/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 126.
    +2
    Sorun etme sevgili panpam. Sağlığından daha önemli değil
    ···
  2. 127.
    +1
    "Her kız böyle güzel bir mektup almak ister. Tamamlayınca göndermelisin." deyiverdi birdenbire. Keşke okumasaydı. Keşke okumasaydın, dedim. Okuduğu için özür diledi. Peşinden okuduğunda pişman olmadığını eklemeyi unutmadı. Uyurken ceket sırtından kaymış, mektup da neredeyse düşecek kadar sıyrılmış. Zarfın ağzını açık görünce kendisine yazdığımı düşünmüş. Başkasına yazıldığını görünce de merakını yenememiş.
    ···
  3. 128.
    +2
    Burcu'ya ne oldu? Neden Burcu'yu gördüğümde şaşırdığımı merak ediyorsunuz değil mi? Neden mesai arkadaşının adını farklı söylediğini, gerçek adının ne olduğunu, o benimle yakınlaşmak isterken neden benim ondan kaçtığımı, yıllar sonra durup dururken karşıma çıktığını, daha pek çok şeyi merak ediyorsunuz. Hatta bütün bunların yaşanıp yaşanmadığını... Ne yazık ki bunun cevabını henüz almaya hazır değilsiniz. Burcu'nun bana kendisini öldürdüğümü söylemesinin altında yatan gerçeğin ne olduğunu da öğrenmek istiyorsunuz. Aklınızdaki bütün soruların cevabını alacaksınız. Sorduğunuzda değil, ben istediğimde de değil. Sadece yeri geldiği zaman öğreneceksiniz. Burcu şimdilik olduğu yerde kalsın. Sahibi olmayan mektuplar kime yazılıyordu? Onu anlatayım.
    ···
  4. 129.
    0
    Yaz yaz yaz yaz
    ···
  5. 130.
    0
    Yaz yaz yaz yaz yaz yaz yaz
    ···
  6. 131.
    +1
    Anlat babuş
    ···
  7. 132.
    +2
    Bugün terapiye gitmek zorundayım. Aslında hafta içi gitmem gerekiyordu. Olmadı. Başka sorunlar çıktı. Doktoruma durumu telefonda anlattım. Normalde hafta sonu ilgilenmiyordu. Ancak durumumun vahimliğinden midir yoksa akademik kariyerinde yükselmesi için midir bilmiyorum, haftasonunda kafeterya tarzı bir yerde görüşme isteğimi geri çevirmedi. Genelde uzun uzun dinleyip gerekli notları almakla meşgul oluyor. Hatta zaman zaman bunları çalışmalarında isim vermeden kullanması için izin istiyor. Anlattıklarımın içinde bazen çok şaşırdığı şeyler oluyor, bunu detaylı bir şekilde araştırması gerektiğini ya da birilerine sorması gerektiğini belirtiyor, o kısımların altını çiziyor. Sizin henüz bilmediğiniz ama hikayemin tamamlanmasıyla öğreneceğimiz bir çok şeyi biliyor. inci yazdığımı söylemedim henüz. Söylemeli miyim, bilmiyorum.
    ···
  8. 133.
    +1
    Geleceğe dair beklentim kalmamıştı. Oturup ders çalışmam ve yüzüp yüzüp kuyruğuna getirdiğim şu okulu bitirmek yerine bir elimde sigara diğerinde kalem, sabahlara kadar bireyler karalamaktan başka bir şey yapmıyordum. Burcu'nun ağabeyine kan vermeden bir kaç ay önceydi. Yani burcu henüz yoktu. Üniversite çalışanlarından birinin yakınına kan lazımmış. Okul arkadaşlarımdan biri, adı Fehmi olsun, kan vermeye gideceğini söyledi. Öğrenciydim. Doğru dürüst beslenemiyordum. Olsun. Gelecekle ilgili hayallerim de yoktu nasılsa. Belki işe yararım, düşüncesiyle beklemesini söyledim. O gün hayatımda ilk defa kan verecektim. Apar topar çıktık. Kanımızı verdik ve döndük. Arkadaşım çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Benimse umrumda değildi. Meğer kan ticareti yapan bir sahtekarmış. Aynı şekilde defalarca çaresiz rollerine bürünüp insanlardan kan toplamış. Bugüne kadar kandırdığı öğrencilerin haddini hesabını bilen yokmuş.
