• 11 / 12 / 3310 entry
  • 1730 başlık
  • 15,880.71 incipuan

korkmuyorum karanliktan v2 oybirinci nesil silik

  • +3
    karanlıktan korkmayan adam
    Ardından ertesi gün güneşin ilk ışıkları bu kasabaya vurmuş.
    Günün ilk ışıkları ile süslenen kasaba acı bir şekilde ev sahipliği yapmış yüzlerce insanı, karanlığı düşman bilen halk karanlığın en büyük sırdaşı olmuş..
    ···
  • +2
    karanlıktan korkmayan adam
    Meğer karanlığa karışan adamın cansız bedeni koca bir gerçeği acı bir şekilde gözler önüne sermiş:
    Yıllar öncesinde burayı canı kadar seven insanlar karanlık çökünce aydınlatmak için binbir çaba sarf edip başaramayınca terketmişler..
    Oysa insan bir şeyi seviyorsa onu düzeltmez olduğu gibi kabul etmesi gerekirmiş..

    Karanlıktan korkmayan adam bunu yapmış.
    Karanlığı bir dost bilmiş kendine, ölümünde bile karanlık onu terketmemiş.
    Askerlerin girip kaybolduğu karanlığa bu adam demir pençeler ile tutunmuş.
    ···
  • +3
    karanlıktan korkmayan adam
    Bir ev karanlıkta kalmış, pencereleri yıkık, kapısız bir ev, derhal içeri girilmiş ve bir adamın cesedi bulunmuş.
    Karanlığın içinden aydınlığa çıkarılmış, askerler halka doğru zütürmüşler, ev hâlâ karanlıkta, bir türlü ışık almazmış.
    Ölüm suskunluğu ile süslenmiş gece ve sadakat ile başbaşa.

    Halk onaylamış ki bu adam o adammış.
    ···
  • +3
    karanlıktan korkmayan adam
    Sinirlenmişler.
    yedi askerin kaybı askeriyede büyük bir yankıya sebep olmuştur, hemen bir operasyon düzenlenmiş, komutanlar koca helikopter ile ışık taşımışlar kasabaya, yirmi kişilik gruplar ile basılmış kasaba, ne askerler bulunabilmiş yığınlar arasında ne de izleri..

    Çabuk demiş!
    Her yeri aydınlatın, daha fazla helikopter gelmiş, göğü süslemiş yirmi yedi adet helikopter!
    Neredeyse gündüz gibi olmuş her yer, sadece bir istisna..
    ···
  • +1
    karanlıktan korkmayan adam
    iki ay sonra Eylül ayı, jandarmaya haber verilmiş, askeriyenin yolunu bile unuttuğu bu yere 7 asker ve 7 tane gaz lambası girmiş, halk arkadan bakakalmış, ve yine adımlar karanlığa, sesler boşluğa dönmüş, sabaha kadar haber alınamamış.
    Halk şaşkınlık içinde bakarmış, günler sonra bile ne bir ışık ne bir haykırış ne bir iz bulunabilmiş ne de ileri gitmek için gösterilen cesaret
    ···
  • +2 -1
    karanlıktan korkmayan adam
    Aradan aylar yıllar geçmiş, her gün sonu insanlar 15-20 kişilik grup ile gider bakar, hiçbir yaşam belirtisi bulamaz, hiçbir ışık göremezmiş.
    Kimse bir gün gelmeyecek kadar sadakatsiz değil, ama bir adım ileriye gidecek kadar cesaretli değilmiş.

