bahçesine çıktık, bir sigara yaktım ona da uzattım yine acemice yaktı sigarasını.
+bozukplak benim sana birşey söylemem gerek
Böyle bir akşamdan sonra inşallah iyi birşey söylersinde züt gibi kalmayız ortada diye aklımdan geçirdim.
-dinliyorum.
+şey nasıl desem, ben senden hoşlanıyorum.
Kalp ritmimin ibresi 200ü bulmuştu, arkadan verilen şampiyonlar ligi müziğiyle benim artık kupa kaldırmam gerekiyordu. Aşık olduğum kız benden hoşlanıyordu.
Acaba bir mallık yapıp kendimi ağırdan mı satsaydım. Tabi düşündüğüm gibi olmadı.
-bende senden hoşlanıyorum Kübra. Dedim.
Kızın "ee aşkm biz şmdi nyiz" demesini beklerdim fakat hiçbir şey demeden göğsüme yaslandı bende saçını okşamaya başladım. O gece bundan fazlası olmadı, zaten böylesi daha güzeldi sevdiğim kızın kollarımda olması pahabiçilemez bir durumdu. Ertesi sabah ise;
+la yeter daha amk kalk iki saattir çağırıyorum
-saat kaç at kafası?
+6.50 oldu hadi lannn
-iyi daha varmış. diyip yüzümü yastığa koydum.
Birden bu hayvan üstüme çıktı ve kafamdan aşağı su döktü.
+lan napıyon amk, tamam kalktım, la yeter yeter tamam kalktım. Anca bırakmıştı hayvan oğlu hayvan.
Giyimip odadan çıktık aşağıya indiğimizde herkes sanki bizi bekliyormuşcasına kafasını bize çevirdi.
Ve işte papa halkını selamlıyorrr
Toplu halde otobüslere bindik benim gözüm Kübrayı gürkanın gözü Hilali arıyordu ve birlikte aynı otobüslere bindik.

+kanka hocalar görmesin dikkat et
-la birşey olmaz, kübralar nerede?
+birazdan geleceklermiş.
-tamam otur şöyle.
Otelin kumsalındaydık, odalardaki dolaplardan aşırdığımız alkolleri getirmiştik. Daha önce 2 kez içmiştim çok içtiğimde sadece kafam dönüyor bilincim kaybolmuyordu. 2dk sonra Kübra ve Hilal yanımıza oturdular. Kumsala yansıyan loş ışık Kübra'yı daha güzel ve çekici bir hale getiriyordu, kumral saçı daha bir koyulaşmış, gözlerinin yeşilliği yüzüne vuran ışığın yansımasıyla daha bir hoş oluyordu.
-bozukplak iyi misin? Heeyy iyi misin?
Ben bunları sadece 2 saniye bakarak hayal eriyorum sanıyordum fakat kıza öküz gibi odaklanmışım, galiba korktu amk.
+iyiyim sadece dalgınım.
Beraber icmeye devam ediyorduk, yavaştan çakırkeyif olmuştum, gürkanla hilal kahkahalar eşliğinde birbirleriyle konuşuyorlardı. Gerçi konuşmuyorlardı, sadece birbirlerine bakıp gülüyorlardı. Sırtüstü yattım, Kübra ışıl ışıl gözleriyle bana baktı ve göğsüme doğru yattı, o anın heyecanıyla kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
+kanka senin vodkayı da versene bi zahmet
Al işte amk bütün romantik ortamın ağzına sıçtın, doğruldum verdim buna vodkayı sonra Kübrayla oturmaya başladık iyice bana yaklaşıyordu bende yaklaşıyorum "olsun bitsin artık" diyordum. Tam dudaklarımız kavuşacakken;
+bozukplak napıyorsunuz burada?
Hasgibtir, evet arkamı döndüğümde tarih hocam karşımda belirmişti.
-hiç hocam öyle oturuyoruz arkadaşlarla.
+belli belli, bana bak bozukplak bu seferlik kimsenin haberi olmicak aramızda kalıcak fakat bir daha görürsem affetmem.
Şampiyonlar ligi müziği fondaydı çıldırmanın eşiğine gelmiştim fatma hocam her lise yılında olduğu gibi yine bir adamlık daha yapmıştı.
-teşekkür ederim hocam bir daha olmaz.
+hadi şimdi odalarınıza.

Beyler iş yapıyorum vakit buldukça part atmaya devam edeceğim akşam ise serilere geçerim, tek isteğim duvara anlatmayayım yeter.

