/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 726.
    0
    Amk kardeşim niye yazmiyosun
    ···
  2. 727.
    0
    80 rezerve
    ···
  3. 728.
    0
    Devam hadi kardesim
    ···
  4. 729.
    0
    Rezervasyon
    ···
  5. 730.
    0
    olley be hikaye beee
    ···
  6. 731.
    0
    Yaz lan 18 saatten beri seni bekliyom
    ···
  7. 732.
    +5
    Gidişler, giden ben olduğumda çoğu zaman eğlenceli.. kulağımda mp3 üm, cam kenarı koltuklar favorim.. akıp giden şeritler, sarı birer hayal tablosuna dönülen buğday tarlaları.. zaman zaman yol üzerince görülüp, size daha da fazla seyahat vaat eden havadaki leylekler.. bazen konuşkan bir yol arkadaşı, bazen espritüel bir muavin..

    Hele bir de geride bıraktığınız kimse olmayınca, daha da rahat oluyorsunuz.. gidişinize, gideceğiniz yere ve gidiş amacınıza daha da iyi konsantre olabiliyor, yolculuğunuzdan maksimum keyfi alabiliyorsunuz..
    O Cuma öğlenden sonrası, güzel bir mayıs günüde valizlerimi otobüse yükletip koltuğuma kurulduğumda, benim de söz konusu yolculuk için keyifli olmamam için bir neden yoktu.. beni asıl endişelendiren, bu yolculuk sonucu varacağım yerde yapacağım yolculuk idi.. malum,

    Taşınıyoruz…

    Her zamanki gibi garajda karşıladı babam, bu sefer kardeşim de gelmiş,

    “nabıyon bebişim?” deyip yanaklarını mıncırdım, yeni ergenimiz, havasının bozulmasından biraz huylanmakla beraber abisini sevgi dolu sarılmasına karşı koyamadı,

    “iyi canım, saçların benimkileri geçmiş valla”

    “tabi laa, besliyoz onları kızım ;)”

    “yoğurt filan mı sürüyon yoksa ııyy (:”

    “hee, yağ, bal, jöle yerine de limon sürüyom”

    “ıyy kro (:”

    “hehe”

    Babamla sarıldık, “ne haber oğlum ;) nasıldı yolculuk”

    “iyidir baba, fena değil ya geldik bakalım.. kardeşim de gelmiş?”

    “hee, gezdirdim kızımı biraz asmerkezde, ordanda garaja geçtik”

    “iyi yapmışsınız (:”

    Dönüşte yine tatlımızı aldık, evimize vardık.. muhtemelen son gelişim olan eve..
    Annem ve anneannem ile sevgi dolu bir karşılama ve yenen muhteşem yemeklerin ardından, rutin “naptın? Nabıyon? Nasıl gidiyo? Siz naptınız?” gibi kelimelerin havada uçuştuğu ve benim bilerek şiveli konuşarak bizimkileri güldürdüğüm ilk gün hal hatır sormalarının ardından nihayet bu sıralarda aile gündeminin bir numarası olan konuya geçtik,

    “yaa tsigalko.. taşınıvercez gali” dedi babam şiveli konuşmada benim bıraktığım yerden devam ederek (:

    “valla ya..ne zaman tam olarak” dedim.

    Evi almışlar, hatta bizimkiler içini temizletmiş bile, koca evin içini 2 günde nasıl bitirdiklerinin sırrı ise alınan 2 temizlikçi kadına ek olarak 5 sıradan temizlikçi gücündeki annemin ve 20 sıradan temizlikçi gücündeki anneannemin üstün performansı olsa gerek. x)

    “sen ne kadar kalacaksın burada oğlum?” dedi babam,

    “valla baba benim kafamda 9 gün kalmak var, finaller öncesi biraz rahatlamam lazım”

    “hııı, aferim, sen de baya işe yararsın o zaman” dedi,

    “ne? Ben buradayken mi taşınıyoruz yoksa?”

    “evet, 1-2 güne naklettireceğiz eşyalarını, sen içerdeki odaları gördün mü?”

    “yoo..”

    “kalk bir bak bakalım (:”

    Salondan ayrılıp iç tarafa yöneldim, anaa..lan? odalar neredeyse toplanmış, koliler her yerde, benim masalar filan sökülmüş, pc ortada gözükmüyor, sadece yatak kalmış odanın kenarında..

    Yatak odasının ve diğer odanın da durumu aynı…vay amk..olm.. harbi harbi gidiyo muyuz lan burdan?
    şaşkın şekilde salona döndüm,

    “senin eşyalarını filan güzelce koliledi annenler merak etmene gerek yok, bilgisayarını filan ;)”

    “vay be baba, gidiyoruz ha (:”

    “hafta başı yeni evi yerleştiriyor oluruz, izin aldım ben de bir hafta”

    “vay be anasını.. (:”

    “yarın zütüreyim mi seni evi görmeye?”

    “gördüydüm ya zaten?”

    “lan hıyar, temizledi annenler, bir de öyle gör? istemez misin görmek? istemiyosan gelmezsin”

    “tamam ya gelirik (: hem denizi görürüm”

    “görmediğin şey sanki, ankaradan geliyon ya (:”

    “yüzülüyor mu orda?”

    “yok.. oğlum sen yüzmek iste yeter ki, kurşunlu, kumla.. gideriz günübirlik hafta sonları filan, hem orda da havuz vardır illa ki..büyük otel var bir tane dört yıldızlı mı, beş yıldızlı mı tam bilmiyorum, oranın havuzuna da gidersiniz kardeşinle”

    “ilçede ha 5 yıldızlı otel?”

    “ne sandın hıyar, tatillik, turistik yer orası da?”

    “vayy arkadaş yaa, kordon da var tabi? Hehehe, iyi iyi bu yaz baya karışır ortalık x)”

    Güldü bizimkiler,

    “kız arkadaşınla devam mı hala?” dedi babam..bir iki saniyeliğine şok geçirdikten sonra yüzüme soru ifadesi yerleştirmiş olmalıyım ki,

    “söyledi olm annen (:”

    “eh be anne!”

    “aaa ne var oğlum? Babandır, bilmesin mi?”

    Hay aq..kendimi gelinlik kız gibi hissediyorum..ama mallık bende, ne diye söylüyon anana babana sevgiliymiş bilmem neymiş..bir de söylediğin kıza bak..şu an seni bir kaşık suda boğmak isteyen ebru..
    Baktım köşeden anneannem de gülümsüyor, kardeşim zaten tam abisinin kardeşi, little bastard..

    “kesin tipsizdir, demi anne? Kesin tipsiz tipsiz kızlara saplanmıştı bu x)”

    “yoo ben beğendim” dedi annem göz kırpıp,

    “he tsigalko? Çıkıyor musunuz hala (çıkmak kelimesini tuhaf bir vurguyla söyledi) yoksa ayrıldınız mı (:?” diye tekrar abandı peder bey,

    Lan ne güzel ev mev konuşuyorduk, bir anda benim aşk hayatım hakkında açık oturuma nasıl dönüştü bu konsey anlamadım ki?..

    “evet” dedim sussunlar diye.. “takılıyoruz işte”

    “ne zamandır takılıyorsunuz? (:”

    Babam cevabını zaten bildiği soruları, gerçek muhatabına tekrar sormaya bayılır,

    “1.5 sene filan olucak işte..”

    “1.5 senedir takılıyorsunuz?! (gene aynı vurgu) iyi bakalım, niye bizim şimdi haberimiz oluyor peki hıyar ağası ;) ..var mı resmi kızın?”

    Ah anne ah..

    “var ya..gösteririm bir ara.. neyse tamam artık biz konumuza odaklanalım bırakın benim aşk hayatımı :}”

    Gecenin geri kalanı yine muhabbetle geçti, Allah neşemizi bozmasın, bizimkileri çok seviyorum.. onlarla olduğum her günü sanki “cennetten” çalıyormuşum gibi geliyor bana..
    Günler geçti…

    Salı gecesi odamın henüz çıplak olan parke zeminine oturmuş, mobilyaların yerleşmesinin ardından şimdi de ıvır zıvırlarımı dolaplara raflara dolduruyorum,

    Kardeşimle bana genç odası almışlar, taşındığımız günün akşamı onlar da geldi (pazartesi taşındık)..babamın müthiş organizasyon ve zamanlama kabiliyeti sayesinde (ki o lanet şeyden bende de var diye düşünüyorum) artık Salı gecesi yapmamız gereken sadece ufak tefek işler kalmıştı geriye, annemler her zamanki gibi hamarattı, mutfağı, salonu, yatak odasını, anneannemin odasını bir gecede halletmişlerdi,
    Tümünü Göster
    ···
  8. 733.
    +4
    Eğer beddua etmeyeceğiniz bilseydim evi biraz överdim ama sizin ağzınız durmaz aq, yangın mangın çıkartırsınız valla x)
    4+1 olduğunu bilin, bir de arkadaki balkonu pimapenle kapatmışlar, orayı da kiler gibi kullanacakmışız.. anasının amı gibi balkon var.. yazın mangal döner.. kardeşimin, benim ve anneannemin ayrı odaları oldu, gerçi ben anneannemle bir arada olmaya da bir şey demezdim hani, çünkü yaşlı kadın ve be beyler.. öyle odada yalnız yatacak filan.. korkuyorum gece mece.. allah gecinden versin…tahtaya vurun..

    Gerçi yeni ev, yeni oda filan diyoruz da, ben askere gidip iş bulana kadar toplasan 1 sene ya kalırım ya kalmam o odada yazlar dahil..ama yine de insanın kendi odasının olması güzel..siz bir de bunu kardeşime sorun hele, baktım zilli çoktan eşyalarını yerleştirmeyi bitirmiş, poster moster asıyor..

    “bebişim? Odan oldu ha senin de artık (: oo yeni mobilyalar da çok şık, genç kız mı oldun sen? x)”

    “gel bantı tut bana”

    “annen kızmasın daha ilk günden bant mant, duvarları tak etcen?”

    “yok, bişey demiyo, benim odam olm burası artık x)”

    “helal be (: …bu ne bu? Josh hollaway?”

    Utandı bizimki,

    “yeaa işte.. poster…”

    “hee.. lost most?”

    “hee işte ondan evet..ver bantı açtın mı?”

    “ahaha kıza bak sen yaa, neler biliyor, vay anasını sayın seyirciler.. demek josh ha? Öbürü kim o yanındaki? Ne yazıyo bakay…”

    “yeaa döverim bak hadi ver bantı”

    Güle dalga gece odasını süslemesine yardım ettim, ardından annemlerin yanına uğradım,

    “nabıyonuz gençler?”

    “off.. yorulduk oğlum valla ne yapalım..az kaldı ama maşallah de (:”

    “maşallah maşallah (: e artık işlerinizi bitirince bir kahve içeriz pencerenin önünde”

    “yarın akşam artık, bitsin salon tamamen de, içeriz tabi (:”

    Balkonda dolanan babamın yanına çıktım,

    “tsigalko, terliksiz çıkma” diye seslendi annem..

    Ee, evler, anneler değişebilir ama bazı şeyler değişmez değil mi? (: terlik de onlarda biridir efendim.
    http://fizy.org/#s/1ahvor

    “nasıl manzara ama?” deyip sırıttı babam,

    “iyi valla ya..hadi hayırlı olsun yeni eviniz (: ben artık misafir sayılırım nasılsa”

    “niye oğlum? Okulun bitince buralarda iş bulmayacağın ne malum, senin evin olur o zaman ;)”

    “hangar gibi evi napayım baba, sen bana bir tane daha alırsın iş yerinin yakınında x)”

    “tabi, hatta iyi hatırlattın hemen projesine başlayayım..hıyar (:”

    “ehehe..oltaları ne zaman alıyoz? x)”

    “alırız bakalım, hele şu işler bir bitsin de, onlar kolay..Pazar mı dönecen sen?”

    “hee..Pazar öğlen binerim, iyi değil mi?”

    “iyi bakalım, biletini alırız, burada var mı acaba kamil koç?”

    “bakarız ya..yarın inip gezelim mi ne var ne yok? Güzel yere benziyor”

    “gezeriz, kaç kere geldik buraya ya daha önce?”

    “geldik de, ben etrafa bek dikkat etmiyordum ki, zaten hoş balık yemeye geldik, gezmeye değil?”

    “iyi artık bol bol gezersin, kordonlarda ortalığı karıştırırsın (:”

    “:p”

    “nasıl para durumun filan iyi mi?”

    “iyi ya..sıkıntı yok (:”

    “iyi, öyle bitecek gibi filan olursa ararsın tamam mı?”

    “hı hı”

    “kızla çıkınca nasıl ödüyorsunuz, hep sen mi yoksa o da arada veriyor mu? (:”

    “değişiyor ya..pek hesap etmiyoruz öyle şeyleri, ama ne demek istediğini anladım, hani öyle şey tiplerden değil (:”

    “iyi bakalım…göstercektin hani resmini ya?

    Utana sıkıla telefonu çıkardım, kendimden nefret ederek ebrunun resimlerini açtım gene..bunu niye yapıyorum ki aq..”bitti, yok” de olsun bitsin işte…

    Peder bey aldı, sora sora inceliyor, “bu mu? Bu kumral olan hee…burada hangisi?..bu?..boyu filan nasıl kızın?... iyi iyi, zütü yere yakın olmasın (: ..”

    Telefonu verdi, birazdan ciddi bir şeyler söyleyecek, hissediyorum ama bir yandan da gülümsemesini bastırmaya çalışıyor, o da bu gizemli müstakbel gelini (olmayan gelin) oğluna yakıştırmış olsa gerek..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 734.
    +5
    “ne kadar oldu demiştin?”

    “ne?”

    “ne zamandır takılıyordunuz?”

    “ha..1.5 sene filan oldu ya..geçen yılın ikinci döneminin başındaydık işte..”

    “şimdi oğlum, sen kızın nasıl biri olduğunu daha iyi biliyorsun, artık kimin nasıl insan olduğunu da idrak edecek yaştasın, o hey hey zamanlarını geçtin, akıllı çocuksun, 1.5 sene de epey zaman, aranız da iyiyse, artık bazı şeyleri çocukça düşünmekten vazgeçmeniz lazım yavaş yavaş, değil mi? belli bir ciddiyet vardır illa ki?”

    “öyle..yani..”

    “hah, ona göre birbirinize karşı da sorumlu davranın, hem sonra kızın kendisi iyi olabilir, güzel olabilir ama ailesi de önemli, sana, bize yakışıyor mu? Annesi nasıl, babası nasıl, içkici mi, pavyoncu mu? Bunlar da önemli yani biliyorsun..işler ciddiye binince sadece iki kişinin arasında kalmayacak”

    “tabi..iyi ailesi de ya..normal yani..kimse sizin kadar iyi olamaz da (: , o da ilgili, sevgili bir ailede büyümüş, zaten huylarından da belli”

    “kardeşi, abisi ablası var mı?”

    “yok, tek çocuk”

    “hee..e iyi şımarık değil? Tek çocuklar şımarık olur genelde”

    “yok ya..çok sakin huylu bir kız..mütevazi…..demek tek çocuklar şımarık olur he? E ben tek çocuk değilim, yine de şımarığım onu ne yapıcez? :p” deyip üzerine yaslandım,

    “eşek sıpasısın sen de ondan (:”

    Kol kola bir süre daha lacivert göğün kendine benzettiği denizi ve kordonu izledik..sonra içeri girip odama geçtim,

    Bir yandan raflarımı diziyor, bir yandan da, yeterince oynadığım bu iyi çocuk rolünün ve az önceki bunaltıcı konuşmanın (ki ben öyle olduğunu çaktırmadım güya) etkilerinden sıyrılıp yeniden özüme dönebilmek için bir şeyler düşünüyorum…kötülük ve menfaat için eskisinden de hızlı çalışan beynim yanıtı jet hızında buluverdi,

    Telefonumu çıkardım, ayçaya bir mesaj yolladım, “naber sarışınım? (:”

    Yeni çalışma masamın üzerine bıraktığım telefonun titremesini beklerken, kendim dahil herkesi aldatan hayal katili bir canavar olduğumu hissettim tekrar..

    Güzel bir his..hele ki bu hissin doruk noktasında, finali kiminle yapacağımı düşünürsek, felçli bir adamı bile orgazm etmeye yetecek kadar kuvvetli, yoğun, duygu dolu, intikam ve nefret duygusu dolu bir his..

    Ve ayça, benim uzun yolumun üzerindeki küçük hanlardan biri sadece..ben kralın şehrine gidiyorum..benim işim sarayda..benim işim sarayla…ve hesabım, bulunduğu yeri hak etmeyen kötü kalpli kral ve kraliçe ile..onları yenebilmem için ise, en az onlar kadar kötü olmalıyım, zira,

    onları devirmeden bana taht yok..

    onları devirmeden bana rahat yok…
    http://fizy.org/#s/1ahjyu

    ayçanın ilk 2-3 mesajı “kim olduğum” a ve “beni tanımadığına” dair abuk cümlelerdi..nihayet beni yeterince kızdırdığına inanmış olmalı ki (aslında gibimde olmadı), “ne zaman dönüyorsun balım? (:” yazmış..

    “haftaya Pazar, akşamüstü varmış olurum”

    “o gün yorgun mu olursun? “

    “yoo olmam aslında, senin programın yoksa buluşabiliriz, kendimi hatırlatırım :p”

    “(: sekreterime bir sormam lazım, randevum olabilir :p peki, saatini o gün konuşuruz”

    “aynen, öpüldünüz ;)”

    “gerçeği için sabırsızlanıyorum desem (:”

    “(: görüşürüz dalgalı saçlı çocuk”

    “görüşürüz sarışın (:”

    Elimde telefonla beni pis pis gülerken gören annem,

    “kızla mı..ebruyla mı konuşuyordunuz? (:” diye sordu sevecenlikle.

    “hıı evet, hayırlı olsun diyor, selam söyledi size de (:”

    “aleyküm selam, ailelerinizden filan konuştunuz o zaman siz?”

    “konuştuk tabi canım..en çok da senden konuştum ben zaten :p”

    “aaa haha, neler dedin bakayım (:”

    “dedim işte güzel şeyler (:”

    “kahve içiyor muyuz hadi gel salona?”

    “yarın akşamdı hani?”

    “gel içeriz bu akşam da, oğlum gelmiş o kadar, istemiş de ben yapmaz mıyım? (:”

    “iyi içelim (:”

    Kahveleri yaptılar, fincanlar elimizde, pencere önündeki puf koltuklara oturduk bir yandan ışık ışıl yanan sahili izliyoruz, bir yandan muhabbet, annem daha fazla informeyşın için tatlı tatlı sıkıştırdı ama kendi yalanıma daha fazla dolanmayı istemediğimden dolayı gayet sert bir savunmayla soruları savuşturdum, annemin “aşk olsun ama?” “insan annesine öyle mi der?” leri de kâr etmedi anlayacağınız (:

    Günler geçti..gün dediğin geçer zaten..ha bir de, “dünya bir gündür, o da bu gündür” derler… sonra bir de “anı yaşa!” derler..ne güzel demişler..hele bir de tam o sözlere zıt yaşıyor olmasaydım, kulağıma daha da hoş gelebilirdi..

    Geçmişi tartışmaktan, geleceği planlamaktan yoruldum anasını satayım..tek istediğim, o yalan ve hızlı dünyaya kendimi atmak ve bir daha duygusal anlamda arkama bile bakmamak..yaşamak..anı yaşamak..bugünü yaşamak…ve olabildiğince hızla yaşamak..
    Gitmeden önce çiçeği burnunda odamda birkaç gece geçirme fırsatım oldu, yeni yatağımı, masamı, dolaplarımı raflarımı izledim durdum, dokundum vernikli ahşabın her bir köşesine, pastel duvarları yokladım ellerimle.. benim odam.. yeni bir ben, e yeni bir oda…ben yenilik ve değişiklik istedikçe, şaşılır şekilde hızla ve bir biri arkasına geliyordu yenilikler.. çiftler ayrılır, dargınlar barışıyor, insanlar-dünya değişiyordu.. insanlar taşınıyor, insanlar tanışıyor, insanlar sevişiyordu…hızla, bitmek bilmeyen bir devinimin rüzgarına kapılmış bir şekilde, hayatlar, hayatım bambaşka bir biçime bürünüyor, öyle ki düne bakıp hatırlamaya çalıştığımda, sanki yıllar öncesinden kalma tozlu bir defterin silik satırlarını okumaya çalışır gibi hissediyordum.

    Bizimkilerle vedalaştım.. anneannem yine ve yine ağladı..bir tanem benim, koruyucu meleğim.. annem beni epey şaşırtarak “böbrek-dalak-alırlar-aman-dikkat et” gibi kelimeleri random olarak içeren tavsiyelerinde bulunmadı, onun yerine ebruya selam söyledi ve sözde sevgilime zütürmem için fazladan sarma ve zeytin koyduğunu söyledi.. ayçaya versem? (:

    Babamla motorcu çetelerinin reyizleri gibi sıkı bir vedalaşma yaşadık, kardeşimden josh ve Leonardo ya selamlarımı iletmesini söyleyip böğrüme veda cimciğini yedim..

    öyle ya da böyle, bu kısa görünümlü ama yoğun ziyaretimin ardından yeniden hayallerimi yıkan, yerine yenilerini koyan ve beni başkalarının hayallerini yıkmam için sürekli zorlayan malum şehre doğru yola çıkmıştım yeniden..
    daldığım bir sırada rüyamda ceydayı gördüm, el ele yürüdüğümüz yabancı bir sokakta bana dönüyor ve “daha bir şey görmedik aşkım” diyerek sıcacık gülümsüyordu, ardından “yetişelim, onu kaçırmak istemezsin” diye neşeyle cıvıldadıktan sonra dalgalı kızıl saçlarını uçuştura uçuştura, koşuyor, beni de peşinden sürüklüyordu adeta.. koşa koşa ilerlediğimiz yabancı yol tanıdık bir yere, mühendislik kantinine çıktı..
    zaten tavşan uykusu modunda olan şekerlememden aniden uyandım, normalde otobüste hayatta uyuyamam, hele ki gündüz vakti.. nasıl dalmışım hayret.. yanımda göz ucuyla beni izleyip gülen yaşlıca amcayla göz göze geldik,

    “gece uyku tutmamış heral yeğenim” deyip gevrek gevrek güldü, oradan bir muhabbettir başladık, manisada inene kadar konuştuk adamla..
    http://fizy.org/#s/1c9uyg

    Akşam yurda vardım, çocuklarla selamlaştım, murat abiye takıldım, tolga odadaymış, sarıldık ettik..eşyalarımı gelişigüzel yaydıktan sonra önce güzel bir duş alıp kendime geldim, sonra kıyafet seçerken tolga,

    “nereye la, daha yeni geldin hemen ne bu acele (: ?”

    “ayçayla buluşucaz abi”

    “haa..o mesele (:”

    “aynen (:”

    “yorgun değil misin olm? Ne acele ettin bu kadar, kebaplar yaradı herhalde..ha hayırlı olsun bu arada;)”

    “eyvallah kardeşim, zütürücem seni bu yaz, süper, ev, şehir, manyak güzel bir yer, çok eğleniriz”

    “bakarız bakalım (:”

    “tamam hadi ben kaçtım, beni beklemeyin anacığım x)”

    “hehe hadi bakalım amk..adam çakıcı yaa x)”

    Yaz aylarını sevmek için 1000 neden varsa eğer, kuşkusuz biri de giyim kuşam konusunda size sağladığı rahatlıktır,

    şimdi kış olsa, alta botu giy, boyun içinde kalın, şık bir çorap olacak, ya da iki tane ince üst üste..üste kot, tişört,gömlek, mont,kaban,yağmurluk,kaşkol,eldiven,bere, elde şemsiye bilmem ne..ohoo ölme eşeğim ölme..bir de ben giyim konusunda şık olmaya çabalayan pipirikli bir adamım, 1 saatte giyerdim her halde artık..

    Ama yaz öyle mi?

    üzerime ince beyaz gömleğimi asıverdim, içimde atlet bile yok, üstten Lincoln burrows gibi 2-3 düğme açık, kıllı döşün öncüleri meydanda, alta da açık mavi bir kot geçirdim..şu sıralar biraz dar gelmeye başlayan tazmanya canavarlı takserim içerde,okanın hatırası uğurlu bilekliğim de kolumda, saçlarımı açtım..biraz bunaltabilirler belki ama hafif esintideki dalgalanışlarını izlemeye ve izletmeye değer diye düşünüyorum..
    Saat 9 da daha önce çocuklarla gitmiş olduğumuz barlardan birine girdik ayçayla, ünlü bir mekan burası epey, ama öbürü gibi böyle kombine, katmanlı değil, bildiğin düz bar yani..
    Tümünü Göster
    ···
  10. 735.
    +5
    Ayça bu akşam tam bir fıstık,

    “saçlarını düzleştirmişsin?” dedim övgü öncesi şaşkınlık modunda,

    “şekerim, zaten düz normalde benim saçlarım, söylemiştim daha önce ama nerenle dinlediysen artık beni (:”

    “aa..pardon ya..ben o ara gözlerine dalmışımdır kesin”

    Kahkahayı koyverdi,

    “(: kesinn..”

    “güzel olmuşlar.. zaten çok güzelsin bu akşam..” dedim samimiyetle,

    “teşekkür (: ..özlemişsin bence sen beni o yüzden öyle geldi sana, değişen bir şey yok yani”

    “e tabi özlendiniz (: ..ama dediklerimde ciddiyim, şu ciksenler styla da yakışıyor sana ama..ne bileyim böyle, böyle daha.. etkileyici yani ne denebilir ki? (:”

    “eaaa.. tsigalko nerede acaba? Siz kimsiniz? Ona ne yaptınız? x)”

    “öff aman, kabahat bende, daha da şımartıyoruz şımarığı (:”

    “o kadar da şımarmaya hakkım olmasın mı, yanımda mekânın en ciksi adamıyla oturuyorum ;)”

    “ofoofofofo, bu, bu çok iyiydi işte x), gazı resmen emdim şu an, koşarak yokuş çıkarım o derece x)”

    “ben de ciddiyim dediklerimde :p”

    “hadi ya? O zaman bu hiç iyi bir şey değil ama?”

    “neden len (:”

    “sen mekandaki bütün adamları kesmiş oluyorsun o zaman hea?! Paralarım valla”

    “kıyamam, balım, kıskandın mı? (:”

    “öyle.. roller de değişti valla..ne yapsak gene şu bizim bara mı gitsek? Orda kızlar daha güzeldi sanki (:”

    “iyi git sen madem onlarla takıl”

    “beceremediğin triplerini yerim ama? (:”

    “beceremiyorum demi? (:”

    “aynen, tarzın olmadığı belli (:”

    Sanki yıllardır çiftmişiz gibi bir samimiyetle muhabbeti sürdürdük, birkaç kere küçük öpüşme molaları verdik, güzel sömürüyor dinine yandığım..bir ara kalktık dans ettik, yalnız dikkat ettim, bu gece fazla içmedi, 3 saatte 3 bira ayçanın genel averajı baz alındığında küme düşme potasında bir performanstır yani..
    http://fizy.org/#s/2bqm9s

    Saat gece yarısına gelmişti ki bu,

    “gidelim mi artık?” dedi..

    “erkencisin? Balkabağına filan dönüşmüyorsun demi gece yarısından sonra (:”

    “sıkıldım burda ya?”

    “oo? Hem de yanında ben olmama rağmen (: , zaten az da içtin bu gece? Sindirella mı olmaya karar verdin? Saçlar da hazır düzken (:”

    Tip tip baktı biraz, sonra yüzüne yavaş yavaş yayılan bir gülümsemenin eşliğinde..

    “bana gidelim” dedi,

    Ben de güldüm, tek kaşım havada,

    “kahve içmeye?” dedim

    “hı hı, kahve içmeye” dedi sırıtmaya devam ederek..

    Elimi eline doladım,hararetli bir öpüşme ve ardından gelen hızlı adımlarla bardan çıktık, taksiye atladık, bunun eli kolu rahat durmuyor, ben de zaten gece vardiyasında olan ve dünya canına tak etmiş taksiciyi iyice ferdi Tayfur stylaya bağlamayalım diye biraz engelliyorum kendimi..neyse indik taksiden de, tam evin önünde, ama o yol 5 dakikalım yol bitmedi aq..sarmaş dolaş geldik apartmanın önüne, iki hafta önce aynı yerde, bu kez biraz daha erken bir saatte, yeniden duvara yasladım, bu gece yeterince test edip memnun kaldığım dudaklarda fazla oyalanmadan boynuna indim..bu kıkırdamaya başladı, bir yandan, “dur, dur şu anahtarı çıkarayım” diyor, bir yandan da ensemi bastırıyor..amk bir karar ver yani demi (:

    Neyse anahtarı buldu, bu sefer de bir türlü deliği tutturamıyor, ben de arkasındayım, sağa sola sarsıyorum bilerek, yükleniyorum, geri çekiyorum filan..en son ben de tuttum elinde, nişan aldık, 10-15 cm mesafeden, çat diye geçirdik anahtarı deliğe..o giriş öyle olunca bir an durduk, sonra bu kafasını çevirince yüzümüzdeki ortak ifadeleri gördük, öyle bir koptu ki mahalle yıkıldı desem yeridir aq..ağzını hafifçe kapar gibi yaptım, apartmanın içine daldık..oradan da doğruca asansöre, bu hala kıkırdıyor, ben şakadan ağzını kapıyorum, tam kat numarasına basacak, “durr dur dur bi Dakkaa” dedim,

    “noldu be?”

    Cebimden telefonu çıkardım,

    “hasgibtir artık canım?” dedi şaşkın şaşkın gülerek,

    “bir şey yok lan, kapatıyorum, bak, good byeee..sana da good bye amk..”

    Bu gene koptu asansörün içinde, düğmeye bastım, bu kez susturma işini ellerime bırakmadım..
    Asansör kata geldi..ben de dudaklarımı zorlukla ayırdım dudaklarından,

    “bak şimdi” dedim, “şu senin kapıya kadar kaç metre var burdan?”

    “ne?? Olm sarhoş olmuşsun ha (:”

    “ya sen söyle bana, kaç metre?”

    “kucağına mı alıcan x)”

    “onu da yaparız, sorun değil de, kaç metre söyle?”

    “ne biliyim len (: , 2 metre? 3 metre?..”

    “hah, bak şimdi o 3 metreyi sessizce geçiyoruz tamam mı? milleti ayaklandırmaya gerek yok, saat bir olmuş okey?”

    “oookeyy” dedi bağırarak,

    “hişşşt, ben ne diyorum sen ne yapıyorsun be deli (:”

    O sırada asansörün ışığı söndü tabi, “hıyar gibi ne bekliyonuz lan” dercesine,

    Karanlıkta bunun solukları daha da yaklaştı yüzüme, yanağımı öptü, sonra kulağıma fısıldadı,

    “tamam hadi sessiz oluyoruz.. operasyon başlasın” dedi ve der demez yine kıkırdamaya başladı,

    Asansör kapısını açtım,

    “kaç numara?”

    “4..yürü hadi go go go” dedi ve yine kıs kıs güldü..

    Elini yakaladım, anahtarı da elinden aldım, başladım çevirmeye, bir..iki.. üç? üçüncü de açıldı,

    “oha ne saklıyon evde bu kadar?”

    “seni de kitliycem böyle” deyip sırıttı.

    “önce kendi kilitlerinden kurtul bir hele de” dedim, kapıyı açtım, elinden tutup içeriye doğru uçurdum, ben de peşinden.. kapıyı
    kapadı aceleyle,

    “lan dur manyak, ayakkabıyla girmiyoz” deyip yine gülme krizine girdi.

    Bir süreliğine sakin kalmayı becerip ayakkabıları çıkardık, bu aldı ayakkabılığa attı ikisinide, sonra,

    “ee kucağına alcaktın?” dedi.

    Bir elimle kalçasından bir elimle omzundan kavrayıp bir hamlede kaldırdım…işte o “bir” hamlede kaldırmamak lazım beyler, takum olsa kesin dona bırakmıştım, neyse ki osuruk sessiz çıktı, fakat biliyorsunuz sessizler genelde daha tehlikelidir, o yüzden hemen,

    “yön göster yavrum?” dedim,

    “dümdüz ileriii” diye cırlayıp eliyle hücum işareti yaptı, kucağında ayçayla, gösterdiği doğrultuda hızlı adımlarla odaya doğru ilerlerken, kafamın içinden neşeli şeytanın sesi çınladı,

    “tsigalko, ısındıysan hazır ol, birazdan sen giriyorsun, taraftar gol bekliyor x)”

    “sen rahat ol” dedim, “hattrick sözü veriyorum ;)”..”en az”

    “hahaha, hadi bakalım genç forvet görelim seni (:”

    Aralık kapıyı omzumla açtım, ayçanın başına dikkat ederek eşikten geçirdim,

    “güzel oda” dedim sırıtarak,

    “sabahları daha güzel olur” dedi,

    “görücez bakalım x)”

    Yatağa doğru uçtuk, nihayetinde, bütün engellerden ve tehlikelerden uzak bir biçimde, unutulmaz gecemiz başlamak üzereydi..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 736.
    +4
    ---nasıl bin oldum anlatıyorum da şimdiye kadar... *

    1. yıl,

    mutlu ve entrikalardan uzak lise hayatını geride bırakarak bilmediği bir şehirde, güvenli limanından ayrılmış bir tekne, yuvasından göçmüş bir kuş misali (: maceralara atılmak üzere olduğundan haberi olmayan, toy ve naif tsigalko, büyük beklentilerle geldiği üniversitenin daha ilk gününde hayatını film tadında yaşanacak olayların içine atan karşılaşmayı yaşar,

    bir anda vurulduğu ayşen in hayatının kadını olduğuna oldukça emindir, etrafında bir arkadaş çemberine sahiptir ve zannınca, tıpkı lisede olduğu mutlu geçecek yılların arefesindedir..
    hoşlandığı kızla tanışması da film tadında olur, yanında, daha ilk muhabbetten kanının ısındığı kankası okanla, yağmurlu bir öğlenden sonrası rastlarlar birbirlerine,

    tanışılır, konuşulur, hemen etraftaki diğer insanlara karşı da kılıçlar çekilir tabi.. zira sanki herkes, kendisine, onu bu rüyadan uyandıracakmış gibi gelir tsigalkoya..

    eeeaaa.. gibtir lan.. sokarım tiyatral havaya ha..

    beyler bu şekilde yazamıyorum lan, kendimi 3. şahıs olarak dışardan anlatmak zor geliyor..en iyisi gene ben first person modunda anlatayım, demi? (:

    ... neyse aq..ayşenle tanıştık bir şekilde, onu ellerimin arasından kaçıracakmış gibi duran kanca burunlu, yağlı saçlı, soluk benizli kankasına (severus snape değil) da anında dişlerimi gösterdim, hırladım kendi çapımda..

    günler geçer, aradaki muhabbet de ilerlerken, ilişkimi ilerlettiğim tek insan elbette ayşen olmayacaktı,

    denkleme kısa bir süre sonra dahil olan ebru, nilay gibi isimler,
    yoldaşım olacağına adım gibi emin olduğum delikanlının hası okan,
    ufaktan ufaktan ekşimelere başlayan serhat..
    @5508 prof mrof değilim panpa, 3 yıl sonra buluşuyoruz ilk defa, ufak çaplı bir şeyler yapıcaz, nerede olacağını da siz zaten biliyorsunuz ama farkında değilsiniz.. neyse spoiler olmasın ;)
    http://fizy.org/#s/20jska

    sevdiğiniz insanla sevgili olmak..

    bakın, öylesine ilişkilerden filan bahsetmiyorum,

    one night standlardan hiç bahsetmiyorum..

    aşıksınız,

    ve aşık olduğunuz kişiyle berabersiniz..evet, onunla sevgilisiniz, flörtsünüz..çıkıyorsunuz..ya da her ne taksa..

    18 yaşındaydım ve daha önce aşık olmamıştım..

    elbette yüzü gözü tatlı gelen, tereyağlı ballı ekmeği yemeyi sevdiğim gibi sevdiğim kızlar oldu *..ama bu, bu bambaşka bir şeydi..

    çok başka..

    yaşayan bilir..

    ... gece yarılarında başlayıp, sabahlara kadar süren mesajlaşmalar... karşılıklı iltifatlar, ışıklı sokaklarda yan yana yürünen kaldırımlar..yüzünde,sadece siz yanındayken oluştuğuna inandığınız, paha biçilemez gülümsemesi..

    işte böyle geçti bir kaç hafta,

    öte yandan birileriyle yakınlaşırken, yakın gibi durduğumuz birileriyle de açılıyordu aralar..
    http://fizy.org/#s/16q4qh

    yalnız olay şu ki,

    her rüyanın bir sonu vardı dostlar, mutlu saniyelerimiz sınırlıydı..hani şu har vurup harman savurduğumuz..elimizdeyken hoyratça harcadığımız mutlu saniyelerimiz..

    ben, o toz pembe rüyalardan, aydınlık ve umut dolu sabahlara uyanacağımı sanarken,

    aslında başından beri, tıpkı bir kukla gibi oynatıldığımı nereden bilebilirdim?
    yarış atı misali koşturulduğumu?
    kıyaslara, muhakemelere maruz kaldığımı??

    ve sonunda kaybedeceğimi...

    nereden bilebilirdim söylesenize? kör gözlerim, göremezdi... sağır kulaklarımız duyamaz, başka hislere körelmiş duyularım hissedemezdi,

    çünkü benim tek bir hissim vardı, tek bir düşüncem..duyduğum, gördüğüm tek şey..

    kalbimin atışının sesi..ayşenin gülen yüzü, gözleri..parfümünün kokusu, ellerinin sıcaklığı, yumuşaklığı...

    bütün bunları, elimde çikolatalar, kalbimde onu kanatlandırmış şefkat çırpınışlarıyla adeta uçarak okula geldiğim bir sabah çoktan kaybetmiştim aslında..

    kanatlarım kırıldı..kalbim yerinden söküldü, ruhum çürüdü..

    bir anda, bambaşka bir dünyada bulmuştu kendini aciz varlığım, ihanetin, riyakarlığın ve menfaatlerin dünyasında...
    ..sevdiğim, sevdiğime inandığım kadını bir başkasına kaptırmış, etrafımdaki kuru kalabalıktan, adam sandığım bazılarını da yitirmiş, acımla ve yoldaşımla baş başa kalmıştım..

    okanın o zorlu dönemindeki desteğini asla unutamam, bir anda anam, babam, kardeşim oluvermişti, dostluğunun da yanında..

    öte yandan, sevdiğim insan beni yüz üstü bırakıp kaçarken, bir türlü sevmeye başaramayacaklarım da beni kovalıyordu adeta..

    ebruyla ilkokul seviyesinde tripleşmeler yaşıyordum, belli ki aramızdakiler ya onun istediği yönde ilerleyecek, ya da son bulacaktı..

    ben, o zaman için son bulmasını seçtim..

    bekar ve genç bir adamın enteresan geceleri olabilir..

    o enteresan gecelerden birinde, hayatımın ilk gerçek sevişmesini sınıfımızın umumi kaltağı cerenle, bir yılbaşı gecesi yaşadım.. hakkını vermek lazım, gayet keyifliydi. ama manevi açıdan içi boş bir ay çekideğinden farkı yoktu..bir umutla ısırıp açtım, orada ruhumu besleyecek bir şey yoktu...

    günler geçti.. aşk acısı ve incinen gururun yerini, nefret ve kendini kanıtlama çabası aldı,

    bu aşamada ise, nilayla ilerleyen arkadaşlığım ve beklenmedik bir buluşmada, beklenmedik şekilde ortaya çıkan mine devreye girecekti,

    benim, düşerken tutunduğum biricik dalım..
    ben, aşk kızıl, kızgın denizlerinde boğuladurayım, o sırada bambaşka bir acı daha tattım düzeltmeye çalıştığım hayatımda..

    okanı,

    yoldaşım dediğim adamı, çok erken, daha yolun ve hikayenin başında kaybetmiştim..bir anda, bu kez farklı bir frekansta ve en az diğerinin ağırlığında bir taş daha oturmuştu göğsümün orta yerine.. tutunmakta olduğum dala, bu kez iki elle yapıştım ama nafile..

    kendi kendimi ne kadar ikna etmeye çalıştıysam da olmadı beyler..

    yapamadım...

    inanın zorladım kendimi, mineyi sevebilmek için, geçmişteki acı hatıraların üzerine sünger çekebilmek için..

    ama kuyruk acısı denen meret öyle kolay geçmiyordu, kırılan kalbimi, minenin şefkati bile onaramadı..ona bu saatten sonra ilaç değil, zehir lazımdı.. kana kan, dişe diş olmalıydı.. yanan canımın acısın, başkalarının canını yakarak dindirebilirim sandım..

    mine ile 2 küsür aylık, dışardan mutlu görülen ve gıpta edilen, ama içinde, en azından benim, bireysel olarak kendimle savaş verdiğim ilişkimiz sona erdi..

    bilmediğim şey ise, onunla beraber aslında etrafımda süre geldiğine inandığım pek çok şeyin sona erdiğiydi..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      ayraç girelim
      ···
    2. 2.
      0
      Ayraç girem
      ···
  12. 737.
    +3
    yapayalnız kaldım...

    okan çoktan gitmiş, etrafımdaki yüzeysel arkadaşlarım da beni bir şekilde terk etmişti..

    nilayla araya soğukluk girdi..e haklıydı da kız..

    serhat ve tayfası desen..tam yavşağın önde gideni çıkmışlardı, içlerinden göbek atıyorlardı her halde durumuma..

    ayşen ve ozana gelirsek..eh... bir ortam düşünün ki, hayatınızın dıbına koyan, yaşadığınız, yaşamakta olduğunuz ve yaşayacağınız bütün karanlık günlerin mümessili olan insanlarla sürekli ve mecburen aynı havayı soluyorsunuz..her gün, yeniden ve yeniden onların iğrenç sevgi oyunlarını izlemek, öpüşüp koklaşmalarına katlatmak, etraftaki belden aşağı söylemlere kulaklarınızı tıkamak zorunda kalıyorsunuz..

    kendimi spora verdim..o da bana biraz olsun huzur verdi..kick-taks ve basketbol yeniden gözlerimi aralamamı sağladı..ama beni asıl ayağa kaldıran kişi, bir zamanlar umursamadığım ebrudan başkası olmayacaktı..

    o ara, bir de başarısız bir gibiş deneyimim oldu ki uzun yıllar "keşke" sinden kurtulamadım, bir tanrıça vücuduna lakin bir köylü kezbanı aklına sahi olan ayşen2 ile bir halt yedik (aslında tam da yiyemedik ya)... bu ise, beni düştüğüm yerden kaldırmaya çalışan ebruya, bir de utanmadan elini itiyor, yüzüne tükürüyor havası yaratmaktan başka bir şey kazandırmadı..

    yine de, her şeye rağmen yılın sonunu getirmeyi başardım..

    o sırada, bir başka sıkı dost da kazandım..tolga..
    okulda ilk yılım, ağzıma sıçan bir çift, ağzına sıçtığım bir zavallı kızcağız, kaybedilen bir dost, kazanılan düşmanlar, sürtüşülen 2 hatun, kazanılan yeni dostlar, getirilen satışlar, yalnızlıklar ve nihayetinde yeni bir sevgiliyle noktalanmıştı..

    güzel bir yaz geçirdim.. büyük ölçüde yenilenmemi sağladı..
    2. yıl...

    http://fizy.org/#s/1dewc6

    ortalığın karıştığı, ateşkes yaptığımı sandığım savaşın, içten içe daha da kızıştığı yıl..

    artık öyle meydanlarda, topla, tüfekle savaşmıyordu ruhumun iki yüzü..birbirlerine masa başa oyunları düzenliyorlar, hem kendilerini, hem de arada beni alt ediyorlardı..

    her zamanki gibi, olan, arada kalana oldu..yani bana..benim etrafımdakilere..

    kişisel olarak değerlendirecek olursak, nilaydan beklemediğim bir geri dönüş ve itiraf aldım,

    bu itirafın neticesi, serhatın gözüne inen bir yumruk oldu..bu huur çocuğu, artık benim için tamamen bitmişti..

    ebruyla bir süre daha devam ettirmeye çalıştım içi boş ilişkimizi..

    ve yeni insanlar tanıdım..daha doğrusu, aslında daha önceden tanıdığımı sandığım insanlarla tanıştım..

    alperden bahsediyorum elbette..

    daha sonradan, alper, nurettin, neco, tolga ve bendeniz tsigalko dan oluşan efsanevi beşlinin de temelli atılmış olurdu böylece..çünkü yeni insanlar, yeni insanları getirirdi her zaman..

    ve bu yeni insanlar, her zaman sizi arkadaş ya da dost olarak görmezdi..

    ebru ile aramızdaki zayıf bağın ilmeklerini, bir eskişehir gecesinde ceydayla beraber çözdük..

    o arada irtibatta olduğum diğer hatunları hiç karıştırmayın zaten..ayşegül mayşegül...

    uzun süre sonra ilk kez kendime uygun birini bulduğumu hissediyordum..aynı benim gibi intikamcı..aynı benim gibi azılı..tam bir suç ortağı..

    bu arada, ebruyla ayrılmadan önce yaptığımız tek dişe dokunur hareket olan tolga-nilay birleşmesini de es geçemeyeceğim, dünyaya güzel bir ilişki daha armağan etmiş, sevenleri kavuşturmuş, biz mutlu olamasak da, en azından birilerinin mutluluğuna ön ayak olmuştuk..
    http://fizy.org/#s/1ad1xy

    çılgınlıklarla dolu ve kendi adıma ahlak sınırlarını zorladığım haftalar ve ayları geride bıraktık ceyda ile..

    gerçek bir birleşmenin kıyısından döndük, birbirimizin en mahrem hislerini gördük..

    bu mahremiyete sızmaya çalışan bazı işgüzarlar ise bunun bedelini incinen belleri ve ıslanan gecelikleriyle ödedi..meltem adında sağlam bir huur tanımış oldum bende..adını bir kenara yazdım..

    ha, bu arada ilk senede minenin tayfasından bahsetmedim sanırım az önce..orada elifle geçirdiğim tuhaf gece ve diğer elemanlarla olan elektriğimi de ayrı bir yere almak lazım..elifi unutmayın..lazım bize..

    sonra, yine bir vakit geldi, benim ve siz değerli okuyucuların aşina olduğu üzere, bir başka ayrılık vakti..

    ceyda da, bir hiç uğruna melankolik ve karanlıklar içindeki ruhumun kurbanı olmuştu..

    ama yok olurken etrafa muazzam enerjiler saçan yıldızlar gibi, o da hayatımdan yok olmadan önce öyle bir patladı, öyle bir aldı ki intikdıbını..hem beni, hem de kendini yaktı..

    o aydınlanma, alevler..biraz olsun etrafımı görmemi sağladı..
    nasıl bir adamdım ben yahu?

    ne biçim bir insandım?

    nefret ettiğim, karşısında savaştığım düşmanlarımdan bir farkım kalmamıştı..

    ama şeytanla yüzleşebilmek için de, önce cehennemlik olmak lazımdı..
    http://fizy.org/#s/1cka68

    bundan sonra olanları ve kişileri birer- ikişer cümleyle geçecek olursak;

    ceydadan ayrılmamamın ardından, artık başka insanlara zarar vermemek için şu "başta bağlayıp sonra bir anda kestirip atma" huyumdan vazgeçmem lazımdı,

    ama bir yandan da tatmin edilmesi gereken bir egom ve içimde yarattığım, adak isteyen, karanlık bir güç vardı..

    yine de, tamamen ısmarlama bir ilişki olan çiğdem

    ani bir tanışma sonucu bir anda kaynaştığım merve

    ve sosyal sorumluk projeleri ve spor etkinliklerinde tanıştığım diğer sevimli kızlar karşısında kendimi gayet iyi idare ettiğime inanıyorum..

    fakat yaşadığım sözde acılar ve sözde mağduriyetler beni oldukça kalabalık bir sevgi çemberinin de içine itmişti..

    o karmaşa ve kaostan uzaklaşmalı ve yeniden uzlaşmaya vardığım "öteki ben" ile beraber, bize yakışı avların peşine düşmeliydik..

    adak, kurban, skor mu istiyordum? pekala..alacaktım..hem de en iyisinden..bana vicdan azabından başka bir getirisi olmayan cici kızlarla yeterince vakit kaybetmiştim..

    ayşene olan sevgim, tamamen ve son zerresine kadar bitmiş, ama işim bitmemişti..aksine yeni başlıyordu..ve öncesinde yaşayacağım her macera bana tecrübe olacaktı..
    http://fizy.org/#s/1d7c61 şarkının nerden tanıdık geldiğini ilk bilene özel nick altı giricem, hadi bakalım :p

    dedik ya, yeni bir karakter, yeni avlar, yeni maceralar, yeni insanlar..

    bunun içinse önce eski alışkanlıklarınızı ve eski çevrenizi terk etmeniz gerekiyor..
    biraz şansımın biraz da karşımdakilerin yardımıyla, bir zamanlar yakın takıldığım, bilhassa karşı cinsten arkadaşlarımla, dostlarımla arama mesafe koymayı başardım..

    hatta bu mesafe olayı, nilayla biraz daha ileri gitti resmen kavga ettik..

    ben böyle yeni çevredir, bilmem nedir ayaklarında takıladurayım, bir yandan da aileme karşı iyi çocuk tavırlarımı sürdürmek zorundaydım..ve işte böyle anlardan birinde, nasıl becerdiysem sıçıverdim, bir anda ebru ile sevgili ve ruh ikiziymişiz gibi hallere girdim..

    her şeyden habersiz ailem, biricik oğulcuklarının (hanım evladı+ana kuzusu), tıpkı kendisi gibi cici bir kızla, uzun, ciddi ve cici bir ilişkisi var sanıyordu..

    böyle bir taku niye yemiştim? bende bilmiyordum doğrusu..

    tüm bu sıyrılma çabalarım ve kaosun ortasında, nilayın ailesi ve özel hayatıyla ilgili kötü haberler de kafamı meşgul etmeye devam ediyordu..

    yine de adamımı ulaşmayı ve ona tutunmayı başardım..alpere..

    beni arzularımın kaynağına zütürecek yolda, her şeyden habersiz geçinen bir rehber gibiydi adeta..ama aslında tam olarak ne istediğimi bilen bir sokak satıcısı, torbacından başka bir şey değildi..artık ucuz esrar ve dandik ekstazilerle yetinmeyen müşterine, daha kaliteli, ayaklarını yerden kesecek bir şeylere ulaşması için yardım ediyordu..

    öyle anlardan birinde, benim ilk eroin denemem olacak olan ayça ile tanışıverdik işte..
    http://fizy.org/#s/1d7c6e

    mümkün olduğunca atlayarak kısa bir özet yapmaya çalıştım..becerdim diye düşünüyorum..

    son olarak, hikayemizde ilerleyen zamanda olacaklarla ilgili bir kaç ön bilgi vereyim,

    • bizim çocuklarla ev işi olacak, onu bilin,spoiler sayılmaz, zaten belli bir şey..fakat bunun oluş aşaması da epey enteresan olaylara sahne olacak. o evin tanıklık ettiği onca şeyi nasıl anlatacağım kara kara düşünüyorum şu an..amk baştan çok detaya daldık, şimdi gazı kısamıyoruz..yannanı yedim ben..

    • bu yaz yine okanla buluşacağız..amerika işi olmadı, ama ondan daha kıymetli olan buluşmalar yaşanacak, zaten birbirini gerçekten seven insanlar her türlü bir araya gelir beyler, hele ki günümüz dünyası ve imkanlarında, dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur..

    • ayçayı gibicem rahat olun,ne çalan telefon, ne vurulan kapı,ne yıkılan dünya beni durduramaz artık*

    • elif, meltem, ceren ve sürpriz bir hemcinsimle işimiz bitmedi * ..hikayenin her yerinden fırlayıp denklemi değiştirebilirler..

    • ayşegül, merve ve çiğdemi de huzura kavuşturabiliriz..kendilerine teşekkürler.

    • adını söylemediğim, kıyıda köşede kalmış görünen kızlara da dikkat edin derim, lanet günlüğüm sayesinde ne kadar gereksiz detay varsa hatırladım, bazılarını okurken yüzümü buruşmuş ve kıs kıs gülerken yakalıyorum kendimi (:
    Tümünü Göster
    ···
  13. 738.
    +4
    *bizim beşli iyice kenetlenecek, allaha şükrediyorum bana böyle bir arkadaş ortamı verdiği için, kardeşlerim benim..

    • ebru, başlı başına bir hikaye konusu olabilecek bir karakter..

    • daha fazla basketbol yazmayacağım lan tamam...

    • kick taksa bu yılın ara döneminde ara vereceğim..

    • hobilerimden bir bir vazgeçiyor olmamı neye yorarsınız bilmem artık (:

    • mekanlar benim için önemlidir, hele ki grupça orayı sevdiysek, asla vazgeçmeyiz, kovsalar da gitmeyiz..bizim kafe ve bizim pub da daha çook anımız olacak, o masalar ne muhabbetler gördü, ne muhabbetler görecek..hey anasını ya... o yılların güzel anlarından bir ay alabilmek için, şimdiki ömrümden iki ayı veririm be...

    • aile önemlidir..ana gibi yar olmaz..baba evin direğidir..* ailelerimize gereken saygı ve sevgiyi gösterelim, onlar bu dünyada bizi karşılıksız ve menfaat beklemeksizin seven yegane insanlar..yavşaklık yapmayın..

    • alışmış kudurmuştan beterdir derler..bu sezona bir isim vereceksiniz bunu verebilirsiniz..

    • bir de dinsizin hakkından imansız gelir derler..bu da 3. yıldan çıkardığım ana fikir..
    http://fizy.org/#s/1ajavg

    özetimizi yaptık, gelecek yılla ilgili üç beş şeyden de bahsettik, önümüzdeki gece vakit bulacağıma inanıyorum... malum geceyi elimden geldiğince sizlerle paylaşıp, bir sonraki gece de finale geçeriz..

    kıymetli zamanlarından ayırıp da başlığın altına gelen her okuyucuya teşekkür ediyorum, yazmak ve paylaşmak kadar güzel, rahatlatan bir şey yok şu dünyada..hele ki okuyucu kitlesinin böylesine kaliteli binlerden oluştuğu bir ortama sahip olmak herkese nasip olmaz, o açıdan eyvallah ;)

    ayrıca yeminimi bozup ilk kez nickime gogıl sörç yaptım bugün, yirmi küsür bin sonuç çıktı... ulan gerçek adımı yazsam o kadar sonuç çıkmaz be..vallahi nickim kendimden daha ünlü aq... her yere de yayılmış hikaye cıvık sümük gibi, ben de biz bizeyiz sanıyorum, anlat babam anlat... ne güzel free free takılıyordum..lan şimdi baktım bir sürü foruma bilmem nereye sıçramış yazdıklarım, o yüzden yazacağım her satırdan kendimi ekstra sorumlu hissediyorum (:

    geceye noktayı koymadan önce,

    ekşi, itü, uludağ , kötü, inat ve ottoman sözlükteki takipçi panpalara selam ediyorum bende ;)

    ayrıca forumlardaki arkadaşlara da selamlar,

    facebookta paylaşan arkadaşın da ellerine sağlık, düzenlemiş filan, eyvallah..

    acısıyla tatlısıyla, 6 aylık bir süre zarfında 2 yılı anlatmış olacağım kısmetse..önümüzdeki iki yıl, aslıda çok daha uzun sürme potansiyeline sahip ama affınıza sığınarak epey biçicem son iki yılı, belki ağır dile ve fazla ayrıntıya alışanlara yavan gelebilir ama şöyle bir bakıyorum da, 6 ay ulan 6 ay be? takunu çıkarmışım resmen..40 sayda yazı mı yazılır aq? bir de çoğu böyle eşşek gibi entryler, 2000-3000 kelimelik..hiç biriniz de uyarmadınız... amk sizin emi...

    neyse..yarın gece görüşmek üzere diyelim, kapatalım dükkanı, hepinize sevgiler (:

    not: lan uludağ sözlükteki hırbo, yalarım seni akılı ol :p
    son bir şey daha yazmak istiyorum, bazı özel mesajlara geri dönüş sözüm vardı, onları unutmadım, kafayı toplayıp fırsat bulduğum ilk an hikayey, yazmadan evvel onları cevaplayacağım, hele bu akşam gelen bir tanesi çok duygulandırdı beni, çok güzel şeyler geliyor bazen cidden, allah yazan ellerinize kuvvet, düşünen aklınıza selamet versin, harbiden çok dolu adamlar var burda yani, bakmayın taşaktır, gibiştir sokuştur gidiyoruz ama sıksan adamın hası fışkırır şu sözlükten, hem de başka hiçbir sosyal-sanal platformdan çıkmayacağı kadar..

    hepinize tekrardan iyi geceler bin kuruları.. hani, aramızda harbiden gerizekalı apaçiler olabilir ama genel olarak adamın dibisiniz aq, gözünüze, yüreğinize sağlık..kib.bye. öptm..
    selamlar panpalar,

    bu geceye hazırlanmaya başlayın, 23.30 civarında gelicem
    selamlar panpalar, ufaktan başlıyorum geri planda yazmaya bakalım..
    yalnız bu gece biraz ağır kalabilirim, yarım saatte bir part filan gelirse küfretmeyin, ölçüyü tutturmam lazım yoksa erotik.com hikayelerine döner, hoş olmaz
    http://fizy.org/#s/1514ag

    ..gerek amerikan gerekse bizim amerikan özentisi türk filmlerindeki şu, "koridoru sevişerek geçme" sahnesine hep imrenmişimdir aq..bir yapamadık gitti..

    ellerimin arasında ayça ile yatağa balıklama atladığımızda da, hatunun kikirdemelerinden, sevişme sahnemizin de filmlerdeki gibi olmayacağını, olamayacağını az çok kestirmiştim..
    lan hani nerde o şehvet?
    o göz göze çılgın bakışmalar, sesli solumalar, "seni istiyorum" lar..

    manyak gibi gülüyor, ben de gülüyorum bu sefer..neyseki dudaklarına yapışınca sesi kesildi..