    Artık her gece gitmek bir alışkanlık gibiymiş, ölümden herkes emin, her gece ölüm soğukluğu esermiş dudaklardan karanlık ile birlikte.
    insanlar hasret kalırmış her seferinde aydınlığa, her gün burada yaşamış insanı düşünerek.
    ···
  • +2
    karanlıktan korkmayan adam
    Aradan yıllar geçmiş dedim ya zoraki, gün gelmiş buraya yolu düşmüş bir adamın, şehrin en kalabalık sokaklarında dolaşmak boğmuş insanı, kaçmak istemiş her şeyden, burayı sormuş.
    Karanlık bir yer düşün demiş adamın biri, öyledir orası!
    Olsun demiş adam.
    Ölüm ve hiçlik düşün demiş, öyle orası!
    Neden diye sormuş?
    Anlatmış ya tek tek, insandan kaçar gibi karanlığının engin kucağına atlayan bu karanlığı.
    Olsun demiş adam, varsın karanlık olsun!
    Müsaade etmemişler elbet, kaçmış.
    O kasabaya yol almış ve ilk adımını attığında arkasındaki hiç kimse cesaret edememiş, halk içinde vahşi ve ölümcül olarak bilinirmiş karanlık, oysa o bir dost gibi koşuvermiş tam ortasına, seyredalmış herkes hayret için, nihayet adım sesleri uzaklaştığında adamı karanlığın içinde ayırt edemez olmuşlar, gitmişler biraz sonra, kasaba bir kişilik nüfusa bağlanmış, başka kimse cesaret edememiş buna
    ···
  • +2
    karanlıktan korkmayan adam
    Bugün varlığından haberinizin olmayacağı bir mevcudiyet düşünün, ne kadar boğar ve zütürür uzaklara bu cehalet!
    Karanlığa gömülmüş bir kasabada yaşam sanki durmuş, kasaba insan sesiyle boğulurken koca sessizliğe bırakılmış ve karanlığa mahkum kalmış, seneler boyu hiçbir canlı uğramamış, sarih olmayan rüzgarlar çevrelemiş, dağlar sarsmış dört bir yanı, ağaçlar dört bir ağızdan ağlamış..
    ···
  • +1
    karanlıktan korkmayan adam
    Güneşin bile terkettiği bu kasabayı yavaş yavaş yağmur gibi terkedermiş insanlar birer birer..
    her gün yeni sıfatlar, küçük çocuklarının şirin çehrelerini görmek isterken yaşlı dedeler ve teyzeler, artık her gün görmekte olduğu simalar birer birer azalmış, aydınlığın terk ettiği bu yere insanlar bir darbe vurmuş, tam yüreğine saplanan bir ok misali acırken canını aydınlığa yol almış..
    zor olan aydınlığa yolculuk değil karanlığa olan sadakat değil midir?
    zamana başdurmalılar!

    aradan haftalar geçtiğinde insanlar koca bir ihanete tüm nesli sürüklemiş, hülâsa tüm herkes terketmişti, kasaba terkedilmiş sıfatı kazanmış, her gün aynı altında olan mevcudiyetini korumaktan başka çaresi kalmamıştı.
    kasabanın aydınlığına veda etmişti ya insanlar, artık kasabaya da veda etmişti
    ···
  • +3 -1
    karanlıktan korkmayan adam
    Yıllar önce değerden uzak ve hazandan etkilenmiş küçük bir kasabada günler birbirini kovalar, bazan dakikalar geçmek bilmezmiş.
    Bu unutulmuş kasabaya insanları mahkum eden tek şey sevgi, ceddini kara bağrında yaşatan, cesetlerini hala toprağında taşıyan eşsiz vatanın parçası onları bu kasabanın izbe duvarlarına bağlı kılan tek amilmiş.

    Bir gün kasabayı koca bir sel basmış, suyun aziz gücü oraya da tesir etmiş, doğa onlara karşı olan kozunu kullanmış, vakitler ardarda kaybolmuş ve saatler kendinden utanmıştı.
    Sisli gecenin sabahı bu insanları dehşete düşüren bir olay ile başlamış..


    insanlar gece ile gündüzü ayırt edemez olmuşlar! Şehri ışık çoktan terketmiş, koca şehir yalın karanlığa teslim olmuştu.. insanlar artık karanlıkta kalmış, erkeklerin alın teri soğuğa karışmış, yağmur küçük çocukların saçını ıslatırken kasabaki kadınların içi gülen gözleri artık ışıktan mahrumdu.
    Her gün yeni bir umut kalmış ki insanlar orada kalmaya cüret edebilmişler. Saatler geçmiş, günler değişmiş ve insanlar..
    değişmeyen tek şey değişimin kendisi demişler, burada durum öyle değilmiş.
    burada değişmeyen tek şey insanların sanki mecburmuş gibi yaşadığı zoraki hayatın içerdiği günler, bilhassa başları ve sonları ışıktan ve gözden ırakmış..
    ···
  • +2
    sizde annenizin resmi yok mu
    kadının lüzumsuz merakı canımı sıkıyordu. Sırf alay için bunu yaptığını fark ediyordum. Diğer ressamlar uzaktan bize bakıyorlar ve muhakkak ki sırıtıyorlardı.
    "Var ama bu başka!" dedim.
    "Ya! Demek bu başka."

    Ve derhal küçük bir kahkaha attı.
    Kalkıp kaçmak için bir hareket yaptım. Kadın bunu fark ederek:
    "Rahatsız olmayın, ben gidiyorum.. Sizi annenizle baş başa bırakıyorum!" dedi.

    Kalktı, birkaç adım yürüdü. Sonra birdenbire durarak tekrar yanıma sokuldu, şimdiye kadar konuştuklarına hiç benzemeyen, ciddi, hatta biraz da hazin bir eda ile:
    "Sahiden böyle bir anneniz olmasını ister miydiniz" dedi.
    "Evet... Hem nasıl isterdim!"
    "Ya!.."

    Arkasını dönerek süratli ve genç adımlarla uzaklaştı. Başımı kaldırıp baktım. Kegib saçları ensesinin üzerinde hopluyor ve ellerini ceketinin ceplerine soktuğu için dar tayyörü vücudunu sımsıkı sarıyordu.

    ..
    ···
  • +3
    demek sebepsiz bir şey koca nedenlere
    bağlı kalıyordu!
    nedir ki beni tekrardan burada yazmaya bırakan?
    bağımlılık?
    hayır.
    kendimi bildiğimden beri her türlü bağımlılığa karşı durabilen bir iradeye sahiptim.
    öyle ki bir hazan gecesi akan yağmurda dans etme isteğiyle bile zapt edebiliyordum!
    beni buraya bağlayan yegane şey ömrümde kaçmaktan sıkıldığım, aslen kaçarak kurtulamadığım o koca boşluk:
    umut.

    Umut ne demek iyi bilirim, beni buraya bağlı bırakan bundan başkası olamazdı ve yanında bilhassa hatırlanma vebali, tam olarak budur!
    bilirsiniz işte.
    hesaba giriş yapar yapmaz mesaj kutusunda birikenler beni doğruluyacaktı, o zaman bilemezdim elbet günlerce düşünürdüm, sahi iyi düşünürüm!

    tam olarak yazılanlar günlerce bir gün dönüp okuyacağım umudu ile karalanmış, oraya bırakılmıştı.
    haklı çıktılar, artık sizin hakkınızda havada kalmış bir veda ile gidişin arkasında dize dize sıralanan özleme bakamazsınız öylece.

    ve bunun çaresi olabilirdi bir nevi.
    bu da dostlukları bağlayıp umutları çöpe atmaktır, zordur evet.
    dostlarımdan vazgeçemezdim ben de hesabı sildirmeye karar verdim.
    hesap silinirse mutlak mesajlar gelmeyecek ve hatırlanma vebasından kurtulup unutuluşa kavuşacaktım!
    çıkış da buydu, olması gerekende buydu.
    çünkü birdaha bu hesaptan başka bir hesapla dönüşüm olmayacaktı, bu sarihti.
    ve ben bir gün boyunca gelen mesajlara dürüst cevap vermek durumundaydım.
    ne yani iki kez vedalaştığın insanlara şimdi döndüğünü söyleyecek olmak?
    bu nasıl alçak bir hezeyandır, sorgulanmalılar.
    ···
  • +5
    dertleşme altincisi
    yazılacak çok şey var,
    iyi baksınlar sana
    ···
  • +1
    bakma güldüğümee
    yanında ağlamadığım için beni güçlü sanıyorsun..
    ···
  • 0
    kendinle beni neden bir tutarsın kadın
    ben yalnızlığa giderim sen karanlığı silersin
    ···
  • +2 -1
    güle inat
    gül yüzüne mutluluğu sür kadınım.
    ···
  • +3 -1
    rüyalarda kaybolan
    bir soyutluk olsam..
    ···
  • 0
    olmuyor demek istediğim
    zamancıklar var

    belki de zamanı küçümsemek büyük hata, yapma dedikçe yapıyor insan
    ···
  • +1 -1
    beklentileri uzatmayın
    üzülürsünüz
    ···
  • +1
    gidecek yol kalmamış meğer
    yine de yürüyor ayaklarım.
    ···
  • 0
    neler gelmiş başıma
    kim bilir daha da neler gelecek..
    ···
  • 0
    sen elinle toprağa bile dokunamamışsın arkadaşım
    insanoğlu karanlıkta meydan okudu hüsrana.
    ···
  • +1
    karanlıkta çığlık atan o rüzgarın sesiyle uyu
    o rüzgar bir fırtınadır,
    artık uyanamazsın,
    uyu.
    ···
  • 0
    sussun artık şarkılar
    öyle birisi yok ki burada..

    ölüm kasıtlıdır, pencereler kilitli.
    dolap gözlerinde korku saklamıştı gizli gizli..
    ···
  • 0
    nasıl da yol alır
    sayısız dudaklarından..
    ···
  • daha çok