    ···
  9. 134.
    +1
    Her şey bir tarafa, Fehmi'le yol boyunca konuştuklarımız alıma geldikçe hala gülerim. Daha önce kan vermiş insanların diyaloglarını hatırlatıyor. Aga! insanlar sana öylesine minnettar kalıyormuş ki anlatamam. Taksiyle kapıdan alıyorlar seni. Kan verdikten sonra bir kaç litre meyve suyu koyuyorlar önüne. Ardından seni lokantaya zütürüp güzelce ziyafet çektiriyorlar. Yetmedi. Cebine para bile koyuyorlar. Sonra da gideceğin yere kadar arabayla getirip bırakıyorlar. Yol boyunca duyduğun teşekkürler, Allah razı olsunlar, Allah tırnağınıza taş değdirmesinler de cabası.
    Taksi tutacak kadar parası yoktu heralde ki minibüs durağına kadar yürüyerek gitmiş, oldukça uzak olan hastahaneye ancak iki minibüs değiştirerek ulaşmıştık. Gariban bir adama benziyor. Yazık! Yemek ısmarlamak ya da cebimize para koymak gibi bir takım girişimi olursa geri çevirelim, işimizin acele oluşundan, finallere çalışmamız gerektiğinden bahsedelim. Adamcağıza bir de bizim için masraf ettirmeyin, diyoruz. Belki kan verdikten sonra sadece meyve suyuna hayır demeyiz.
    Nerede o teklifler? Bir tanesi bile yok. Meyve suyunu kendi paramızla aldık. Dinlenip kendimizi toparlaması sonrasında adam bize "Ben hastamın başından ayrılmayım, siz gidersiniz artık demesin mi?" bana kalsa yürüyüp giderdim. Ne zamandır iştahım yoktu. Fehmi duramadı. En sonunda patladı. " Buraya gezmeye gelmedik. Zor durumda olan yakınına kan vermek için geldik. Öğrenciyiz, cebimizde para var mı yok mu? O kadar yolu nasıl yürüyeceğiz? Bari bir taksi tut." aslında hiç gerek yoktu. Fehmi bunları bekleyecek bir arkadaş değildi. Beklediği biraz ilgi minnettarlık ve bir şeyler teklif edilmesiydi.
    ···
  10. 135.
    +3
    Buraya bir türlü alışamayacağım galiba. Çoğu kişi 3 cümleden fazla olan uzun entryleri okumuyor. Hatta o cümleler kasıklarını harekete geçirmiyorsa okumaya bile tenezzül etmiyorlar.
    ···
  11. 136.
    +2
    Eğer bir de damar yolu açan hemşirenin yüz ve vücut güzelliğini anlatmış olsaydım hele ki abi be ya o ne bacaklardı öyle. Sütun gibi. Bizanstan kalma heykellerde bile görmedim böyle bir şey diye başlayıp olayı biraz da abartarak etek boyu ve göğüs dekoltesini, liseli ergen züppelerinin tam da zihninde canlandıracağı şekilde anlatsaydım her bir entyim en az 70 şuku alırdı.
    Sahi bu arada şuku, çügü, entryleri gibi ipe sapa gelmez ve kullanmaktan tiksindiğim kelimeleri de kullanmaya başladım.
    Alt tarafı bir hikaye anlatıp çıkıp gidecektim. Hikaye deyince. Nerede kalmıştık?
    ···
  12. 137.
    +1
    Evet kaldığım yerden devam ediyorum. O yıllarda bir roman yazma merakı salmıştı. Vizeleri ve finalleri bir tarafa bırakmış, tamamen buna odaklanmıştım. Herkes son bir gayretle sabahlara kadar ders çalışırken ben de sabahlara kadar bir elimde sigara bir elimde kalem bir şeyler karalamakla meşgul oluyordum.
    Tabi romanda her şeyi olduğu gibi yazmak yetmiyor. Aralara heyecanlı bir şeyler serpmek, tek düze geçen olay halkalarının arasına bir takım kurgular eklemek gerekiyordu. Bu, vazgeçilmez olmasa bile en azından o yıllarda böyle düşünüyordum.
    ···
  13. 138.