    bu gece milli olur muyum? olmaz mıyım? ayçanın sevişme tekniği diğer tecrübelerimdeki kızlara benzer mi? benzemez mi? bunlar ve bunlar gibi pek çok soruyu beynimi geri planına ittim..şu durumda artık gözlem yapabilecek halde değildim yani..lan kaç ay oldu be?
    boşuna dememişler alışmış kudurmuştan beterdir diye..alıştık tabi karı kızın tenine, dudağına..

    ayçayla yaptığım kapı önü kaçamağını saymazsanız (ki o da zaten 2 hafta filan önceydi işte) nerden baksanız 3-4 aydır adam gibi kız eli bile tutmamışım..(ceydadan bu yana)..inşallah paslanmamışımdır..

    hele bir de heyecan yapıp erken boşalırsam tam rezillik..sen hatuna o kadar kazanova, artiz adam rolleri kes, don juanlık tasla, ondan sonra karim benzemanın el classico tarihinin en erken golü gibi daha 1 dakikada patla..aman hacı..çok dikkat etmem lazım..ağırdan almam lazım..valla bu kız cerene bilmem kime de benzemez, erken golü görürse anında maçı tatil filan edebilir..aman..

    fakat gelin görün ki işler pratikte böyle yürümüyor..ben, o açlık anında bile bu kadar düşünüp hesap yapabildiği için beynimi tebrik ediyorum..çünkü ortada müthiş bir "darı ambarına salınmış tavuk" durumu var..ama işin tuhafı, kendi düşüncesine göre, her iki taraf da tavuk olduğunu düşünüyor..ben, aylardır sevişmemişim, açım... ayça zaten doğuştan aç..girdik birbirimize..

    epey hızlı başladık diyebilirim, sanki arkadan atlı kovalıyor..
    ben, çılgınlar gibi dudaklarına abanıyorum kızın, o da hakkını veriyor..güzel öpüştüğünden daha önce bahsetmiştim zaten sanırım?
    bir yandan altımda yine kımıl kımıl oynaşıyor, gene o tanıdık deniz yatağı hissi..en sevdiğim anlardan biridir bu hatunun altta kıpraştığı ön sevişme dakikaları, daha hala kıyafetleriniz üzerinizdedir ve zaten iki insan arasında yaşanması muhtemel bir cinsel yakınlaşmanın en kestirme şeklidir..bu nedenle böyle anlara sahip sevişmelerden sonra, bir süre boyunca bu anının etkisinden kurtulamaz ve sokakta gördüğünüz her güzel hatunla seviştiğinizi ister istemez hayal eder durusunuz..e neticede, onu çıplak düşünmek zorunda da değilsinizdir? kıyafetler üzerinizdeyken de oluyor ya? pratik?hah işte aynen öyle..

    dudaklardan yine boynuna indim..klagib..ellerimden biri ensesinde, arada bir saçlarının arasına girip çıkıyor, arada omuzlara, sırta katıyor..diğerini ayçanın ellerinden birini zaptetmek için kullanıyorum, onun boştaki eliyse benim boynumda, sırtımda dolaşıyor..

    fakat hala bir kikirdeme durumu..

    lan gibicem ha! * konsantrasyon bırakmadın..

    biraz daha ileri gidiyor ve üzerindekini çıkarıyorum, siyah sütyen çıktı desem şaşırmazsınız zaten, ben de şaşırmadım..sarımsı saçları, hafif bronz teni ve buna kontrast siyah sütyeni..bir anda kasıyor vücudunu..sanki yeterince dik değillermiş gibi daha da şaha kalkıyor göğüsleri, o ara ben de dizlerimin üzerinde biraz doğrulmuş kendi fiyakalı gömleğimle uğraşıyorum,

    ellerimi tutup engelleyince önce kısa süreli bir şaşkınlık yaşıyorum çünkü, en son birisi sevişmenin doğal akışını engellediğinde, sonunda ağzından "ben hazır hissetmiyiriiimm" lafı çıkmıştı..vallahi kara basan oldu şu ayşen2 talihsizliği, lan bir ara korkudan otz bir çekerken bile acele ediyordum, sanki her an elim ya da gibim "ben şu an hazır diiilimm" diyecekmiş gibi geliyordu be..

    ama burada öyle bir şey olmadı..tam tersi, teşvik priminden faydalandım resmen..hanımefendinin kendisi açacakmış düğmeleri..

    gülüyor..konuşuyor..espriler yapıyor..ben de ona uyuyorum..
    e tabi konsatrasyon ndıbına bir şey kalmadı..
    sanki bu yetmezmiş gibi bir de çiş bastırmasın mı aq? ee tabi içtin içtin tak var gibi biraları, nereye gidecekti onlar? he? gözeneklerinden mi atıcan sandın?... bir de öyle bir bastırdı ki, yani erken boşalmayı geçtim, ondan evvel kızın üstüne işiycem gidip yerine boşaltmazsam..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 739.
    +4
    ayça" dedim, elleri düğmelerimle uğraşırken..

    "heh?" yaptı çatlak,

    "ya ben, biralar miralar, çok içtim malum..senin tuvalet ne tarafta?"

    taku yedin tsigalko..taşağa hazır ol, artık bütün gece bunu söyler söyler güler aq..

    "gel" dedi, yorum yapmadan, yataktan kalktık, tuvaletin önüne zütürdü beni elimden tutup, kendimi annesiyle avm gezerken çişi gelen çocuklar gibi hissettim bir an..

    neyse girdim..işiycem..ama dalga maşallah, kaşanikof gibi, uzun namlu..işe işeyebilirsen..

    neyse, öyle böyle derken bir şekilde kendimi sakinleştirdim, bizim colt da indi sağolsun, desert eagle modunda işimizi gördük..

    e tabi öyle 10 dakka tuvalette oyalanınca, ayçanın gecikmiş ayarı bu kez hedefe vardı,

    "tsigalko (:" dedi baygın baygın sırıtarak, "doğru söyle bana şey mi yaptın erken olmasın diye?? :p"

    üzerini çıkarmamış, yatağa yayılmış beni bekliyor..

    yanına uzandım tekrardan, ben de gülüyorum gene,
    "yok be kızım..direk gibi olmuş, insin diye bekledim mecbur"

    ben böyle açık sözlülüğün dıbına koyunca bu hepten koptu..ulan gibiş mi yapıcaz, stand up mu yapıyoruz belli değil..

    "üzerini çıkarmamışsın ya?" dedim konu değişsin diye, aynı anda yeniden üzerine hamle etmiştim,

    hamlemi karşılıksız bırakmaksızın fısıldadı, "sen yapmak istersin diye düşündüm ;)"

    "zihnimi okumuşsun resmen (: ödül olarak sen de aynı hakka sahipsin şu anda ;)"

    "oo bakıyorum kuralları siz belirliyorsunuz tsigalko bey"

    "işine gelirse (:" deyip boynundan ufak bir ısırık aldım..az önce üzerine işediğimi tahmin ettiğim karizmamı yeniden böyle laf oyunlarıyla geri kazanmaya çalışıyorum aq..

    gerçi artık yataktayız, bu işin karizması bilmem nesi mi kaldı, artık daha fazla hesap yapmaya gerek yok, kapat gözünü gir anasını satayım sağlı sollu..iki dakka kasma be..iki dakka rol yapma, doğal ol, iç güdülerini dinle..demi?

    aynen öyle yapacaktım evet..omuzlarına öpücükler kondurduğum sırada ayça bir yandan gülüyor-konuşuyor bir yandan da gömleğimi üzerimden sıyırıyordu..daha fazla gırgıra izin vermek istemedim, parmağımı dudaklarına zütürdüm,

    "şişş.."

    ukala ulaka gözlerimin içine bakıp sözde korkmuş taklidi yaptı..o arada da benim üzerim çıplak kalmıştı..boynundan yakalayıp zarifçe yatağa uzattım, dizlerimin üzerine dikilmiş vaziyette üzerinde-karşısında durdum öyle bir kaç saniye..

    evet tsigalko..ağırdan alıcaz..rahat ve doğal olucaz..her zamanki topumuzu oynuycaz lan işte..büyütmeye gerek yok..
    http://fizy.org/#s/1dljys

    ayçanın, nasıl diyeyim..onca şeye rağmen, hala beni tam olarak ciddiye almadığını hissediyor gibiyim..ya da şey gibi hani, böyle küçükken sizi sinir eden çocuğu döversiniz, o da, canı yandığı hatta gözleri dolduğu halde, sırf sizi daha da sinir etmek ve yenilgiyi kabul etmemek için "acımadı ki? acımadı ki?" der ya..öyle bir durum da olabilir..

    zira en başta çoluk çocuk muhabbeti yapmaya çalıştığınız biri tarafında yatağa atılmak, kız da olsanız, erkek de olsanız, muallak de olsanız gururunuzu biraz sarsar..belki de tüm o gülüşleri, rahat olmaya çalışan halleri bile bu yüzden..sırf birazdan altıma girecek olmasının benim maharetimden değil, onun lütfünden kaynaklandığını düşünmemi sağlamak için..

    ama ben kendine optimum düzeyde güvenen bir erkeğim... başarımı gölgelemek öyle kolay değil..ayça hanım..seni istedim, ve sen de beni istediğin için seni elde etmeyi başardım? ister kabul et, ister etme, umrumda değil, birazdan misyonere başlayacağız o zaman ortada iddia middia kalmaz zaten..

    ağırdan alıyoruz..

    yeniden dudaklarla buluşan dudaklar..bu kez daha uzun bir seans..ellerim yüzünde, yanaklarında..orada omuzlarında, ensesinde..saçlarında..belinde..nihayet kalçalarında..
    hiç acele etmeksizin, bütün vücudunu keşfediyorum..ve böyle bir güzelliği tasarlayıp yaratan güce de teşekkür ediyorum. zaten düzgün vücutlu kadınlara her zaman saygı duymuşumdur, o boynun zarifliği, eğimi, omuzlarının pürüssüzlüğü ve orantısı, belinin, kalçalarının kavisi, biçimliliği..her zaman için benim açımdan takdire şayan estetik harikalarıdırlar..kadınları, güzel kadınlar cidden seviyorum, kendine bakan, kendine öz saygısı olan kadınlara ben de saygı duyuyorum..onlar gerçek birer yaşayan sanat eseri..birer estetik harikası..

    başta da söylediğim gibi, bende ayların verdiği bir açlık var ayıptır söylemesi..ne var olm? alıştırmasalardı..alla alla..ayıp mı lan? bu da temel bir ihtiyaç sonuçta..napak, ölek mi?..

    neyse, işte bu açlığı, ya hunharca saldırıp hızlı yoldan, "gerdek gecesi gelinin belini kıran çoban gibi" ya da işi ağırdan alıp, sanki x-art çekiyormuşçasına (gerçi o zaman x-art tan haberim yok benim, olsa ben çekerdim yani ehehe :p) işin içine tutku da katarak, şefkatle ve yoğun duygularla sevişeceğim...

    benim gibi naif bir insan evladının hangi yolu tercih edeceğini artık sizin de tahmin edebiliyor olmanız lazım,

    ..omuzlarına gereken ilgiyi gösterdiğim ayçanın, sütyen kopçasıyla uğraşıp 10-15 dakikadır nispeten estetik felsefelere uygun giden bu sevgi olayını yeniden tak etmemek için yine kendimce şairane bir yol seçtim..sütyen askısını devamlı öpücükler kondurup okşadığım omuzlarından yavaşça dışarı, aşağıya doğru kaydırdım..önce bir tarafını..sonra diğer tarafını..ve yavaşça asıldım aşağıya doğru vücununun üst kısmında kalmış olan son giysi parçasını *

    göğüslerinin (meme de diyebilirsiniz fakat meme bana çocukça geliyor aq..o yüzden ben göğüs diyeceğim, ekşideki binler gibi "göğüs vücudun o kısmının tamdıbının adıdır" filan şeklinde laf oyunlarına girmeyin, istirham ederim) de sahnemize katılımıyla, ortaya koymakta olduğumuz oyun, daha da bir renklenmiş, curcunaya dönüşüvermişti..

    tüm çekiciliklerine rağmen direk olarak saldırmadın yine..kadınıma ciks objesi, ya da p0rn0star gibi değil, içimde biriken sevgiyi aktardığım bir sevgili gibi davranmalıydım..o yüzden yeniden yüzüne yaklaştım..
    Tümünü Göster
    ···
  15. 740.
    +6
    çok değil daha yarım saat önce şımarık kızlar gibi kikirdeyen, komiklikler, şakalar yapan hatunun yüzü pespembe kesilmiş, gözlerinde manalı bakışlar, suratında gergin mimikler..kısacası yoğun bir konsantrasyon ve ciddiyet hakim halde..moda girmiş... tıpkı benim gibi..

    alnından öptüm..sonra yanaklarına, dudaklarına indim..sakin sakin karşılık verdi..artık oyun oynamıyor, arsızlık etmeye çalışmıyordu..ne güzel...

    bu kez o yakaladı boynumdan..alev alev yanan dudaklarını kulaklarımın arkasından köprücük kemiğime kadar her yerde hissettim..ateş düştüğü yeri yakar derler, ama onun kızgın dudakları benim tenimin üzerinde her sürüdüğünde, sanki vücudum komple alev alıyordu..o tanıdık uyuşma duygusu yine omurgamda dolaştı..küçük tsigalkonun durumuna hiç girmeyeceğim, kendisi alt kattaki diskoda (donumun içi) headbang yapmakla meşgul, böyle eliyle gitar çalma hareketi filan yapan ergenler gibi, kopmuş durumda yeni..ama henüz vokale başlamadı..

    kendimi biraz daha aşağı çekip göğüslerinin seviyesine indim, ama yine sırayı onlara vermemiştim, pürüssüz boynuna yaklaştım yeniden..hastasıyım, ellerim oralarda dolaşırken oluşan kasılmaların..nasıl ama, yay gibi geriliyorlar, hani, hissettiğini hissediyorsun..evet, bu kadın senden bir akım alıyor yani..bir enerji akışı mevcut!

    nihayet yüzümü göğüslerine yaklaştırıp, alttan ve kenarlardan başlayıp, ta ki açık renkli ve cereninkinden daha küçük ama ceydanınkinden de daha büyük çapa sahip olan göğüs uçlarına kadar, fırçasını rastgele sallayan bir ressam gibi içten ve doğaçlama bir şekilde dilimi, dudaklarımı gezdirmeye başladım..kasılmaları arttı..benim de belimin git-gelleri (yine sürtüyorum evet..henüz)

    iki elimi arkasından sırtına doladım, yeterince güç aldığımı hissedince, tutup kaldırdım, kendime doğru çektim ve ayçayı, kucağımda, yüksekçe oturur pozisyona getirdim..kendimi de duvara yaslayıp destek oluşturdum..kucağımda oturur hale gelimce bu kez o gidip gelmeye başladı üzerimde yavaş yavaş..ben hala iki sevimli memişin arasındayım..ellerimse sırtında geziniyor, kuyruk sokumundan başlayıp, taa ense köküne kadar parmak uçlarımla, omurga çukurunu bir aşağı, bir yukarı arşınlıyordum..kadınların çok hoşuna gider bu..aklınızda bulunsun derim..

    o ise ellerini yüzümde, omuzlarımın üzerinde gezdirmeye devam ediyor, belki bilerek, belki bilmeden, oldukça ürkek ve beceriksice ama benim fazlasıyla hoşuma giden bir amatörlükle vücudumun çıplak üst kısmını keşfediyor..
    http://fizy.org/#s/3wjm3q

    ..duygular..

    epey zamandır içimde biriken ve bir türlü doğru kişiyi bulup hediye edemediğim ne kadar sevecenlik ve şefkat varsa, hepsi fışkırıyor adeta bu gece ruhumdan..peki ayça doğru kişi mi? sanmıyorum..ama diyorum ya, artık tutamıyorum..ve ben bu işin dozunu arttırdıkça karşımdaki kız da kendinden geçiyor..sesli solumalarını artık duyabiliyorum..alnını alnıma dayıyor, gözlerimiz sabitleniyor..uzun ve dudakların sabit, dillerin hareketli olduğu öpüşmeler yaşanıyor..

    ben bu gece gibişeceğim, milli olacağım sanıyordum ama, biz resmen aşk yapıyoruz aq..ne de hasretmişiz be birbirimize?..

    bu şekilde, bilemiyorum, kronometre tutmadım ama herhalde en az bir 30-40 dakika devam ettik, ön sevişmeden bahsediyorum beyler..daha filmin yazıları yazıyor..

    pantolonlar çıktı..pozisyonlar değişti..sakin sakin yuvalanıp durduk yatağın içinde, ahenkle..ben, dudaklarımın tenine değmediği her zamanı israf sayıyorum adeta..ellerimin mermerimsi tekstürdeki tenini okşamadan durduğu her saniye ziyan sanki..

    ayça da bana ayak uydurmaya çalışıyor ama farkındayım, o hala şaşkın..hala baskın yemiş bir kumandan hüviyetinde..yine de elinde geleni yapıyor..memnuniyetini belli etmek için tatlı tatlı mırıldanıyor..gibimi avuçlamaktansa, yüzümü okşamayı, yanıklarımı, alnımı avuçlarımı öpmeyi, saçlarımın arasına karışmayı tercih ediyor..

    yarım saatten fazla zamandır sevişiyoruz daha hala ağır tahrik unsuru oluşmadı..elbette arada devamlı ve senkronize halde, ritmik bir hareket var, ama sanki bir çomağın, bir deliğe girmesinden çok daha önemli hissiyatlar olduğuna dair sessiz ve sözsüz bir anlaşma imzalamış gibiyiz..bunu ispat edercesine, hala patlamış değilim..aferin lan bana valla..belki don hafiften ıslanmış olabilir ama boşalmadım..bunu da "trophy" rafına eklemeliyim ;)

    artık ikimizde sadece donla kalmış (benimkini biliyorsunuz, onunki de siyah yarım tangaymış..bu da sürpriz değil, ne kadar çılgın ve rahat olursa olsun, ayça da sınırları ve zevkleri belirli olan bir kız, marjinal diyemeyiz..tabi bızırından filan piercing çıkarsa fikrim değişebilir ehehe) vücut ısılarımız mevsim normallerini epeyce aşmış, ikimizinde hisleri sonuna kadar kabarmıştı..

    zaten bu saatten sonra bizi anca levyeyle filan ayırırsınız birbirimizden..

    bir süredir tangasının üzerinden okşadığım kasıklarına yaptığım baskıyı biraz daha arttırıp kulağına fısıldadım,
    "hazır mısın?"

    kafasını çevirdi, sanırım göz göze gelmek istiyordu..eyvallah, bana da uyar..göz göze geldik..yatağa dağılmış saçları, yumuşamış gözleri ve mimikleri..karşımda, aslında hiç de fena sayılmayacak bir güzellik ve masumiyetle duran ayça... daha önce, kimlerin altında ya da kucağında, nasıl çığlıklar attın, ne şekilde sahte orgazmlar yaşadın bilemiyorum, ama bu gece benim kadınımsın..bırakalım da biraz farkın olsun, değil mi? (:

    gözlerini kapadı..derin bir nefes verdi.."çok tatlısın.." diye fısıldadı dudaklarını neredeyse aralamaksızın..

    bu evet demekti galiba..

    tangasının iki yanından tutup yavaşça sıyırmaya başladım bacaklarından..uygun şekle girip bana yardımcı oldu..o kadar tadını çıkararak yapıyordum ki bu işi, sadece bu işlem bile onlarca saniye sürmüştür..öyle olacak tabi be abi..ilk defa milli olmak üzereyim..ilk lan? insan hayatında kaç defa "ilk kez" milli olur? x) tek defa? doğru cevap, bravo (:

    tangasını da çıkardıktan sonra tamamen çırılçıplak kaldı karşımda, sanki deminden beri onu ısıtan o çaput parçasıymışçasına bir an büzüldü..sonra yeniden yaydı kendini..zaten yeterince explore ettiğim bacaklarını, baldırlarını, kalçalarını bir kez daha gezindim..
    Tümünü Göster
    ···
  16. 741.
    +6
    resmin tamdıbını görmek böyle bir şey olmalıydı..

    bacaklarını yavaşça iki yana ayırdım, arasına girmek için yaklaştım ki, kendi takserimi hala çıkarmadığımı farkettim..bir çırpıda kurtuldum ondan da..kim bilir odanın neresine fırladı gitti..

    ve işte..

    nihayetinde, artık ikimiz içinde, birbirimize karşı fiziksel mahremiyeti son bulmuştu..nihai zevke hazırdık..ayça, aklından geçenleri anlayamadığım bir şekilde tepeden tırnağa süzdü beni..sonra onun yüzünde ilk kez şahit olduğum sıcak bir gülümsemeyle süsledi düşüncelerini..teslimiyet..rahatlık..mutlak zevke giden yolda kapının aralanış anı..daha önce kaç kez sevişmiş, gibişmiş, tepişmiş olursa olsun..o da bu seferkinin farklı olacağının farkındaydı..ben ise, bu farkımın tamamen doğal ve hesapsızca olduğunu, rahatça kanıtlayacak, hem mutlu olacak hem de mutlu edecektim..

    işte böyle olmalıydı geceler..böyle olmalıydı ilişkiler..sen neredeydin be ayça? bunca zamandır nasıl bulamamışım seni?..
    bu güzel ortamı bozmamak (liseli serap) ve büyülü etkiyi azaltmamak için, nispeten acele ettim bu aşamada, cüzdanımdan kondomu çıkardım, "şapkasız çıkmam abi" diyen mfö ye takkesini giydirdim.. sıkıyor biliyorsunuz.. şapkadan ziyade kar maskesi gibi aq..

    ayçanın üzerine doğru ilerlemeye başladım.. kız boynunu kıstı, ulan tecrübeli dedik, iş bilir dedik filan da, bildiğin heyecan yaptı, gerildi be hatun..lan yoksa..?

    bir kaç saniyelik kararsızlığın ardından,

    "bu" dedim.. yutkundum.."eğer ilk olacaksa.. böyle olmak zorunda değil? emin değilsen yani?" diyebildim..

    sözler daha ağzımdan çıkar çıkmaz da pişman oldum..lan ilki sonu mu var? tak geç işte aq..ne bu düşünceli adam ayakları? iki dakka duygusal seviştiniz diye hemmmen yumuşadın gene aq..

    neyse ki kız beklenmedik bir tepki vermedi,

    "ilk değil" dedi miyavlar gibi, "ilk olsaydı da fark etmezdi"..

    of..of..ben bu gazla var ya..

    gülümseyerek üzerine yüklendim, yine önce gibmek-sokmakla uğraşmak yerine, yüzüne ve gözlerine odaklandım.. öpücüklerimle onu ve aslında kendimi malum ana hazırladım..

    şimdi dostlar..
    bu andan itibaren, eğer birebir yaşadıklarımı anlatır, bir de onları burada her zamanki edebiyat takıntımla yağlayıp sunmaya kalkarsam, sabaha kadar yazmak zorunda kalırım.. ayrıca iş de iyice p0rn0grafiye döner ki ben bunu istemiyorum.. henüz milli olmamış kardeşlerim için işin teknik yanında bahsedecek, fazla ballandırmaksızın, yaşadığım hissiyatı ve olayların gelişimini yüzeysel betimlemelerle tanımlayacağım.. kelimeler elverdiğince.
    http://fizy.org/#s/10111c

    elimle ufaklığı hedefe nişanladım..daha doğrusu nişanladım sanıyorum..vajina (am demiyelim, utanmaya başladım) pek çoğunuzun bildiği üzere, şekli-kalınlığı ve genişliği, dişiden dişiye değişmekle beraber, bir çift üst dudak (böyle adlandırmışlar ne yapalım) ve daha az belirgin bir çift alt dudak, üst dudakların en üst kısmına yakın bir yerde, klitoris denen hassas çıkıntı ve biri idrar biri de malum delik olmak üzere iki delik içermektedir..kendimi fen bilgisinde üreme konusu anlatan hocalar gibi hissettim şu an..8. sınıfa döndüm yeniden aq..

    neyse..ben, hanzo, direk üst dudakları yardırarak bodoslama girdim, delik biraz aşağıda kaldı, ben klitoriz ile idrar deliği arasında bir yere tosladım..sonradan, su akar yolunu bulur misali, aşağı doğru, adeta vakumlanırcasına kayıverdi bizim kerata ve kendini, ancak ancak sığışabildiği ama genişlemeye de müsait görünen sıcak bir sıkılığın içinde buluverdi..

    beyler 40 dakika filan demiştik ya, hah işte, onun acısı burada çıktı, daha o ilk çarpışma ve kapıdan giriş anında benimki şöyle bir şahlandı, "ahihihihihiiii" etti at gibi, o ara ayçanın kasılması, soluması filan derken... hasan tahsin ilk kurşunu attı..hayırlı olsun vatana millete.. (:

    o sırada boşalmanın şiddetiyle ben normalde yine keyif yapa yapa ilerlemeyi düşündüğüm vajinanın içine uçan adam sabri misali hızlı bir giriş yapabildim..sonra zaten benden de bir sesli soluk kopuverdi..nefes nefese, çükün köküne kadar içerde, ayçanın üzerinde kalakaldım..

    kız biraz şaşkın göründü..ama halleri filan iyice mayışıp, sarhoş gibi olduğundan dolayı "ne oldueaa?" gibisinden mırıldanabildi sadece..

    ne olacak..ileri çıkan kaleci gibi avladık 40 metreden aq..

    ama bende barut kolay kolay bitmez bilirsiniz..yine de en azında şöyle bir beş dakika takılaydım ilk atışa kadar iyiydi yani..bir tak anlamadım böyle..

    kızın içinden çıktım..kondomu çıkardım, hemen cüzdandan yedeğini taktım (stepne x) )..ayça o ara gözlerini kapamış, yatakta elini kolunu gezdiriyor..
    tamam artık bu ikincisi diğer partileri idare eder..

    yeniden ayırdım bacakları..bu kez artık zaten rötar yapmış olmanın da verdiği sıkkınlıkla ilk önce tsigalko jr. yi kaktırdım içeriye..

    gözlem yapmayı severim..hatta bu şey bende takıntı halindedir biliyorsunuz..
    işte o anda, o durumda bile gözlem yapacak aklı buldum kendimde..aferin bana aq..

    ilk olarak, zaten aşina olduğunuz üzere, sıcaklıktan bahsetmek istiyorum..vücutta kan damarlarının yoğun olarak toplandığı bölgelerden olan genital organlarımız, zaten normalde de diğer kısımlarımıza oranla sıcaktır..gibinizi kaldırıp bir yoklayın, nasıl, yanıyor demi közlü odun gibi..
    Tümünü Göster
    ···
  17. 742.
    +5
    şimdi zaten normal şartlardan ortalamanın üzerinde sıcak olan bu bölgeleri, biz ateşli bir ön sevişmeyle daha da alevlendirmişiz..artı, vücudun içine giriş söz konusu..aslında bilmiyorum farkında mısınız ama, gibişir-sokuşurken, bir anlamda da cerrahi bir müdahale yapıyorsunuz lan? evet? resmen bir canlı vücudunun içindesiniz, saplanan bir bıçak, yardıran bir neşter gibi..siz de o korunaklı bölgelere ulaşmayı başardınız..tek farkla, sizin girdiğiniz yol legal ve eğlencesi bol bir yol, pek fazla kan dökmeninize ve can yakmanıza gerek kalmıyor..tam tersi, muazzam bir zevk veriyor ve alıyorsunuz..

    bahsetmem gereken ikinci şey, ise, temas yüzesi (şimdi de fizik 2 dersine geçtik aq)..otuzbir çekerken, eliniz bir aşağı bir yukarı oynuyor, genelde en iyi ihtimalle gibinizin sadece yarısını temas halinde tutabiliyorsunuz..tabi eğer kürek elli ya da bamya çüklü değilseniz... iki eliyle birden asılan arkadaşları ayrı bir yere alıyor ve onların geçmiş 1 mayıslarını da kutlamayı borç biliyorum, adamlar emekçi aq..

    burada ise temas yüzeyi çok daha fazla, çok daha kaygan, fakat aynı zamanda, bizim elimizle ayarlamakta zorlandığımız, optimum ölçüde bir sıkılıkta..