Sabah olmuş konaklayacağımız şehrin sınırlarına girmiştik. Daha güneş doğmamıştı sabahları hissetmek adına açtığım sagonun iki tanık şarkısını açmıştım. Bu müzik bu saatlerde ruhumu dinlendiriyor büyük haz veriyordu. Nihayetinde kalacağımız 4 yıldızlı otelin bahçesine gelmiştik herkes otobüsten indiğinde bir "vay amk" çekti. Otel gerçekten güzeldi. Herkes odalarına yerleşti bu arada kübranın oda numarasını da öğrenmiştim 3003tü, Bizimse 4011. Ben yorgunluktan direk kendimi yatağa attım. Biliyorum tatilden gidiyordu fakat uyumam gerekti akşamları gezmek daha çok hoşuma gidiyordu.
-bozukplak kalk lan yemeğe inicez restaurant'a herkesin inmesi gerekiyor hadi kalk.
+tamam amk bi dur.
Hemen kalkıp ustumu değiştirdim. Koyu lacivert bir gömlek ve altına siyah pantolon giydim, evet gayet şıktım saatimi takıp parfümümü sıktıktan sonra gürkanla aşağıya indik.
Bir masaya geçtik siparişleri verdik vee tabiki kübra masadan ekgib olur mu.
+merhabaa
-merhaba Kübra, yanındaki kim?
+arkadaşım hilal.
Sırayla herkes herkesle memnunlaştıktan sonra yemekler masamıza gelmişti. Tabi bir kız karşımdayken asla doğru düzgün yemek yiyemezdim, yiyemedimde zaten.
Gürkan, hilal'e yürümüyor resmen bayrak tutup koşturuyordu bense Kübra'yla normal muhabbet ediyordum.
+evet arkadaşlar sabah 7ye kadar serbestsiniz 7den sonra gezi var burada olun.
Koskoca bir gece otelde nelee yapılırdı ki.

Yarım bırakmam panpa merak etme neyse senin için bir part daha

Eyvallah kardeşim iyi akşamlar

Okuyan yoksa yarın devam edeyim

Kulaklığımı takmış sago dinliyordum. Gürkan ise çoktan uyuyakalmıştı, birden otobüsün ışıkları yandı ikinci mola yerine gelmiştik. Karnım gece daha çok acıkıyordu. Tesise girip bir tost bir çay aldım bir masaya geçtim. Tosttan lokma alıp çiğnemeye başladım dilim damağım kuru olduğu için sindiremiyordum çay içeyim dedim çayda volkan gibi alev alevdi, tam ağzımın yangınıyla uğraşırken Kübra masama oturdu.
+ahaha bu ne hal
Çok komik amk, çayın sıcaklığından ağzım eriyecek burada sen dalga geçiyorsun. Bi sekilde o lokmayı yuttuktan sonra
-çay çok sıcakmış. Dedim.
+belli zaten kıpkırmızı oldun diyerek gülümsemesine devam etti.
-sende iç çayını da göreyim dedim.
Kız bir yudum aldı
-iyide yakmıyor ki dedi.
Allah allah benim ağzımda mı bi problem var acaba.
+nasıl yakmaz aynı çay
-istersen bide benimkinden iç
+tamam bi bakayım demeye kalmadan ağzımın ikinci kez yanması bir oldu.
Kübra bu sefer kahkaha attı, ulan dedim sevdiğimiz kıza da madara olduk amk. Neyse sohbetimiz ilerlemişti en azından ve öğle araları benimlesin demişti daha ne isterim ki. Tostlsrımızı ve volkanik çaylarımızı içtikten sonra kübraya otobüsüne kadar eşlik ettim.
+çok naziksiniz bozukplak bey.
-rica ederim ne demek. Dedim.
Evet Kübra kesinlikle bana pas veriyordu. Otobüse çıktığımda gürkan yine horul horul uyuyordu. Mola bittikten sonra uyanması "aga ben yine acıkmıştım beni niye uyandırmadın" demesi bir olmuştu. Ulan ben nereden bileyim senin acıkıp acıkmadığını.

15-20 dkya gelirim kardeşim

Uzun uzun partlardan sonra bir mola

ilk mola yerimizde neredeyse herkes dışarı çıkıp sigara içiyordu. Öğretmenler birşey demiyordu ama eminim ki kendilerince içenleri fişliyorlardı bu yüzden otobüsün kör noktasında tek başıma sigara içiyordum. Gürkan ise "kanka ben açım" diyip tesise gitmişti.
+selam
Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışarak arkamı döndüm ve işte karşımda Kübra vardı. Yine beni benden alan gülümsemesi bütün yüzüne yayılmıştı.
-selam. Diyebildim.
+sigaran var mı? Kullanmıyorum fakat gezerken iyi olacağını düşündüm. Dedi.
Bende zaten malım anlamadım muhabbet açmaya geldiğini, neyse allahtan sana aşığım yoksa yine terslemezdim kızları terslemede pek iyi değilim.
-al bakalım. Uzattığım dalı acemice yakmaya çalıştı birkaç duman çekip öksürüğü geçince;
+okulda seni pek göremiyorum. Dedi.
Nasıl görüneyimki haftasonları eşşek gibi çalışıyoruz yorgunluğumuz gecsin diye 1 hafta sınıfta uyuyoruz bence normal.
-genellikle uyuyorum okul çok sıkıcı.
+istersen öğle aralarında beraber takılabiliriz sanada değişiklik olur.
-olabilir. Dedim. Aslında evlenelim hızlıca bitsin bu iş diyebilirdim fakat bunun için erkendi
+peki, görüşürüz. Diyerek otobüsüne geçti.
Biraz sonra bizim otobüslerin anonsu yapılıyordu herkes otobüslere atlıyordu.

Eyvallah kardeşim

Beyler duvara yazmiyim la birşey diyin, şunun şurası ekgib diyin yorum yapın birşey diyin amk.

Bu şekilde haftasonlarımız geçiyordu. Elimizde makul miktarda para vardı, kasımdan mart'a kadar o otelde haftasonları çalışıyorduk. ilk 2 hafta işkenceydi fakat gürkanla buraya alışmaya başladıkça işler bizim için daha keyif verici bir hal alıyordu.
-kanka gezi mayıs ayında olacak bıraksak mı oteli?
+gürkan yerini yurdunu gibtirtme nisan ayında da çalışalım yeter dedim.
-iyi amk neyse.
Şimdi soracaksınız aylar neden bu kadar hızlı geçti? Diye. Inanin anlatmaya değer birşey olmadı. Sadece kübra'yı okulda izliyordum bazen gözgöze geliyordum hepsi bu. Birde özel numaradan birkaç kez daha aramışlardı, muhabbet etmeye çalıştıkça ben kimsin diye üsteliyordum anında telefon kapanıyordu. Sonunda nisan ayı bitmiş cüzdanımız paraya doymuş bizde mutluyuz tabi gezi parasını hallettik. Yolculuğa gideceğimiz gece gelip çatmıştı, otobüslere bindik yaklaşık 3 otobüs dolusu öğrenciydik. Bizim bulunduğumuz otobüs kız doluydu otobüs 45 kişilikti, 15 erkek anca vardı.
+gürkan böyle cümleler ağzımdan pek çıkmaz ama, burası am kaynıyor kardeşim.
-ulan am kaynasa nolucak napabilecez bana bir söylesene, ikinci bi metro vakası mı yaşatacaksın bize.
Gürkanın cümlesine hak verip camdan dışarıyı izlemeye başlamıştım.

+efendim bozukplak
-kardeşim bana haftasonları için iş bulabilir misin? 2 kişi olucaz.
+tamam kardeşim bakıcam ben 1 saate ararım seni.
-tamamdır.
1 saatin sonunda işimiz hazırdı. Bir otelde gürkanla garsonluk yapacaktık. Gürkanı nasıl ikna ettim diye sorarsanız;
+kanka iş buldum ikimize
-ne işi lan napcaz çalışıp yaz tatilinde miyiz amk salaa
+geziye gidecez amk beyin özürlüsü istemez misin?
-iyi amk, bana bak ağır iş değil dimi?
+la yok ne ağırı.
Ertesi haftasonu otele giderek ilk iş günümüze başlamıştık. Otelde yapmamız gerekenleri söylediler, bu akşam düğün olacağını sürekli getir zütür yapacağımızı hatırlattılar.
Bizde "ne var amk bunda bide günde 70 lira alıcaz temiz para" diyoruz. Ama gel gör ki düğün bittiğinde maceramız başlamıştı.
Hayatımda bu kadar pisliği bir arada görmemiştim. Söve saya o gece temizliği gürkan ben ve bir çocukla bitirmiştik. insan hiç tabağındaki pastanın ortasına delik açıp içine kola döker mi? Demekki döküyormuş bunu öğrenmiş oldum. Gece 3'te temizlik bitti ve evlerimize gidebildik. Ertesi günkü düğün bundan pek farklı değildi. Biz Gürkanla yine söve saya ortalığı topluyor, bitirince yorgunluk sigarası içiyorduk. Işimiz bittiğinde ise gelen 70tl biraz olsun içimi rahatlatıyordu.

Beyler köydeyim burada işler bitmiyor en geç 9'da seri seri anlatacam burada olun.