    +1
    itiraf etmem gerekirse Fehmi'yle kan vermeye gidişimin temelinde yatan gerçek buydu. Yazacağım romana heyecan katmak.
    ···
  14. 139.
    +1
    Hastahane ortamında bulunursam, ortamın kokusunu, o ortamda bulunan insanları, konuşmalarını, orada bulunmanın insan pgibolojisi üzerindeki etkilerini, kısaca her şeyi daha gerçekçi tasvir ve tahlil edebilir, yazacaklarımı okuyacak kişilerin, olayı benim yaşadığım gibi yaşamalarını sağlayabilirdim.
    ···
  15. 140.
    +1
    Hastahane ortamı denilince akla gelen ilk şey hemşireler; hemşireler denilince de tornadan çıkmış gibi mankenlere eşdeğer güzellik geliyor. Bu durum aslında gerçeği yansıtmıyor. Sadece bilinçaltımıza filmlerle ve dizilerle işlenmiş hülyadan başka bir şey değil. Aklı selim düşünen herkes aslında hem başarı hem de güzellik ve yakışıklılığın bir arada nadiren bulunduğunu farketmiştir. Sıradan hemşirelerdi işte. Kısa boylu tıknaz, kimi oldukça sıska. Öyle hayalleri süsleyecek yapıda değillerdi.
    ···
  16. 141.
    +1
    rezzervat
    ···
  17. 142.
    +1
    Damar yolu açılırken Fehmi gayet rahat görünmeye çalışıyor, espri yapıyor ancak iğneden korktuğunu yine de gizlemeyi başaramıyor. Bense iğneden ölümüne korktuğum halde umursamaz görünüyorum. Umursamadan çok bezgin de diyebilirim. Rutin sorular soruluyor kan grubunuz nedir? Emin misiniz? Bildiğiniz bir hastalığınız var mı? En son ne zaman kan verdiniz?.. Sorular, sorular, sorular. Bu soruların tamdıbının bilgi alınması için sorulan sorular olmadığını düşünüyorum. Donörü rahatlatmak... Mesela: sanki rahatsızlığım yok dediğimde tahlilleri yapılmadan hastaya verecekler.
    Fehmi daha şanslı. Onun payına düşen hemşire daha alımlı. Benimle ilgilenen oldukça kısa boylu ve zayıf. Üstelik de somurtkan bir siması var. insanın yüzüne bile bakmıyor tamamen işine odaklı. Kan torbaya akmaya başlarken diyorum "isterseniz tüm kanımı alabilirsiniz."
    "Alırım bak!" diyor tehditkar bir ses tonuyla.
    "Ciddiyim, nasılsa artık benim işime yaramayacak, bari ihtiyacı olan birine gitsin."
    Kafasını kaldırıp ilk kez yüzüme bakıyor. Matrak bir espri olmadığını anlayıp "Sadece bir ünite alabiliyoruz. Hem yaşamak güzeldir, ölümü değil, yaşamayı tercih edin." diyor daha yumuşak bir ses tonuyla.
    Bense "Ciddiyim! Tamdıbını alın." diye tekrar ediyorum. Fehmi atılıyor söze: "Siz ona bakmayın. Bu günlerde bunalım takılıyor. Ciddi bir aşk acısı yaşıyor da... " Ah be Fehmi iyi bir arkadaşsın.
    ···
  18. 143.
    +1
    Rezminkulpatri enskipovlakmi 54
    ···
  19. 144.
    +1
    Rezerve
    ···
  20. 145.
    +1
    Gelecekten beklentisi kalmamış birinin nelerden vazgeçebileceğini çok iyi biliyorum. Yaşadım çünkü. O yıllarda en üst sınırlarda yaşadım. Yaşamak çok anlamsız gelir. Kendinizi yeryüzündeki en gereksiz en işe yaramaz varlıklardan biri görürsünüz. Aldığınız nefes bile ağır gelmeye başlar. Hiçbir şey canınızı yakmaz. Bundan sonra da bir daha canınızın yanmayacağını düşünür, ölmek istersiniz. Ölümle aranızdaki mesafenin elinizdeki sigara kağıdının kalınlığı kadar olduğunu düşünürsünüz. Sonra...
    ···
    1. 1.
      +1
      olm devam et güzel hikaye underrated kalmış.
      ···