    öyle bir his ki, gibinizin başından köküne kadar, tüm yüzeyleri baskıya maruz kalıyor, ama bu canınızı acıtmak ya da rahatsız etmek şöyle dursun, tam tersine sizi sanki her gidiş gelişte rahatlatıyor... sanki, her daim, uzun süredir tutulmuş bir çişi işemenin verdiği rahatlığı ve tırnak uçlarınıza kadar hissettiğiniz o uyuşma-boşalma hissini alıyorsunuz..her seferinde..hem de herrr seferinde...

    içerdeyken,penisiniz hem yanıyor, hem de ferahlıyor gibi hissediyorsunuz, utanmasam, içerde okaliptüs ormanı var diyeceğim..böyle bir mentol etkisi..sıcak yaz günlerde yanan cildinizi düşünün..geceleri ipek çarşaf ve yatak örtüsüyle temas ettiğinde aldığınız o anlık serinleme ve rahatlama hissini düşünün... ve tüm bunların tamdıbının aynı anda, sürekli olarak tekrarlandığını hesap edin..

    kesinlikle eğlenceli bir iş... yani, aslında hepsinin sonu aynı yere çıkıyor beyler evet, sabunlu ya da kuru asıldığınızda, koltuk arası ya damacana ağzına dayadığınızda..şişme kadına veyahut vibratöre soktuğunuzda..hepsinin finali aynı o açıdan çok da ütopikleştirilecek bir durum yok..

    fakat gerçek ciksin olayı, karşınızda size tepki veren, sizinle ortak hareket eden, kanlı canlı, zevk alabilen bir varlığın bulunmasıdır..büyük ölçüde pgibolojik bir durum yani..şimdi kanlı canlı dedim diye gidip kedi köpek filan gibmeyin de..hah..
    bir de tabi karşıdakine verdiğiniz zevkten de zevk alma durumunuz var ki bu da yine pgibolojik bir faktör. kadınınız altınızda, üzerinizde, ya da her nerenizdeyse,sizden çok daha fazla ve çok daha farklı bir biçimde zevk almakta, bunu sesi, hareketleri ile ima etmekte, böylece size de kendinizi lord gibi hissettirmekte..düşünün..lan diyorsunuz, "bu kadını böyle şekilden şekile sokan, ona dünyanın en büyük zevkini tattıran adam benim be ben!"

    valla sizden korkulur..harbi kingsiniz..

    son olarak ise, beni en çok etkileyen ve itiraf etmek gerekirse zorlayan duruma gelmek istiyorum..penisinizin vajinaya girip çıkarken veya için de, vites kutusundaki vites gibi sağ sol yaparken (vajina duvarları esnektir, o yüzden fazla abartmadıkça çaprazlama filan bile girip çıkabilirsiniz, içerde gezinebilirsiniz..hele ki partnerinizi kucağınıza alıp, onun sağ sol, ileri geri yapmasına izin verseniz ikiniz de çıldırtacak deneyimle yaşayabilirsiniz..bu açıdan woman on top ve cowgirl favori pozisyonlarımdandır :] ) oluşan kuvvet ve zorlama..

    eğer iki taraftan biri aşırı derece hayvanlaşırsa, sonucun çomağın kırılmasıyla gelmesi işten bile değil..sonra kırık gible dolaşırsınız bak bir ömür, takunu çıkarmayın..

    içerdeyken..girip çıkarken..sanki penis artık benim bir parçam olmaktan çıkmış gibi hissediyordum..öyle ki, sanki benim beynimi ayrı, penisimin de kendince ayrı bir algı mekanizması var gibiydi..zaten derler ya, erkeklerin beyni ergenlikten sonra gibine iner diye..ulan harbiden de öyle..

    artık elim, kolum dokunduğu yeri hissetmiyor, gözüm baktığı yeri görmüyor, sanki bütün algılarım tsigalko jr. için çalışıyor..
    sanki bir ben varım, bir de o var, ben onu dışardan 3. bir şahıs olarak izliyorum..ama aynı zamanda aldığı zevke de ortak oluyor, hissettiklerini hissediyorum..

    kısacası, ciks anı, penisinizin bağımsızlığını ilan ettiği andır..bir süreliğine de olsa..

    teknik açıklamalarla genç dimağları yeterince zehirlemişimdir diye düşünüyorum,

    şimdi de olayın gidişatına dönelim,
    http://fizy.org/#s/1d34p1

    ilk kurşunun ardından, yine bir süre misyoner pozisyonunda takıldık..ayça bu aşamada tamamen kendini kaybetti..o kendini kaybettikçe inleyip beni gaza getiriyor, ben gaza geldikçe gazı kökleyip ona kendini kaybettiriyorum..bir döngüdür gidiyoruz..

    alnımdan, göğsümden, zütünde tırtıl misali süzülmeye başlayan terleri hissedebiliyorum..vücudum gerilmiş, kollarımda damarlarım filan fırlamış, sanki göğsüm genişlemiş, omuzlarım şişmiş..gözlerim buğulandı aq..ayçanın üzerine iyice kapandım..sakin olduğumu söylersem çok iddialı olur, ama yine de kendimi yormamak ve o yumuşak ön sevişmenin havasını bozmamak için epey kontrollü olmaya çalışıyorum..öyle tavşan gibişi yapmıyoruz yani..yavaş..sakin babacım... gece uzun..

    ayçanın başını kollarımın arasına aldım..ben, büsbütün onun bacaklarının arasındayım..iyice sarıldık birbirimize..derin derin nefes alışlarını, göğsünün inip kalkışını, karın kaslarının titreşmesini hissediyorum..kalplerimiz ramazan topu gibi..gümbür gümbür, neredeyse kaburgalarımızı çatlatacak..

    o şekilde bir süre devam ettik..sonra sırtını döndürdüm nazik olmaya gayret ederek, arkasına geçtim, üzerine hafifçe yüklendim..tsi jr. yi yeniden nişanladım ve hedefe gönderdim..girişti yine epey sürtünme oldu..az daha bir kez daha havai fişekleri salacaktım..sonra bizlerin kısaca doggy dediği stilde sanatımızı icra etmeye koyulduk..ayça iyice dağıldı ya da kendini salmış numarası yapıyor..onu biraz kendine getirme, oyuna ortak etme niyetindeyim..sırtına yüklenip, ellerimi de göğüslerine yapıştırdım..dudaklarım enesesinde bu kez..saçları ağzıma giriyor zaman zaman... bir süre de öyle ağaç dalı-koala ikilisi gibi takıldık..
    Tümünü Göster
    ···
  18. 743.
    +5
    sonra doğruldum ve taa ki 2. kurşuna kadar, sakinliği filan bir kenarıya bırakıp olanca hızımla düdükleme işlemine devam ettim..

    ikinci postanın ardından 90+3 leri oynayan kanat oyuncusu misali, kan ter içinde, neredeyse tükenmiş olarak kendimi yatağa bıraktım..

    oha aq..nasıl bu kadar yorucu olabiliyor lan? bir de sporcu geçiniyoruz..

    ön sevişme kadar da bu gibiş-sokuş aşaması sürmüştü... yeter miydi peki? neden daha fazlası olmasın?

    nefes nefese kalan ve pamuk helvaya dönen ayça da yanıma uzandı..

    "yoruldun mu?" dedim,

    "yoo..oof.." dedi..soluk alışlarını dengeleme uğraşındaydı..uzandı, omzumdan ve çenemden öptü..o ara fırsat bu fırsat deyip kollarında yakalayıp üzerime çektim..sıra sende şekerim..ne numaraların varmış görelim ;)
    lan dıbına çaktıklarımın, gibiş okumak isteyen için elli çeşit site var, onu da geçtim, video denen bir şey bar lan? xnxx var, red tube var.. çok azan oraya gitsin.. benim hikayemi spermlerinizle kirletemezsiniz (:
    beyler,

    saat 2 olmuş bu arada, diyorum ki, münasebetin kalan kısmını ve münasebet sonrasını yarına mı bıraksak?

    zaten bundan başka 1-2 önemli detay olay ve finaller kaldı sadece.. oraları da hızlı geçmeye çalışacağım.. muhtemelen yarın gece finali yaparız..

    gene epey yazdım bu gece, hadi artık siz de rahat ben de rahat, sürtüne sürtüne dalgayı eritecektim yoksa x)
    evet ya valla öyle yapalım aq..yatıp zıbarayım bende artık, yarın iş var aynen..

    yarın gece görüşmek üzere panpalar, yorumlarınıza teşekkürler, gözlerinize sağlık, çav..
    selamlar panpalar,
    geldim ama hem moralim bozum hem de yarına yetiştirmem gereken işler var, o yüzden sezon finalini ( x) ) bir gün erteleyelim, nasılsa önümüz hafta sonu.

    büyük bir aksilik olmadığı takdirde noktayı koyarız yarın gece ;)
    herkese iyi geceler panpalar (:

    10-15 dk ya başlarız, ben yazadurayım alttan alttan bakalım
    http://fizy.com/#s/10111c

    geçen bölümde yeterince erotikleştik diye düşünüyorum, o yüzden gibiş muhabbetini biraz ileri sarıp, bizim için daha önemli olması muhtemel, ciks sonrası muhabbetlere geçmek istiyorum..

    ... ilk tecrübem..ilklerin hiç biri unutulmaz belki evet ama, bu ilk bence daha bir unutulmaz..

    ayça sıkılmaksızın, ağır tempoda onlarca dakika üzerimde kaldı..benim de pek şikayet ettiğim söylenemez bu durumda, zira vücudunun sıcaklığı, boynundan, saçlarından yayılan ve bana onu yeme isteği uyandıran kokular..sarılıyorum... ama yetmiyor beyler..sarmaladıkça sarmalıyor, öptükçe öpüyor, onun öpücüklerine karşılık veriyor, temposuna senkronize oluyorum..ama yetmiyor, o kadar yoğun bir duygu akışı var ki arada, alıp içime sokasım geliyor benliğini, sadece bedenlerimiz değil, sanki ruhlarımız da birbirine karışıyor..

    şimdi şöyle düşünmekte haklısınız; "hıyar amı görünce eli ayağı dolaştı, kendiden geçti, saçmalıyor.."

    ben de olsam öyle düşünürdüm elbet ama bu aramızdakilerin de sıradan bir one night stand olmadığından eminim be beyler..yani hepiniz biliyorsunuz ki, * bir sevişmek var, bir gibişmek var..bir de gibmek var..

    ciksten cikse fark var..

    gerçi bu benim ilk milli tecrübem ama en azından daha önceki sürtüşmelerimde (onları böyle tanımlayabiliriz sanırım, sorun yok (: ) fark ettiğim üzere, ya da sürtüşmeyi de geçtim, öpüşmelerden bile fark edilebilecek şekilde, bir anlam ve maneviyat farkı oluyor kişiler değiştiğinde..

    yani şimdi, cerenle de öpüştüm, ebruyla da... ama arada, bırak dağları denizler, dünyalar kadar fark var..

    ceren i öperken ilkel bir hayvan gibi, düşünmeden, sadece bendeki iki et parçasıyla, iki et parçasını sıkıştırıyor, emiyor gibi hissediyordum..

    ebruyla ilk öpüşmemizde (şu sınıfta, aniden olan) kalp rahatsızlığım olsa gebermiştim muhtemelen..

    anlatmaya çalıştığımı anladınız sanırım?

    yani insan farkediyor abi..birini salt gibiyor musuunn, yoksa karşılıklı bir gibişme mi varr, ya da yaptığın eylem sevişmek mi?..

    ben, açık söyleyeyim, o gece o eve, bildiğin p0rn0 filmlerde gördüğüm pozizyonları tekrarlamaya gelmiştim,
    ağzına veririm, anal yaparım, doggy çakarım, bacak omza alırım falan filan diye, neler geçiyordu aklımdan..ohooo, dıbına koyacaktım ortalığın..

    ayçanın da benden farklı düşündüğünü sanmıyorum..o da herhalde sahte iniltilerle beni iyice azdırmayı, tırnaklarıyla sırtımı filan çiziktirmeyi, doggy yaparken kalçasına şaplak atmamı istemeyi filan planlıyordu..

    ikimizinde kafasında bu denli bir ilişki yoktu... biz..resmen sevişmenin de, romantizmin de dıbına koymuştuk..yani bir, "seni seviyorum bebeğim" "beni bırakma aşkım" demediğimiz kalmıştı..
    vay arkadaş..

    sevgiye..sevmeye, sevişmeye ne kadar da aç ve muhtaçmışız?...
    http://fizy.com/#s/1abn58

    3. postayı da bu slow riding sırasında gittim..bereket versin..ama artık işim bitmişti..

    ayça, ben boşaldıktan sonra da bir süre üzerimde kaldı..gece lambasının loş ışığının altında,soluk alışlarımızı dinledik..

    biraz sonra yanıma kaykıldı, ben de kalan son gücümle tsigalko jr. yi artık onu boğmaya başlayan şapkasından kurtardım, o ara benim hareketlenmemi yanlış yorumlayan ayça,

    "hemen duşa mı?..biraz sonra gideriz?..beraber?" dedi mayışmış bir sesle..

    "yok ya..şeyi çıkardım (:"

    yeniden yanına uzandım, kollarımızı birbirimize dolayıp, sinemada ilk filmlerini izleyen aşık çiftler gibi birbirimize sokulduk..

    güzel bir an..kesinlikle huzurluyum..epeyce yorgun ve rahatlamış durumdayım ve kafamda hiç bir ekstra düşünce, bir pürüz, kuruntu yok..oh be..

    ayça ellerini göğsümde gezdirmeye başlayınca gülebildim,

    "gıdıklandın mı? gıdık mı alıyorsun yoksa?" diye hınzır hınzır sordu, hemen o amaçla yokladı bir iki yerimi..ama ben gıdık almam beyler..

    "yok (: ona gülmedim.."

    "ya ne?"

    "sen öyle ellerini gezdirince aklıma amerikan filmi klişeleri geldi de.."

    bu da gülmeye başladı,

    "eh be yavrum..şu anda bile aklına gelen şey o mu yani?"

    evet, bizim gırgırcı ayça yeniden geri dönmüştü..

    "senin aklında ne var?" dedim nispeten ciddi takılarak..

    hemen cevap vermedi..biraz doğruldu, yüzünü yüzüme yaklaştırdı..güzel bir gülümseme..gece lambası ışığında, yakamoz gibi parıldayan gözler..

    "güzel şeyler var.." deyip dil çıkardı hafifçe..ne yapacağına, ne diyeceğine pek de karar verememiş gibiydi..

    elimi uzatıp gamzeli yanağını okşadım, yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudaklarına kısa ama anlamlı bir öpücük hediye ettim...

    "benim de aklımda güzel şeyler var..çünkü çok güzel bir geceydi.."

    ayça, sanki genelde eğlenceli geçen bir filmdeki ani bir hüzünlü sahneye tepki verir gibi buruklaştı..yüzünden, daha fazla gır gır yapamayacağını okuyor gibiydim..zaten yorgundu..rol yapmak için..alay etmek için... umursamaz görünmek için..fazlasıyla yorgun..
    kim bilir, belki de sadece bu geceden ötürü değil, total olarak bir yorgunluğu vardı hayata dair..

    "sana nasıl göründüğümü biliyorum" dedi kendini yeniden yanıma yuvarlarken.."hayatın zevklerine erken alışmış, şımarık ve aşifte bir kız?" dedi.."haydi öyle olmadığımı söyle bana..ve ben de sana berbat bir yalancı olduğunu söyleyeyim"

    hmm..işler garipleşiyor..kirli çamaşırlarımızı dökmek için uygun bir zaman mı acaba?

    "ne olduğunla ya da kim olduğunla değil..bana nasıl hissettirdiğinle ilgileniyorum..ve uzun süredir bu kadar huzurlu hissetmemiştim kendimi.." diyebildim..
    acaba yine de berbat bir yalancı mıydım onun için?
    Tümünü Göster
    ···
  19. 744.
    +4
    bir şey demeyince yan dönüp yüzüne baktım.. yine aynı gülümseme..

    "eeh..bu fena değildi.. kıvırdın sayılır ama yine de politik bir cevap"

    "en azından yalan değil?" deyip biraz daha yaklaştım yüzüne..

    "ben de dürüst olacağım sana karşı" dedi.. sıkıntılı bir gülümseme geçti bu kez yüzünden... "daha önce hiç böyle yapmamıştım.. anlarsın.."

    anladım.. anladım..da, ne demeliyim ki?

    "anladım... ama sevgilinle filan?"

    güldü.."ne sevgilisi ya..benim çevremde en uzun birliktelik 1 bilemedin 2 hafta..o da anca iki taraf da toysa eğer.."

    ohannes..

    bir şey söyleyemedim.. beni öyle şaşkın ve suskun görünce açıklama ihtiyacı hissetti sanırım,

    "ya ama bu demek değil ki, herkes önüne gelenle yatıp kalkıyor.. bazı kriterler hala geçerli" dedi, sonra kendi dediğini kendi de garipsemiş olmalı ki şaşkın şaşkın güldü benle beraber..

    "kriterlerine uygun olduğuma sevindim" dedim yarı ciddi..

    "sevinmelisin" dedi.."pek fazla kişiye nasip olmadı"..

    yani, evet tecrübeliyim, senden önce de çatır çatır gibiştim ama o kadar da fazla kişi olmadı hayatımda, motor ya da kaşar değilim

    demek istiyor..

    iyii..ne diyebilirim ki?..

    "hmm iyice havaya girdim bak şimdi" deyip yanağında makas aldım hafifçe..

    "hatta sen kriter dışısın bile denebilir" diye devam etti..

    "nasıl yani?" dedim..

    "demin de dedim ya..farklıydı..en azından benim için.. tabi seni bilemem.. belki senin her zamanki halindir..ama ben ilk defa böyle seviştim biriyle.. çok farklıydı... çok.. anladım işte.."

    eğer az önce sevişmiş ve şu anda yan yana çırılçıplak yatıyor olmasaydık, bu cümle yapısına ve ses tonuna bakarak, bir çömezin, bir diğerine açılma anını yaşadığımızı rahatlıkla iddia edebilirdim..

    hani şey der gibi,

    "ben hiç böyle hissetmemiştim.. sana karşı çok yabancı olduğum duygular var içimde"

    valla bak.. aynen öyle der gibi.. nerden biliyorsun derseniz, lisedeki ilk kız arkadaşımı, henüz aramızdakilerin net olmadığı bir flört anında bu cümlelerle tavlamıştım da ondan ;)

    bir nevi çıkma teklifi işte..

    diyorum ya..zaten daha az önce sevişmemiş olsaydık, ayça bana çıkma teklif edecek sanardım..
    http://fizy.com/#s/1d5ien

    "benim için de farklıydı" dedim nihayetinde..

    ne farklısı benzeri aq..zaten daha ilk şeyimiz..

    rahatlar gibi soluk vererek güldü..ellerini yüzüme zütürdü..yanaklarımı okşarken konuştu yeniden..

    "kimse bana böyle hissettirmemişti..ne sevişirken..ne konuşurken..ne de herhangi bir şekilde.."

    bir şey demedim..

    "başta seni hafife almaya çalıştım..bilerek..öyle yapmalıydım... "

    "niye ki?" diye öküzce bir soru sorarak kızı zor durumda bıraktım..gerçi artık arada duvar muvar kalmadı yani..ikimizinde birbirinden utanacak, çekinecek bir şey olduğunu sanmıyorum zira çırılçıplak ve kucak kucağayız..

    "ee..bir çeşit savunma mekanizması desem?" deyip yine güzel bir gülümseme kondurdu yüzüne..şaşırtıcı gerçekten..o ukala ve umarsız görünen kızın böyle masum mimiklere bürünebiliyor olması..yoksa dışı dikenli, için hassas deniz kestanesi misin güzelim? ;)

    artık iyice kafama dank ettiği üzere, şikiş olsun diye başlayan muhabbetimiz ve onu gerçekleştirmemizle son bulan gecemiz, biraz daha farklı yerlere..benim pek de istemediğim yerlere kaymaya başlıyordu..keşke o kadar romantik takılmasaydım aq..ama elimde olur muydu bu bilmiyorum...

    "ayça..benim hakkımda bilmediğin şeyler var" diyebildim..

    illa şu güzel ortamı bozucam işte demi..ne güzel duygusala bağlamış gidiyoruz, zart diye birden madalyonun öbür yüzünü çeviriveriyorum..

    "anlat o zaman..bileyim?" dedi sakin bir ses tonuyla..ne kadar kötü olabilir ki? diye düşünüyordu herhalde..

    aklımda cümleleri toparlamaya çalışarak konuştum..etkileyici olmam gerekiyor..kötü anlamda..

    "ben..bir çeşit lanetli gibiyim... karşı cinsimden benle yakınlaşıp da mutlu olabilen olmadı... arkadaş olsun, sevgili olsun..başta kendilerini dünyanın en şanslı kızı gibi hissettiler ama sonrası çok kötü.."

    anlayışa gülümsedi..

    "kızları üzdüm diyorsun yani?"

    "öyle de denebilir..ama bilerek yaptığım bir şey değil..bir çeşit hastalık gibi..diyorum ya, lanet... ve evet buna sebep olan benim geçmişimdeki bir kuyruk acısı.."

    "neler hissettiğini anlayabiliyorum.." dedi ellerini hala yüzümde gezdirirken.."belki de, doğru insan çıkmamıştır karşına? sana uygun biri?.."

    hasgibtir..
    lan? ceyda?..ceyda? yoksa estetik operasyon filan geçirip benden intikam almaya mı geldin?

    aynı cümleler..aynı yaklaşım..

    "bana bu şekilde anlayış gösteren son kızın durumu, aralarında en kötü olan oldu" dedim duygusuz bir sesle...

    gülmeye başladı..gene mi savunma stratejisi ayça? yine mi alaya alıyorsun beni?

    "anladım..bayaa tehlikeliyiz.."

    "övündüğüm bir şey değil... sadece, dürüst oluyorum işte..senin olduğun gibi.."

    yatakta dikildi, sırtını yasladı,

    "tamam..tsigalko..madem ciddi ve dürüst oluyoruz..o zaman ben de direkt olarak söylemek istiyorum... gerçi daha önce söylemiştim laf arasında..senden hoşlandım..gayet hoşlandım yani.."

    ben de doğrulup arkama yaslandım,yüzümü çevirip mimiksiz bir şekilde dinlemeye devam ettim,

    "hoşlandığım ilk adam değildin..seviştiğim ilk adam da değilsin..ama benim, demek isteğim... bi tuhaflık var anlatabiliyor muyum? hani sana demiştim ya,"

    "beni bir kalıba oturtamıyordun" diye tamamladım cümlesini,

    güldü,

    "aynen..bu gece o belirsizlik durumu, daha da belirgin bir hale geldi..ve artık senin kalıbını da buldum... senin kalıbın, belirsiz olmak... kalıpsız olmak demiyim şimdi yanlış anlaşılır :p"

    gülmeye başladık..ne şartta olursa olsun, arada bir böyle esprileri çıkartmayı başarıyordu hep..valla ne yalan söyleyeyim, ben de sevdim bu kızı..en azından öyle bir gece iş görüp, sonra mesajları bile okunmayacak biri değil..ondan daha uzun gecelerce faydalanabilirim... her anlamda ama..kültür olarak da, düşünce yapısı olarak da..zevk desen zaten iki taraflı..

    "iyi, senin adına sevindim..ve ayça..ben de seni sevdim biliyor musun?..senden öğreneceğim şeyler var gibi hissediyorum"

    "iyi bir öğretmen sayılmam ama..elimden geleni yaparım :p"

    yeniden göz göze geldik..

    fazla kasmaksızın..düşünmeden, üzerine doğru eğilip yeniden öptüm onu..sonra iyice sarıldım..birbirimizi öpücüklere boğa boğa yatağa doğru kayarken,

    "bu son gecemiz olmasın" diye fısıldadı..

    "olmasın öğretmenim (:.."

    "dalgalı saç :p"

    "sevgili hocacığım (:"

    "tehlikeli çocukk (:"

    ...
    Tümünü Göster
    ···
  20. 745.
    +4
    konuştuğumuz gibi birlikte duş alamadık çünkü ben ayılttığında, ayça çoktan duşunu almış, mutfakta kahvaltıyı hazırlıyordu.. üzerinde beyaz bir tişört, altında sadece siyah donuyla duruyor.. güzel bacakları da en az masadaki reçeller kadar tatlı görünüyor..

    "günaydın" dedim mayhoş bir şekilde

    "günaydın.. öğlene geliyor saat uykucu şirin (:"

    "kahvaltı hazırlamışsın.. süper?"

    "eaa, sana özel değil canım, her zamanki halim :p"

    "öyleyse öyledir (:"

    "sana banyoyu göstereyim gel" dedi

    duşumu aldım.. altıma takseri üzerime de gömleğimi geçirip mutfağa gittim,

    beni görünce gülmeye başladı,

    "ı ıhh.. olmamış (:"

    "ne be? (:"

    "takser üstü gömlek, olmamış yani. ciksi değil.. komik :p"

    "hadi be sende (:"

    "öyle valla, şekerim o üstte gömlek-tişört, altta don olayı kadınlara özel.. yani sizde işe yaramaz :p"

    "hee..iyi o zaman takseri de gömleği de çıkarayım ben madem, daha iyi öyle heralde?"

    "x) manyak.."

    ayçanın herhangi bir eşofmanının ya da pijamasının bana olma ihtimali olmadığından mütevelli, pantolonu çektim mecbur..

    güzel bir kahvaltı ettik..
    yeni evli amerikan çiftler gibi hissediyordum(mutfak dekorunun da bunda payı var tabi)..böyle uzun süren aşk geceleri sonrasında yarı çıplak karımın bana hazırladığı ballı börekli, kızarmış ekmekli kahvaltılar filan..bir de işe giderken kravat bağlatıp yanağından öpücük alsam tam olacak aq..al koy oynasın tv de..

    kahvaltıdan sonra biraz daha yaramazlık yaptık..ama suç bende değil, bacaklarda..o kadar güzel olmasaydılar..

    öğleden sonra, benim "artık gideyim" minvalindeki konuşmam, bir an da gelecek planlamasına dönüştü, salonda oturmuş bir yandan hala çerez tarzı şeyler atıştırıyor bir yandan konuşuyoruz..

    şunlarda hem fikiriz ki,

    ikimiz de rahat insanlarız..
    birbirimize huzur veriyoruz ve ayçanın önceki ilişkilerinin, benimse önümdeki ilişkilerden beklentilerimin aksine, öyle hemen birbirimizin hayatından da kaçasımız yok..

    "ne zaman istersen buluşabiliriz..ne için istersen" dedi ayça, "ev sahipliğimden memnun kaldıysan tabi (:"

    "aynen.. gördüğüm en misafirperver insansın x)"

    yine kahkahalar koptu..

    "alemsin sen ya..kaçma benden olur mu? en azından sıkıcı olmaya başlayıncaya kadar"

    "hmm, o zaman zaten sen atarsın beni demi x)"

    "yaaniii :p .."

    sarılıp vedalaştık.. birbirimizden herhangi bir söz istemedik.. herhangi bir söz vermedik... bir bağımız yok... ya da biz öyle sanıyoruz..

    biraz daha farklı olan bu muhitleri geçip, yeniden tanıdık yurt yoluna doğru yaklaşırken, aklımda kuşkusuz ve sorunsuz bir zaferin getirdiği haklı gurur düşünceleri vardı..

    işte böyle olmalıydı benim hayatım...

    sorumluluklardan uzak..

    zevk odaklı..

    mutlu olmaya ve eğer karşıdaki de müsaitse mutlu etmeye dayalı..

    bağlanmadan..

    hesaplamadan..

    trip atmadan, oyun oynamadan, plan yapmadan..

    net...

    ve sözleşmesiz..

    vaadsiz..

    beklentisiz..

    işte tsigalkonun bu ve bundan sonraki ilişkilerinin tümünün kodu buydu..ve bu koç, bu deforme ruhu, karanlık ve lanetlenmiş kişiliği, az da olsa refaha taşıyacak, en azından kronikleşmiş durumunu, stabil tutacaktı..
    @5672-5673 beyler ben de fermuarımı açıcam şimdi ha (: ..amk canımı çektirmeyin, evde soda bile kalmamış, yarın alışverişe çıkıcam ;)
    günler geçti..

    finaller geldi..

    biz de artık bu senenin sonuna geldik..

    finalleri de kapsayan 3 haftalık zaman dilimi boyunca, ayçayla 2 si mutlu sonla biten türden olmak üzere 3 kez daha buluştuk..
    şaka maka baya baya, düzenli bir cinsel yaşamım olmaya başlamıştı lan (:

    ayça ve ben, birbirimizi için, benzin ve otomobil gibiydik..

    nasıl ki, arabalar benzinleri bittikçe istasyonlara uğrayıp ihtiyaçlarını karşılıyorsa, biz de dürtülerimiz kabarıp, içimizdeki sevgi paylaşılmaya yetecek duruma geldiğinde, birbirimize uğrayıp ateşimizi söndürüyorduk..

    öyle ya,sırf benzinle çalışıyor diye, arkasına tanker bağlayıp gezen otomobil gördünüz mü siz hiç? ben görmedim..

    işte sevgililik halleri de bunun gibi bir şey.. gereksiz.. anlamsız bir yükten ibaret.. kaldı ki zaten çoğunu da boşuna yüklendiğinizle kalıyorsunuz, ne tankerin, ne de benzin deposunun kapağını bile açamıyorsunuz..

    oysa ayça ve benim ilişkim öyle mi?

    biz ne zaman, ne anlamda birbirimize ihtiyaç duyarsak buluyoruz birbirimizi.. harbi diyorum bak, her anlamda..son seferinde dizime yatırıp masal bile anlattım ben güzel kızıma ;)..

    finaller sert geçti biraz..

    bütünlemeye 3 tane dersim kalacak gibi.. umuyorum ki onları da giberteceğim bir şekilde.. alttan ders mers olmasın be hacı..bak tam en kritik cephede işleri yoluna koydum, bari şimdi ders işlerinde yamuk çıkmasın..

    ...
    gönül meselelerinden konuşacak olursam, şu son dönemde,

    ne sonunda huzuru bulmuş olmam,

    ne huzurlu ve mutlu sandığım ilişkilerin sona ermesi

    ne de alperin, "ekstra hanımefendi" olan kız arkadaşı hilalle ayrılıp ayçanın manken arkadaşı dilara ile takılmaya başlaması şaşırtmamıştı beni son yaşadığım olay kadar..

    şaşırttığı kadar, korkuttu da..

    peki ne mi bu olay? anlatayım efendim..
    Tümünü Göster
    ···