O hafta pek birşey olmamıştı sadece gürkanla okul çıkışlarında geziyor evlere dağılıyorduk. Akşamları kübra aklımdan çıkmıyordu. Her akşam onu düşünüp bir sigara yakıyordum. Bir akşam özel numaradan biri aradı, "seni tanımak istiyorum" dedi. "Kimsin" dediğimde telefonu çoktan kapatmıştı. Aklımdan "acaba Kübra mı?" Diye gecirdim. Bu şüpheyle uyuyakalmıştım. Ertesi gün her zamanki gibi kahvede çayımı yudumlayıp simitimi yiyordum. Okula gectim, sınıfa gelen nöbetçi öğrenci okul gezisi olacağını 3 gün 2 gece süreceğini fiyatının 350tl olduğunu söyledi. Evet beyler babam memur, zaten borç harç yaşıyoruz ben yine her zamanki gibi geziyle işim olmaz havasındayım. Gürkanda "350tl ne amk" diyerek isyan ediyordu. Okul bitti eve geçtim, bu sefer Gürkanla gezmemiştik, direk eve gelmiştim. Annem yemeği karıştırıyordu, babamsa daha eve gelmemişti yine odama geçip çantamı masanın yanına fırlattım. "Acaba geziye gidebilir miyim?" Diye düşünmeye başladım en azından bir kere okul gezisine katılsam o içimdeki ukte çıksa hiç fena olmazdı. Sınıftan arkadaşım Mehmeti aradım.

Hikayenin başını çok iyi toparlayacağımdan emin olabilirsiniz. Tek isteğim okuduğunuzu belli edin şuku veya yorum atın merak etmeyin okuduğunuz sürece yarım bırakmayacağım.

Gürkanla benim kasvetli havamıza rağmen sınıf neşeliydi, hayatlarını çok güzelmiş gibi özetleyen, her daim yalanlarıyla etrafını sıkan, sürekli kankasıyla fotoğraf çekinen, maksat dedikodu olsun ne olursa olsun diyen farklı oluşumlu bir sınıftık. Lise 3'teydik. lise 3 gerçekten güzel bir yıl çünkü toyluk derdin yok, ygs derdin yok. Bana sorsalar en iyi hangi lise yılın diye, tereddüt etmeden lise 3 derim. Keşke o yıllarıma dönebilsem. Hergün gittiğim kahveyi, yediğim simidi, içtiğim çayı unutmam, ilk aşkımı, en iyi dostumu, okul maçlarını kısacası anısı bile yeter özlemem için. Neyse okul diğer günlerden farklı değildi, tek farklı olan şey benim bir kızla tanışmam oldu. Tabi şimdi aklınızda nasıl tanıştınız amk? Diye bi soru olucak. Beden dersinde futbol oynamıştım ben su almaya gidiyorum diyerek yukarı çıktım. Tam köşeyi dönerken karşımdaki kişinin nefesini yüzümde hissetmem bir oldu, daha sonrasında bir temas yaşamıştık.
+kusura bakma çok dalgınım.
-önemli değil.
+birşeyin yok değil mi?
Ve işte beni benden alan gülümsemesi dudaklarına yerleşmişti.
-iyiyim merak etme, bu arada ben kübra.
Adını söylemesiyle güzelliğini ismiyle birleştirerek birkez daha etkilenmiştim.
+bende umut.
-memnun oldum Umut
+bende memnun oldum Kübra.

Başlıyorum o zaman kardeşim

Her sabah yaptığım gibi çayımı ve simidimi alıp kahvenin en iyi yerine oturuyordum. Bu ortamı çok seviyordum, sabah sabah verilen haberleri dinlemek, işyerlerini yeni açan esnaflar, oturduğum kahveye yeni gelen birkaç müşterinin sohbetleri ve sabahın atmosferi. Bunlar aslında sıkıcı bir okul gününde bir nebze olsun huzur veriyordu. Simidimin son lokmasını ağzıma atıp, son yudum çayımla simidi eriterek yuttum ve her zamanki gibi çayın parasını ödeyip süleyman abiye "kolay gelsin" diyerek okulun yolunu tuttum. Bu hayatta pek fazla arkadaşım yoktu, fazla sosyal biri değilim açıkçası fakat bu hayatta elbette en yakın arkadaşım, dostum diyebileceğim biri var. Gürkan her zor zamanımda yanımdaydı. Gerçek dostluklar zaten zor zamanlarda belli olmaz mı? işte Gürkan dostluğun beden bulmuş haliydi. Sınıfa beraber girmek için okulun kapısında bekliyordu beni. Gürkanla selamlaşarak sınıfın yolunu tuttuk.