/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3
    Abdullah ve arkadsları 59 kişiyi yaralayıp, bir kişiyide öldürüdükten sonra kapatıldıkları hücrede geç vakitlere kadar konusup bu kan dolu günün yorgunlugu ile uyuya kalmıslardı.. sabaha karsı uzaklardan gelen zincir şakırtıları, postal sesleri ile uyandılar.. Abdullah bu ssleri çok iyi tanıyordu.. sabaha karsı, hücrede olan insanlara dogru bu8 sesler gelince eger ortada kesinlesmiş bir idam cezası yoksa bu sesler sürgün demekti.. idam cezası varsa bu seferde bu sesler idam demekti..

    Antep'ten sürgüne çıkalı daha topu topu 2 ay bile olmamıstı.. bu süre içinde Abdullah bununla birlikte 3.kez sürgüne gidiyordu.. idareler, sürgün için geceyi sever.. özellikle sabaha karsı sürgün yapmak iyi olur.. bu saatlerde mahkum uykudadır, tedarik yapmaya imkan yoktur.. eger silahı varsa silahlar zuladadır, onlara uzanamaz, direnemez, gürültü çıkaramaz.. sabaha karsı yapılan sürgünler yagdan kıl ceker gibi olur.. peynir ekmek yer gibi iş biter.. idarenin cokta acelesi vardır..

    "hadi bakalım. toparlanın, gidiyoruz" dediler mi, en çok on dakka içinde hazır olmak gerekir..

    olmadın mı, yandın demektir bu.. sen istedigin kadar Abdullah Palaz ol. elin kolun zincirli, karsında kırk elli gardiyan, jandarma ne yapabilirsin ki?

    Abdullah, sabah ki olaydan sonra çifte namlu, belçika silahını nasılsa arama yaparlar diye, silahı getiren baş cavuşa kaşla göz arasında vermişti.. sıkıştıgında ondan silahı geri alabilirdi.. uzaktan gelen zincir seslerinin ve postal seslerinin taşlar üzerinde çıkardıgı sesler, gelip hücrenin kapısına dayanınca arkadaslarına seslenerek onlarıda uyandırdı..

    hücrenin demir kapısının açılması ile birlikte, gelenler içeri dolustular.. acele ile zincirler çözüldü. gelenler birsey demiyor, onlarda birsey sormuyordu.. yapılacak işlemler belli idi.. acele olarak toparlanacaklardı.. koguşlarına gidilecek, oradaki esyaları da toparladıktan sonra sürgün yoluna çıkılacakdı..

    kogusa gelindiginde, Abdullah'da acele ile toparlandı. koguştaki eşyalarının hemen hepsini fakir mahkumlara verilmek üzere başgardiyana bıraktı. elbiselerini, ayakkabılarını,kişisel esyalarını bir valiz doldurrup maltaya çıktı.. biraz sonra diger arkadaslarıda geldi.. oniki kader arkadası, neresi oldugu belli olmayan yeni bir sürgüne cıkıyorlardı.. Afyon cezaevi'nin ne kadar jandarması, gardiyanı varsa hepsi toplanmıslardı.. jandarmalar o kadar degilde, gardiyanlar itip kakıyorlar, sürgünlerin üstüne üstüne geliyorlardı.. Abdullah'ın bileklerine sevk zincirleri vuruluyordu.. özellikle baş gardiyan yapıyordu bu işi.. zinciri takarkende canının acıması için hoyrat davranıyor, gereksiz hareketlerle Abdullah'ın canını yakmak istiyordu.. Abdullah ileri uzattıgı bileklerine zincirler geçirilirken basgardiyanı yakasından tuttu, kuvvetle itti ve yüzüne tükürür gibi bagırdı:
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster